Normal sezonu domine eden 30 maçın 28’ini kazanan Banvit’in, şansını sürdürmesi için son şansıydı. Galatasaray, ilk maçta istediğini almıştı. Benzer bir maç izledik. Tek fark Banvit’in yüzde 10 yerine, yüzde 45 ile üçlük atmasıydı.
Davis’in sakatlığında, Ermal ve Cevher’den de hiç katkı alamayan İtoudis bütün ikinci yarıyı biraz da mecburiyetten 4 kısa ve aynı beşle oynadı. Markoviç’in kritik üçlükleri ve savunma hamleleri, tek uzun Aminu’nun beklenenin üzerinde katkı vermesi, Rowland’ın savunma yerleşmeden potaya gitmesi ve müdafadaki gayretleri, ayakta kalmalarına neden oldu.
Galatasaray ilk maçtaki kadar agresif değildi. Hairston, Markoishvili, Erceg, Mensah, Furkan, Cenk ve Ersin’den hiç skor katkısı alamadılar. Sadece Arroyo ve Sinan’ın sayıları ile maçı son topta kaybettiler. Banvit’in bu durumu sorgulaması gerekiyor. Böyle bir Galatasaray’ı kendi evlerinde bir topla yenebiliyorlarsa, İstanbul’da ne yapacaklar?
Galatasaray’ın yarı alan savunması oturdu. Davis ve Mejia’yı hiç devreye sokmadılar. Banvit de bunun bilincinde olarak mümkün olduğunca rakip savunma yerleşmeden çabuk atışlarla potayı bulmaya çalıştılar. Bu sayede 69 sayıyı bulabildiler.
İki maçtaki görüntüye baktığımızda Galatasaray ev sahibi olmanın da avantajıyla finale yakın gözüküyor. Abdi İpekçi’de 70’li sayıları geçeceklerini düşünüyorum. Banvit oyun sete kaldığında nasıl skor çıkarabileceğinin formüllerini bulması gerekiyor. Bu şekilde İstanbul’da maç kazanmaları çok zor görünüyor.