Bence… Efes’te veliaht dönemi başlayacak: Çetin Çeki’nin yerine, Tuncay Bey’in oğlu İzzet Özilhan asbaşkanlığa getirilecek…
Öff! Bu senaryo ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisine benzedi ama neden olmasın? Ben de Tuncay Bey’in yerinde olsam, veliaht prensimi gözbebeğim olan kulübümün başına geçirmek isterdim… Ah! Bunu yaparken 35 yıllık yol arkadaşımın görevine telefonla son vermezdim herhalde ama büyük patronlar bu işleri böyle yapıyorlar galiba. Neydi o televizyon dizisinin adı? Çaylak mıydı yoksa çırak mıydı anımsayamıyorum ama Donald Trump’ı oynayan Tuncay Bey’in aklımda kalan sözü şuydu: “Artık sizinle çalışmak istemiyoruz!” Orijinalinde patron çatık bir kaşla ‘you are fired’ diyordu. Yani… Kovuldunuz! Çanta toplanıyor ve gidiliyordu…
‘Teşbihte hata olmaz, hatasız teşbih olmaz’ derler. Çetin Çeki çırağa da benzemez çaylağa da… Ayrıca kimse ona ‘kovuldunuz’ demez, diyemez. Severler ve sayarlar Çetin Bey’i ama nereden aklıma geldi bilmiyorum. O dizi geldi gözümün önüne. O tarihte basketboldan tanıdığım ve ‘dünya kibarı’ olduğunu düşündüğüm Tuncay Bey’e (rol gereği bile olsa) o tavırları hiç yakıştıramamıştım. Sonra… Aydın Örs ve Ergin Ataman geldi aklıma. Şimdi de Çetin Çeki… Perde kapandığında rol bitmiyormuş anlaşılan…
Neyse! Eğrisi doğrusuna gelmiş: Taze kan bulunmuş (diye düşünüyorum). Efes Pilsen’e ‘aranan kan’ İzzet midir bilemem ama orada (bence de) bir kan değişikliği gerekiyordu çünkü basketbol konuşulmayan, basketbol yaşanmayan bir basketbol kulübüne dönüşmüştü Efes. Tuncay Bey çok meşguldü. Çetin Bey ve Engin Özerhun ‘yetkili yetkisiz’ konumdalardı. On milyonlarca dolar harcanıyordu ama nereye?
Hımm! Geçmişi tartışmak kimseye yarar getirmez. ‘İleriye bakalım’ bundan sonra. (Yani Fatih Terim’in İngilizcesiyle şöyle diyebiliriz bu durumda: “Ay dont vant tu si dı bek, ay vant tu si dı front” Çok yaşa sen e mi Fatih Hocam!) Tamam! Ciddileşiyorum. Nerede kalmıştık? Ah evet! Kan değiştiriyorduk. Yani… Tam olarak öyle değildi de… Ben öyle olacağını düşünüyordum. ‘Muhteşem Yüzyıl’dan etkilenmiştim ya… Veliahtı Efes Pilsen Kulübü’nün başına getiriyordum. Kafamdaki model şuydu: Başta Tuncay Bey var ama yetkiler Asbaşkan İzzet Özilhan’da toplanacak. İzzet, yanına (Bodiroga gibi) basketbolu bilen bir danışman veya CEO alacak. Eğer o işe uygun tek bir kişi bulamazsa (yani hem kulüp yönetimini bilen hem de basketboldan anlayan) danışmanlarını ikileyecek. O kişi veya kişiler yerli de olabilir yabancı da. Yeter ki ‘ehil’ olsunlar. Yani… Ben öyle düşünüyorum… Yani… “Olabilir” diyorum. Ya da… Olsun istiyorum! Hepsi bu…
