Hamle üstünlüğü
Anadolu Efes sadece Darüşşafaka Doğuş gibi istim üstünde bir takımı yenmedi aynı zamanda sezonun devamı için önemli bir kazanım elde etti.
O da temponun düşük kaldığı, ribauntların domine edilmediği, dışarıdan 2/12 ile şut atılan, 11 asist/13 top kaybı oranıyla oynanan yani senaryonun, rakibin istediği gibi yazıldığı bir oyunda kazanabilmek…
Nasıl mı?
Hamle üstünlüğü ile…
Özellikle Omic’in tribünde olduğu Dunston’ın ise 2. periyotta henüz 14. dakikada 3. faulünü almasının ardından Perasovic kısa 5’e döndü ve Blatt onu takip etti. Ama doğru oyunu Efes oynadı.
Neredeyse 5 dışarıda gibi oynayan Efes’in bu andan itibaren bire birler veya dışarıdan atışlarla oyunu yönlendirmesi beklenebilirdi. Ancak Efes, fiziksel oyunu tercih edip eşleşme avantajlarını kullandı.
Aslında Darüşşafaka Doğuş, 12 kişilik kadrosunda 3 pivot ile bu oyunda daha ön plana çıkabilirdi. Ancak David Blatt, Semih ile etkili olduğu 5’den ikinci yarıda vazgeçti. Tıpkı Efes gibi kısalmayı tercih ettiler. Bu da oyunun dengesinin tamamen Efes’e geçmesini sağladı.
Öyle ki.. Efes, Thomas’ı bile çembere yakın (1/8 isabette kalsa da) kullandı; Birkan’ı karşısında bulduğu anda sırtı dönük oynadı, Cedi’nin çembere gidişlerini öne çıkardı.
Yani iç-dış dengesini çok iyi kurdu. Örnek vermek gerekirse; Daçka son çeyrekte 17 topun 12’sini dışarıdan kullanırken boyalı alandan sadece 3 top kullandı. Efes ise 15 topun 13’ünü içeriden kullandı. (Grafikte Efes’in boyalı alanı nasıl kullandığını görüyoruz.)
Uzununuz yokken 29 kez çizgiye gidip buradan 24 sayı çıkarmak ancak ‘karar’ ile açıklanabilir.
Peras maç içinde bir kritik ‘karar’ daha verdi ki bu da maçın kazanılmasında rol oynadı. O da Wilbekin’in son çeyrek başında Heurtel savunması karşısında dışarıdan üst üste sayılar bulmasına seyirci kalmamasıydı. Heurtel’i kenara aldı. Savunma direncini yukarı çekti. Adam değişip yardımlarla savunmayı sertleştirdi.
Daçka çok formdaydı ama iç-dış dengesini yitirip Semih’i kullanmaktan vazgeçti. Efes ise kısalmasına rağmen içeriden vazgeçmedi, asist sayısı düşük kalsa da düşük tempoda da kazanabileceğini gösterdi.
CAN İŞBAKAN