Banvit'in 'kazanma zorunluluğu” ile ekstra motivasyonla girdiği oyunda henüz 3.10'da Cevher ve Markovic'in 3 üçlüğünü de içinde barındıran 4-13'lük seri Galatasaray Liv Hospital'ın bu kez işinin her zamankinden daha zor olacağının en açık göstergesiydi. Bu seriye hemen reaksiyon verip, 7.38'de Ersin'le son bulan 13-0'lık seri de Cimbom'un da ne kadar inançlı ve “geri adım atmayan” bir karakterle sonuna kadar savaşacağına işaret ediyordu. Ve 18-20 kapanan ilk çeyreğin ardından herkesi müthiş bir 30 dakikanın beklediği netleşiyordu.
İlk çeyreğin sonundaki silkinişi 2. periyodun başındaki 6-0'lık seriyle 13-1'e dönüştüren Banvit, 15.06'da Davis'le farkı 10 sayıya çıkarıyordu. Bandırma ekibi eline geçirdiği momentumu devre sonuna kadar koruyup, 19.40'ta Markovic'le farkı 14 sayıya 28-42 çıkarıp, soyunma odasına giderken hatırı sayılır bir avantaj sağlıyordu. Ve akıllara ister istemez “acaba seri Bandırma'ya mı taşınıyor” sorusu geliyordu.
MARKO PAŞA COŞUNCA
3. çeyreğe G.Saray'ın müthiş bir seyirci desteği ile birlikte baskılı gireceğini tahmin etmek güç değildi. Burada püf noktası, Banvit'in, baskı artıp maçın kader anları geldiğinde vereceği reaksiyon olacaktı. Ancak buna hiç de hazırlıklı olmadıkları daha ilk dakikada kendini belli etti. Reaksiyon vermek bir yana, Markoishvili'nin üçlükleriyle ayağa kalkan rakibe seyirciyle bütünleşip coşma fırsatı verdiler. Aslan da bu davetiyeyi geri çevirmedi. Marko'nun 4 üçlük ve 14 sayı sığdırdığı bu periyotta vitesi artırıp, işi son periyoda dahi bırakmadan 23-7'lik müthiş seriyle 2.36'da Erceg'le 51-49 öne geçtiler. Banvit Mejia ile son bölüme 51-53 önde girse de momentum artık Cimbom'un elindeydi.
Sarı-Kırmızılılar'da son periyodun ilk 5 dakikasındaki Arroyo bazlı 15-0'lık start ve 38-11'e tırmanan seri Banvit için sonun başlangıcı, Aslan için ise finale açılan kapı oldu. Ve 3-1'le kapanan bu seri, iki ezeli rakip Galatasaray Liv Hospital ile Fenerbahçe Ülker'i kader Play-Off final serisinde bir kez daha buluşturdu.