Çok sayıda yıldız basketbolcunun sakatlanması ve sürprizlerle hatırlayacağımız sezonun nihayet sonu geldi. Milwaukee Bucks ilk iki maçını kaybettiği Phoenix serisini üst üsteOnun artık yüzüğü var
Çok sayıda yıldız basketbolcunun sakatlanması ve sürprizlerle hatırlayacağımız sezonun nihayet sonu geldi. Milwaukee Bucks ilk iki maçını kaybettiği Phoenix serisini üst üste 4 maç kazanarak 4-2’lik sonuçla 50 yıl aranın ardından 2. NBA şampiyonluğunu kazandı. Bucks inişli çıkışlı bir play-off geçirdi. İlk turda Heat’i süpürerek gövde gösterisi yaptı ancak 2. turda Brooklyn Nets karşısında çok kötü oynayarak turu geçti. Şayet Kyrie Irving sakatlanmasa sezonun hikayesi çok farklı olabilirdi. Hawks serisinde toparlanan Bucks, final serisinde sezonun en formda takımı Phoenix’in hücumunu bozmayı başararak rakibine net üstünlük kurarak şampiyonluğa uzandı.
Milwaukee Bucks’ın şampiyonluğunda en büyük pay adeta rüya gibi bir final serisi geçiren Giannis Antetokounmpo’ya ait. 35 sayı, 13 ribaunt ve 5 asist ortalamasıyla finallerin MVP’si seçilen Yunan basketbolcu bu performansıyla yıllardır hayalini kurduğu şampiyonluk yüzüğüne kavuştu. Antetokounmpo sadece performans olarak başarılı olmadı, aynı zamanda mental açıdan da önemli bir eşiği aştı. Faul çizgisinde başarısız olduğu için play-off boyunca taktik faul yapılan Antetokonmpo, Brooklyn Nets serisinde bu durumdan etkilendi ve potadan kaçarak 3 sayı atarak oynadı. Final serisinde Phoenix aynı taktiğe başvurdu ama Yunan basketbolcu bu defa mental olarak sağlam durdu. Fiziğini kullanmaktan vazgeçmedi. Faul yapılmasına rağmen ısrarla boyalı alana yüklenmeye devam etti. Düşük yüzdeyle faul atmanın telafisi olur, nitekim oyunun diğer yönlerindeki katkısıyla kat be kat telafi etti. Vazgeçmek yenilmek demektir, Giannis fizik gücünü kullanmaktan asla vazgeçmedi. Phoenix savunmasının ikili hatta üçlü sıkıştırmalarla kendisini boyalı alana sokmadığı 4. maçta paniğe kapılıp 3 sayılara yönelmedi. Gayet akılcı oynayarak asist yapmaya odaklandı. Sert savunma karşısında belki 26 sayıda kaldı ama ortalamasının üstünde 8 asist katkısı yaparak Phoenix’e cevabını verdi. Giannis Antetokonmpo’nun bu performansı 5 ve 6. maçlarda savunma taktiğini değiştirmesine neden oldu. Antetokounmpo fizik gücüne mental gücünü eklediğinde bir başka seviyeye geçti ve durdurulamaz bir oyuncuya dönüştü. Şayet bu durumu kalıcı hale getirebilirse parmağındaki yüzük sayısında bayağı artış olur.
Khris Middleton ve Jrue Holiday, Giannis’e oyunun her iki yönünde yardımcı olarak şampiyonlukta pay sahibi oldu. Holiday tıpkı Giannis gibi fizik avantajını kullanarak oynadı, savunmada istikrarlı biçimde başarılı oldu. Khris Middleton maç sonlarını iyi oynayarak kırılma anlarının aranan ismi oldu. Brook Lopez, hırçın çocuk PJ Tucker iyi performans gösteren diğer isimler oldu. Pat Connaughton kenardan gelerek 3 sayı ve savunmayla başarılı oldu. Sorunlu yapısı ve savunmadaki etkisizliği ile NBA’e yakıştıramadığım bir isim olan Bobby Portis performansıyla beni tekzip etti. Kenardan önemli skor katkısı verdi, savunmada çaba gösterdi. Maksimumunu verdiği o kadar ortadaydı ki Milwaukee seyircisi buna kayıtsız kalmadı ve Portis’i alkışlarla motive etti. Bobby Portis için yuvasını buldu diyebilirim.
Ve Koç Mike Budenholzer…Önceki yıllara göre play-offta daha az hata yaptı. Akılcı oynattı takımını. Hala çok taktiksel açıdan yeterli seviyede olmadığını düşünüyorum ama artık ünvanı ve yüzüğü var. Bu da Koç Budenholzer’ı haklı kılıyor. 4 maç kazanarak 4-2’lik sonuçla 50 yıl aranın ardından 2. NBA şampiyonluğunu kazandı. Bucks inişli çıkışlı bir play-off geçirdi. İlk turda Heat’i süpürerek gövde gösterisi yaptı ancak 2. turda Brooklyn Nets karşısında çok kötü oynayarak turu geçti. Şayet Kyrie Irving sakatlanmasa sezonun hikayesi çok farklı olabilirdi. Hawks serisinde toparlanan Bucks, final serisinde sezonun en formda takımı Phoenix’in hücumunu bozmayı başararak rakibine net üstünlük kurarak şampiyonluğa uzandı.
Milwaukee Bucks’ın şampiyonluğunda en büyük pay adeta rüya gibi bir final serisi geçiren Giannis Antetokounmpo’ya ait. 35 sayı, 13 ribaunt ve 5 asist ortalamasıyla finallerin MVP’si seçilen Yunan basketbolcu bu performansıyla yıllardır hayalini kurduğu şampiyonluk yüzüğüne kavuştu. Antetokounmpo sadece performans olarak başarılı olmadı, aynı zamanda mental açıdan da önemli bir eşiği aştı. Faul çizgisinde başarısız olduğu için play-off boyunca taktik faul yapılan Antetokonmpo, Brooklyn Nets serisinde bu durumdan etkilendi ve potadan kaçarak 3 sayı atarak oynadı. Final serisinde Phoenix aynı taktiğe başvurdu ama Yunan basketbolcu bu defa mental olarak sağlam durdu. Fiziğini kullanmaktan vazgeçmedi. Faul yapılmasına rağmen ısrarla boyalı alana yüklenmeye devam etti. Düşük yüzdeyle faul atmanın telafisi olur, nitekim oyunun diğer yönlerindeki katkısıyla kat be kat telafi etti. Vazgeçmek yenilmek demektir, Giannis fizik gücünü kullanmaktan asla vazgeçmedi. Phoenix savunmasının ikili hatta üçlü sıkıştırmalarla kendisini boyalı alana sokmadığı 4. maçta paniğe kapılıp 3 sayılara yönelmedi. Gayet akılcı oynayarak asist yapmaya odaklandı. Sert savunma karşısında belki 26 sayıda kaldı ama ortalamasının üstünde 8 asist katkısı yaparak Phoenix’e cevabını verdi. Giannis Antetokonmpo’nun bu performansı 5 ve 6. maçlarda savunma taktiğini değiştirmesine neden oldu. Antetokounmpo fizik gücüne mental gücünü eklediğinde bir başka seviyeye geçti ve durdurulamaz bir oyuncuya dönüştü. Şayet bu durumu kalıcı hale getirebilirse parmağındaki yüzük sayısında bayağı artış olur.
Khris Middleton ve Jrue Holiday, Giannis’e oyunun her iki yönünde yardımcı olarak şampiyonlukta pay sahibi oldu. Holiday tıpkı Giannis gibi fizik avantajını kullanarak oynadı, savunmada istikrarlı biçimde başarılı oldu. Khris Middleton maç sonlarını iyi oynayarak kırılma anlarının aranan ismi oldu. Brook Lopez, hırçın çocuk PJ Tucker iyi performans gösteren diğer isimler oldu. Pat Connaughton kenardan gelerek 3 sayı ve savunmayla başarılı oldu. Sorunlu yapısı ve savunmadaki etkisizliği ile NBA’e yakıştıramadığım bir isim olan Bobby Portis performansıyla beni tekzip etti. Kenardan önemli skor katkısı verdi, savunmada çaba gösterdi. Maksimumunu verdiği o kadar ortadaydı ki Milwaukee seyircisi buna kayıtsız kalmadı ve Portis’i alkışlarla motive etti. Bobby Portis için yuvasını buldu diyebilirim.
Ve Koç Mike Budenholzer…Önceki yıllara göre play-offta daha az hata yaptı. Akılcı oynattı takımını. Hala çok taktiksel açıdan yeterli seviyede olmadığını düşünüyorum ama artık ünvanı ve yüzüğü var. Bu da Koç Budenholzer’ı haklı kılıyor.