İlk yazımda ağırlıklı olarak basketbol liglerimizin değerlerinden, seviyelerinden bahsetmiştik. Konuyla ilgili biraz daha derine inmek ve yapılması düşünülen liglerin agresif pazarlanması konusunda bilgimizde olan bazı detayları paylaşmak ve sayın genel sekterimize bazı sorular sorma gerekliliği doğdu.
Öncelikle TBF genel sekreteri sayın Ali Özsoy'a demecinde söylediği gibi liglerimizin değerlerinin ne olduğunu sormak istiyorum. Geliri olamayan bir ligin değerini nasıl bulursunuz? Sanıyorum kendisi değer derken geniş bir kapsamdan bahsetti; (kulüplerimizin yurtiçi/yurtdışı başarıları, liglerimizin parasal değerleri, sponsorlar, TBF'nin katkıları gibi…)
Bu açılardan Beko ligimize bakacak olursak üzülerek görüyoruz ki takımlarımızın yurt dışı başarısı uzun yıllardır malesef yok, yurt içinde ise son yıllarda en istikrarlı takımlar Orhun Ene'li Banvit (son iki normal sezonda 25 galibiyet, yarı final ve final) ve Ergin Ataman'ın son iki yılda çalıştırdığı ve şampiyon olan Beşiktaş ve Galatasaray Liv Hospital oldular, bunların dışında kalanlar çeşitli nedenlerden ötürü son yıllarda bekledikleri başarıları yakalayamadılar.
Takımlarımızın kendi yatırımlarına yani (parasal değerlerine) oranları ile TBF katkıları arasında çok büyük farklar olmakta, isim ve resmi yayıncı sponsorluklarından ödenen miktarlar ülkemizi yurt dışında temsil eden takımlarımızın bütçelerine sadece %5 – %10 gibi oranlarda yansımaktadır.
TKBL'de ise bu gelirlerin hiçbiri bulunmadığından kadın takımlarımızın tüm yükü kendi üzerlerindedir. Sponsor bulabilen takımlar başarılı olmakta bulamayanlar sanki kendi aralarında sadece bir üst sırada bitirmek için oynamakta oldukları bir durumla karşı karşıya kalmaktadır. Her sezon Fenerbahçe yada Galatasaray'ın şampiyon olacağının sezon öncesinde konuşulduğu hatta bilindiği bir ligin değeri nedir? Bu değer nasıl ölçülür? Geçtiğimiz son iki sezonda Kaski Avrupa'da final oynadı ve ikinci oldu, (oynatabileceği bir tane daha yerli oyuncusu olsa belki de şampiyon olacaktı) başlangıç bütçelerine oranla gerçekten büyük başarıya ulaşmalarına rağmen bu sezon son anda takım kurabildiler ve geçen sezon oynayan oyuncuları tamamı neredeyse bu sene yok. Sebep finans bulamadılar ve her şeye yeniden başlayacaklar. Böyle örneklerin olduğu lig ne kadar değer kazanabilir? Kazandığı değeri nasıl istikrarlı bir şekilde korur?
Elit yabancı oyuncular ligimizde oynuyor en iyi oyuncular ligimizde diye kendimizi kandırmayalım lütfen, bu oyuncular maç takvimleri uygun olduğundan önce Rusya'ya sonra Türkiye'ye sonrada Amerika'ya gidiyorlar, neredeyse 12 ay oynuyorlar. Amerika ya da Rusya ile aynı maç takvimde olsak bu oyunculardan hangisi ülkemizi tercih eder, ya da gelmek için şimdi aldığının kaç katı ücret ister?
TB2L'de ise sponsor bulmadan takım kurmak, başarılı olmak ise imkansızken, hatta kurulan takımlar bir sene sonra sponsor bulamadığından birikmiş borçları olduğundan takım devretme /satma gibi bir durum son yıllarda ortaya çıkmıştır. (hatta durum Beko liginde de yaşanmaktadır) Yakında bunu ticarete dökecek kötü niyetli kişilerde çıkarsa hiç şaşırmamak gerekir. Bir sene borçlanmadan takımı ligde tut seneye satar kar ederiz mantığı yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır.
İddaa kar amacı ile çalışan bir kurumdur, BEKO ligi iddaa programına girdiği tarihten itibaren çok ilgi görmüş bu sebeple tüm maçlar (olağan dışı nedenler haricinde) programa alınmıştır. TKBL’de ise ilk yıllarda kar edilemediğinden tüm maçlar programa alınmamış bu durum takımlar arasındaki gelir dengesinin bozulmasına neden olmuştur. Bu sezondan itibaren tüm TKBL maçlarının programa alınması kadın takımlarımıza azda olsa nefes aldıracak sezon öncesi bütçe planlamalarını daha rahat yapmalarını sağlayacaktır.
İddaa bu yıl süper ligde kazanan takımlara 120 000 TL verecekken basketbolda ise bu rakam 60 TL olmuştur.Bu artışlar kurumun kendi politikasıdır, federasyonlar ile akalalı değildir. Ülkemizin İkinci büyük sporu kabul edilen verilen her demeçte futbolun ilerisinde olduğumuz söylenen ama gelir kısmında sadece maç gelirinde % 100’lük bir farkın bulunduğu gerçeğini nasıl görmezden gelebiliyoruz. Bu aradaki farkın kapanmasını sağlamak doğru yöntemler kullanılarak başarılabilir; bunu yapmak bir başarıdır. Ülkemizin neredeyse tamamının futbol delisi olduğu ve bahislerin futbola daha çok oynandığı bir gerçektir. Ama federasyonumuza burada düşen görev ise günlük ve amaca hizmet etmeyen tanıtımlar yerine daha uzun vadeli daha şeffaf daha doğru yöntemler kullanarak basketbolu tanıtmak ve ülke çapına yaymaktır. Bu çalışmaların başarıya ulaştığı avrupa ülkelerindeki modeller ülkemiz şartlarına uygun olarak geliştirilerek uygulanabilir.
Spor toto bu sezon için süper ligde takımlara 120.000.000 dolar kaynak aktaracağını açıklamışken basketbolda Spor Toto Türkiye Kupası için alınan isim hakkı sizce ne kadardır? SIFIR! (en azından geçen yıla kadar öyle idi) Bu örnekle yıllardır konuşmaları yapılan vaadeleri verilen ama sonuca ulaşmayan seçim vaadi olarak kalan demeçler yerine kalıcı ve tüm takımlarımıza gerçek gelir kaynakları yaratacak agresif pazarlamaların yapılması gerekmektedir. Sonucunda başarılı olunur ve gelir kaynakları takımlarımızın kullanımına verilirse bizede bunu başaranları tebrik etmek düşecektir.
Geçen sene yapılan lig kurullarında TKB2L bazı maçlarınında iddaa programına alınacağı gelirlerin havuzda toplanacağı ve tüm takımlara dağıtılacağı takım temsilcilerine söylenmiş olmasına rağmen bu durum gerçekleşmemiştir.
Yazılan örnekler neticesinde İddaa gelirleri bir TBF pazarlama başarısı değildir. Aradaki farkları kapatmak tüm liglerin programa alınmasını sağlamak başarı sayılabilir. Kimse bu durum için kendine pay çıkartmasın lütfen,
Yeni sezonda alt yapılarda çıkartılacak her lisanstan 5 TL alınacağı söylenmektedir. Durum böyle olursa bu bir pazarlama başarısı sayılabilir!
Alt yapılara kaynak aktarmak gerekirken daha en başından lisans için ücret istemek güzel bir ironi yaratmış.
Not: İlk yazı sonrasında yapılan , yazılan iyi / kötü tüm yorumlara teşekkür ederim, her durumdan bir ders çıkartmak gerektiğine inanıyorum.
Saygılarımla
