Liglerin ertelenmesi tüm spor kamuoyunu rahatlatan bir karar oldu.
Aslında bu karar, tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüsünün (COVID-19) Türkiye’deki yayılma hızına bakıldığında ve önümüzde bu konuda acı tecrübeler yaşamış Çin ve İtalya gibi örnekler varken daha erken de alınabilirdi. Yine de zararın neresinden dönülürse kardır özdeyişinden hareketle bu gelişme memnuniyet verici… Şunu da eklemekte fayda var. Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) da sürecin başından bu yana aslında ligleri ertelemekten yanaydı. Bir süredir de kamuoyundan tıpkı TFF ve diğer federasyonlara yönelik olduğu gibi ciddi eleştiriler de alıyordu. Burada püf noktası, bazı kararları alırken bunun devlet kademesinde de karşılık bulması, onay görmesi. Sanırım sürecin uzaması bu anlamda görüş ayrılıkları olmasıydı. Neyse ki ihtilaf daha da uzamadan son bulmuş oldu.
Ancak buna karşın ülkemizde pandemi etkisi hissedilmeye başladıktan sonraki süreçte hayatın akışına baktığımızda ve insanların hala sokaklarda, kalabalık alanlarda fazlaca göründüğünü göz önüne aldığımızda, spor sahalarında alınan bu tedbirin genel olarak virüsün yayılma hızına doğrudan etki edeceğini düşünmüyorum. Hele ki kaderi, çalıştıkları müesseselerin ‘iki dudağının arasında’ olan çalışan kitlenin, ‘işini kaybetmemek için’ işe gitmeye mecbur olduğu ve büyük çoğunluğunun da toplu taşıma araçlarını kullandığını, duraklarda, iskelelerde, istasyonlarda topluca beklediğini göz önüne aldığımızda tehlikenin hala iyi algılanmadığını düşünüyorum. Bunun yanında, pandemi nedeniyle en yüksek risk taşıyan 60-65 yaş üzerindeki insanlarımızın evlerinde durmayı bir kenara bırakın, hala büyük bir kısmının bu toplu taşıma araçlarını kullanarak seyahat ediyor olmaları, tüm uyarılara karşın hala kafe, kahvehane gibi sosyal ortamlarda kalabalıkların boy gösteriyor olması, ülke insanı olarak bilinç anlamında hala yeterli düzeye erişemediğimizin en net göstergesi… Hele bazı sokak röportajlarında pandemi konusuna öylesine vahim bakış açıları var ki, o detaylara girmek dahi istemiyorum!..
Ülkenin durumunu bir kenara bırakıp sportif pencereden bakmaya devam edecek olursak, erteleme kararı yerinde… Ancak bundan sonraki sürecin de nasıl yönetileceği büyük önem taşıyor. Basketbol açısından birbirini takip eden o kadar çok organizasyon var ki, bunların yeniden programlanması konusu sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın, hatta Dünya’nın sorunu olmaya devam edecek. Örneğin Çin’den gelen haberlere göre ara verilen liglerin yeniden başlaması söz konusu. Uzakdoğu’dan gelen bu iyi haber, Avrupa’da da virüsün etkisine ve seyrine göre bu ara, çok da geniş bir zaman dilimine yayılmadan liglerin ve tüm organizasyonların yeniden oynanabilmesi adına olumlu bir işaret… Ancak her ne olursa olsun, bilet gelirleri, sponsorluk gelirleri ve diğer tüm gelir kalemlerinden yoksun hale gelen kulüplerin ve özellikle de pandemi öncesinde dahi maddi sıkıntılar yaşayan kulüplerin bu süreçle nasıl baş edecekleri ya da baş edip edemeyecekleri ayrı bir soru işareti… Bu konuda en mantıklı adımı, oyuncu ve antrenör kontratlarının dondurulması kararını alan Euroleague attı ve başta sıkıntı yaşayan kulüpler olmak üzere tüm paydaşlarının elini bir nebze olsun rahatlattı. Ülke federasyonları ve hatta FIBA’nın da bu anlamda olumlu adımlar atması, sürecin daha kolay aşılmasına yardımcı olacaktır.
Elbette zaman her şeyin ilacı. Dileğimiz pandemi evresinin en az zararla atlatılması, daha fazla can kaybının olmaması… Sonrasında ise liglerin sağlıklı bir şekilde oynanmaya devam edip, belki de yine bu süreçte devreye sokulacak ‘sıkıştırılmış program’ (organizasyonların daha kısa sürede tamamlanması. Örneğin Play-Off’ta maç sayısının ve maç aralarının azaltılması, liglerin hafta içi de oynanarak tamamlanması gibi) uygulaması ile arka arkaya gelen tüm organizasyonların sekteye uğramadan tamamlanması.