1 Ocak 2026, Perşembe
spot_img
Ana SayfaDİĞERARŞİVAcılar 'Geliyorum' Dedi / İSMET BADEM

Acılar 'Geliyorum' Dedi / İSMET BADEM

Öyle büyük bir İstanbul ülkesinde yaşıyoruz ki her evden, lokantalardan, kebapçılardan, işyerlerinden, fabrikalardan çıkan alev gibi sıcaklık kar olarak inmeye hazırlanan bulut kümelerini sarıp sarmalayınca, kar taneleri eriyip tepemize yağmur olup iniyor! Sınır ötesi diz boyu kar içinde kalırken, bizler gırtlağımıza kadar yağmurla boğuşuyoruz.

Soğuk kış günleri geceye yol alırken içim üşümeyi seçer hep! Geride kalmış yoksul günleri sabaha ulaştıran saatler yoksul insanların soba başında son yanan odunun bitmemesi için dudaklarından dökülen duaları hatırlatırlarım hep! Babanın hiç yeni olmamış ayakkabıları soba içinde yanarken bıraktığı garip kokuyu kimse hissetmez! Milyonlar bir yudum sıcak çaya hasret yaşarken, evrensel büyümenin cakasını satanların umursamazlığıdır beni kahreden!

Sonra, “Bu oyun böyle oynanır” diyerek kaldığımız yerden devam etmektir ikinci perdeyi aralamak! Evet; bu oyun nasıl oynanmalı? Ludwig Van Beethoven’in 9. Senfonisi’nin Avrupa Birliği’ne Milli Marş olacağı ve ülkeleri bu senfoninin eşliğinde, toplayacağı ancak Avrupa’nın göbeğinde olmamıza rağmen, Türkiye olarak şemsiyenin altında asla kabul görmeyeceğimiz Avrupa Birliği’nde sadece spor ile boy gösterdiğimiz ortamda ise bizlerin yeterince başarılı olamaması içimi sızlatıyor!

Kıyısında, köşesinde, sığıntı gibi oralarda olmak!.. Avrupa ve Dünya’ya kendimizi tanıtmak için ancak Ulusal Takımımız ve organizasyonlarımız yeterli mi? Daha üç-beş gün önce yapılan organizasyonla evrene sunulan Türkiye imajı, alınan Dünya İkinciliği sadece bu mu?

Futbolda yılbaşı gelmeden Viyana kapılarından ricat eden (Beşiktaş hariç) futbol takımlarımız! O da ikinci sınıfı takımların bulunduğu bir Avrupa Ligi! Ardından Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker basketbol takımlarımızın iyi-kötü-zor günlerden geçerken tek yürek olan basketbol ailesinin, seyircilerinin kalpleri onlar için atıyor.

Bu iki takımımız Avrupa’ya açılan en önemli basketbol penceremiz. Onların ulaştığı her başarı ülkemiz insanına ciddi moral veriyor.

İlk kez geldiği yeni takımında isim vermeden her hangi bir yabancı oyuncu: “Merhaba dedim ama seni sahada tanımadım! Kimsin sen, nasıl oynarsın? Engin Atsür! Zaten ilk elimize verilen Avrupa kartlarının arasında yoksun. Ligde sensiz idare ettik, Avrupa’da ise yokluğun hissedildi. Yepyeni bir oluşum ve Avrupa’da yarım kalan başarıyı bu kez zirvede noktalamak için yapılması gerekenleri yapan yönetime mahcup olmamak için bizlerde kolları sıvadık.”

“ İyi ve sert savunma modasını en iyi şekilde oynayıp başarıdan başarıya koştuk. Barça’yı evinde, Siena’yı evimizde yendik. Binlere oynayan takımımız Sinan Erdem’de 15 binlere ulaştı. Seyirci rekorunu, oynadığımız basketbol ile taçlandırmaya karar verdik… Bazen olmadı mı olmuyor! Ukic gibi Dünya markası bir oyun kurucunun muhteşem başladığı sezonun en kritik maçında sakatlanması bizi öyle zorda bıraktı ki, sonunda Siena’ya açık farkla teslim olduk! Topla yarı sahayı geçemedik, her kesin kızması bir yana, esas olan biz kendimizi tanımakta zorlandığımız bir maç oldu. Bize yakışmayan şekilde eller yukarı yaptık! Her kaybedilen topta her yediğimiz sayıda ve maç sonunda içimiz üşüdü. Bunun telafisi mümkün olduğunu bilmemiz ise tek ve önemli tesellimiz. Önümüzde ki, hafta coşkulu seyircimiz ile bir bütün olup kendimizi ve takımımızı ispat etme şansını bulacağız” dedi, diye düşündü!

Zirveye giden yol, kötü, bozuk engebeli ve zor ama asla imkânsız değil. Şimdi beyinleri, vücutları tamir zamanı, kalan süreyi iyi değerlendirip, Cholet maçında tarih yazma zamanı. Hadi kolay gelsin…

Kartal İçin Zor Günler

Son senelerde bir ileri iki geri giden, her sene yeni, yine yeniden kurulan kadrolar ile sahada yer alan Beşiktaş Cola Turka’da geriye bir bakarsak hangi yabancı, hangi Türk oyuncuların gelip gittiğini hayretle izleyebiliriz. Bunun dışında gelip giden koçlar!

İstikrar, istikrarlı kadro ile gövde gösterisi yapabilmek için bu sene kolları sıvayan Kartal senenin bombasını patlatarak Allen Iverson’u alarak adına Dünya’ya duyurdu. Ancak Iverson’ın gelişi biraz tepeden olunca, eldeki kadro Iverson’la ne yapar, o olmayınca ne yapar hele bir de Avrupa maçlarının acımasız temposu üzerine gelince neler olur?

İşte her rakibini yenebilecek kadro şimdi Avrupa’ya havlu attı. Bazen herkesin bildiğini herkesin gözünü sokma yerine, zamana ve yönetim kurulunun anlayışı ile bu kez yapılanan, yapılanacak kadroyu daha iyi hale getirmenin yollarını onlar bulacaktır. Ünlü bir felsefecinin çok beğendiğim bir cümlesi vardır:

“Ben merdivenlerin en üst basamağına bir mum koyarım. Arkandan itemem, öne geçip ellerinden tutup yukarı çekemem. Sen o ışığa doğru yürüyüp aydınlığı bulmalısın.”

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler