Önce U19 Milli Takımı ile Dünya üçüncülüğü, hemen ardından U18 Milli Takımı ile Avrupa ikinciliği, şimdi de A Milli Takım ile Eurobasket'e hazırlanma süreci… Üstelik Anadolu Efes formasıyla Avrupa Ligi'nde çeyrek final, ligde de final serisinin hemen ardından… Furkan Korkmaz'dan söz ediyoruz…
Hem U19 Dünya Şampiyonası, hem de U18 Avrupa Şampiyonası’nda da en iyi 5′e seçilen genç yıldız profesyonelliğinin yanı sıra olgun tavırlarıyla büyük bir yıldız olmaya aday. A Milli Takım ile iyi bir hazırlık dönemi geçiren Furkan Korkmaz, Avrupa Şampiyonası kadrosunda yer almak istiyor…
Senin için son derece yorucu bir yaz geçiyor. Önce U19 Dünya Şampiyonası, ardından U18 Avrupa Şampiyonası ve şimdi de A Milli Takım… Sabah uyandığında “Acaba şu an hangi kamptayım?” dediğin oldu mu?
FURKAN: Play-Off’tan dolayı U19 kampına geç katıldık. U19’da oynadıktan sonra U18’de oynamayı ben de istedim. Orada altın madalyayı hedeflemiştik ama olmadı. Hiçbir zaman sıkılmadım çünkü play-off’larda sakatlıktan yeni dönmüştüm fazla süre alamadım. Yorgunluk açısından kendimi kötü hissetmiyordum ve kaldırabileceğimi düşündüm. U18’de takım ve bireysel olarak hedeflerim de vardı. Bu yüzden basketbola aç olarak gittim kamplara. Ama iki turnuvada da sakatlıktan ötürü çok hazır değildim. Benim için güzel bir yaz oluyor diyebilirim.
Avrupa Şampiyonası’nın nihai kadrosuna davet edilmeyi bekliyor musun?
FURKAN: Çok genç arkadaşlar var milli takımda. Kendimi A Milli Takım’da değil de Genç Milli Takım’da hissediyorum bazen. Yemekte oturduğunuz zaman yanınızda Cedi, Kartal, Kenan, Emircan… Bu güzel bir duygu bence. Ben kadroya seçilmeyi bekliyorum. A Milli Takım benim hedefim ve buna yaklaştığımı düşünüyorum. Bu saatten sonra da kadroya girmek için tüm yeteneklerimi göstereceğim.
FURKAN: Altyapılarda cidden çok yetenekli ve üstünde durulması gereken oyuncularımız var. Altın jenerasyon olarak ifade ettiğimiz 95, 96 ve 97 jenerasyonunda gerçekten çok değerli isimler var. Genç oyuncuların kendi kulüplerinde oynaması çok zor. Her takım belirli hedeflerle yola çıkıyor. Kimi ligde kalmaya, kimi play-off’a girmeye çalışıyor, kimi de şampiyonluğu hedefliyor. Haliyle yabancı oyunculara yöneliyorlar. Kağıt üstünde yabancılar daha üstün duruyor ama bazı antrenörlerin de şans vermesi gerek. Sonuçta koç şans vermeden oyuncunun oynamasını bekleyemeyiz. Tamam oyuncu idmanda çalışıp oynamak istediğini gösterecek ama sonuçta oyuna sokan isim antrenördür. Koçlar o şansı tanıdığı zaman altyapılardan gelen Türk oyuncuların kendilerini ispatlayacaklarını düşünüyorum.
FURKAN: O tarz bir oyuncu değilim. Spektaküler smaçları seviyorum ama bağırayım, çağırayım, zıplayayım o tarz şeyleri sevmiyorum. Maç bittiğinde sevinen bir oyuncuyum.
Türk basketbolunda 2000’li yılların yeri ayrı olmuştur. Birkaç nesil Hidayet, İbrahim Kutluay, Mehmet Okur, Mirsad Türkcan, Harun Erdenay gibi isimleri izleyerek büyüdü. Ardından bu çocuklar basketbolcu olma hayalinin peşinden gittiler. Senin küçük yaştayken örnek aldığın bir isim oldu mu Türkiye’den?
FURKAN: Küçük yaşlarda çok fazla basketbol izleme şansım olmadı. Basketbola başlamadan önce daha çok futbolla ilgiliydim. Tabii ki basketbolda bir yerlere geldikten sonra merakım arttı. Türkiye ligi maçlarını, eski maçları rastladıkça izlemeye başladım. Bazı internet sitelerinde eski maçları izleyip Harun Erdenay olsun, İbrahim Kutluay olsun bir şeyler kapmaya çalışıyorum.
Savunma konusunda özel idman yapıyor musun?
FURKAN: Savunma için atletik özelliklerimi kullanmaya çalışıyorum. Şu an fiziksel olarak gerideyim. Oynadığım oyuncular çok büyük tecrübeye sahipler. Nasıl temas alınır çok iyi biliyorlar. İdman sonrası kalıp stensler, slaytlar yapıyorum. Her zaman tabii olmuyor bu. Daha çok idman sonrası ve idman içinde savunmada nerede hata yapılıyor diye konuşarak eksiklerimi kapatmaya çalışıyorum. Mesela antrenmanda Doğuş Abi diyor ki, perdenin bu tarafından geçersen topu aldırmaman daha kolay olur, o an kafamda yer ediyor bu konuşma. Bu konuda düşüne düşüne kafamda oturtuyorum. Bir sonraki pozisyonda o topu aldırmıyorum.
FURKAN: Çok iyi oyuncular aldık. Geçen sezon da çok iyi bir kadromuz vardı ama yeni oyuncu sayısı çok fazlaydı. Zor bir sezon geçti açıkçası. Bu sezon Euroleague’deki hedefimiz daha da büyüdü. Çünkü yeni oyuncular geldi, kalan oyuncuların birlikte oynayacakları 2. Yıl, Ivkovic’in de beklentisi var. Onun dışında insanların Ivkovic’ten beklentisi var. Bu yüzden hedefler büyüdüğü için bu tip iyi oyuncular tercih edildi. Efes’te çok güzel bir sezon bizleri bekliyor.
Basketbol Süper Ligi’ndeki yeni transferleri takip edebildin mi? Anadolu Efes’in rakipleri hakkında neler söylersin?
FURKAN: Büyük oyuncuların transferinden tabi ki haberim oldu. Yabancı milli takımlardan arkadaşlarım var. Onlarla konuşuyoruz, genel kanı Türkiye’nin Avrupa’nın en iyi ligi olduğu yönünde. İyi oyuncuların ligimize gelmesi bizim için çok iyi. Sonuçta Euroleague seviyesine ne kadar yaklaşabilirsek o kadar iyi. Büyük oyunculara karşı oynamak pişmemizi sağlıyor. Çok ciddi yatırımlarla bütçeler artmaya başladı, salonlar yapılmaya başlandı. Seyirci ilgisi artıyor her geçen sene.
FURKAN: Eğlenceli birisi bence. Sahada göründüğünün tam tersi diyebilirim. Sahada çok sakin hiçbir şeye tepki vermeyen birisi ama saha dışında nerede bir komiklik var orada ben varımdır. Sonuçta iş zamanı iş, eğlence zamanı eğlence. Cem Yılmaz zannetmiyorum kendimi ama yine de komik biriyimdir.
FURKAN: Klasik bir cevap vereyim ben de o zaman. Çok zamanım olmuyor. Arkadaşlarımla beraber gezmeyi dolaşmayı seviyorum. Onun dışında Play Station oynamayı seviyorum. Genelde ailem ve arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.
Futbolla aran nasıl?
FURKAN: Bormio’da kendi aramızda 3’e 3 oynadık bir ara. Ben futbolu oynamayı da izlemeyi de seviyorum. Özellikle Milli maç ve derbileri izlemeye çalışıyorum.
Basketbola yeni başlayan gençlere ne tavsiye edersin?
FURKAN: Çok çalışmaları gerekiyor belki bu klasik ama öyle. En önemlisi de severek yapmaları gerekiyor. O gün çift idman bile olsa aynı heves ve istekle salona gitmeleri gerekiyor. Hedeflerinizi küçük yaştan itibaren belirlerseniz daha rahat bir çalışma hevesiniz olur. Sonuçta koyacağınız hedefler küçük olmayacaktır. Türkiye’de de basketbol gerçekten çok iyi bir seviyeye geldi. Artık her sokakta hemen hemen bir basketbol potası var neredeyse. Her yerde kendini geliştirebileceğin kulüpler var. 6-7 yaşından itibaren başlayıp çok büyük yerlere gelebiliyorsunuz. Bu yüzden sürekli çalışmaya devam edip vazgeçmesinler.
* Basket Dergisi özel haberidir. / ALİCAN SEZER
