HER zaman galibiyetler çok güzel olacak diye bir kural yok. Bamberg ve Partizan maçları çok görkemli skorlar ve oyunlara sahne olmuştu ama Beşiktaş’ın 3. hedef maçı Rytas tam bir itiş-kakış oldu. İki takım da bir türlü ritm bulamadı, iki takım da çok hata yaptı, iki takım da tam istediğini parkeye koyamadı.
ANCAK ortada çok önemli bir hedef maç var. Bugün iyi görünmek değil kazanmak daha önemli. Ve böyle ortamlarda kazanmak için takım bir şey üretemiyorsa bireysel olarak yapılan hamleler bitiş çizgisini ilk sırada geçmeyi sağlıyor.
BEŞİKTAŞ dün o bireysel katkıları daha çok almayı başardı. Sezon başından beri verimsiz olan Dasic devre sonunda 4, devre başında ise 6 sayı buldu mesela. Toplam 7 dakika oyunda kalıp 10 sayı verdi. Skorun çok zor geldiği anlarda nefes aldırdı. Markota ilk yarı sahada yoktu, son çeyrekte 8 sayı üretti. Muratcan ise oyunun diğer tarafında Rytas’ın en güvendiği el olan Seibutis’i 1/7 isabette tuttu. Vidmar boyalı alana 2 bazen 3 oyuncuyla saldıran Rytas’a karşı tek başına durdu çoğu zaman. Falker 9 ribaunt yaptı. Herkes bataklığın içinden bir cevher çıkarabilmek için elinden geleni yaptı.
GEREKENİ YAPTI
VE Jerrells. Komple bir oyun çıkardığı söylemek çok zor. Ancak bu maç için yapılması gerekeni, galibiyeti getirecek şeyleri hep yaptı. Böyle kısır bir hücum ortamında 25 sayı attı, 7 ribaunt ve 3 de asist ekledi. Üstelik bu defa baskı altında maç sonunda da devam etti yapmaya. Sadece son çeyrekte 10 sayı, 2 asisti vardı.
BEŞİKTAŞ, Avrupa Ligi ilk turunda artık denizi geçti. Bundan sonra kıyıya, Top16’ya ulaşmak için önünde sadece bir dere var. 3 direkt rakibini üstelik ikisi deplasmanda olmak üzere devirdi siyah-beyazlılar. Güzel olmadı belki dünkü galibiyet. Ama çok iyi ve keyifli oldu.
Fener derede boğuldu
CANTU’NUN ne yapacağı, ne yapmak istediği ve dün sahada ne yaptığı pek sürpriz değil. İlk yarıda şans da yanlarındaydı belki ama sahaya yansıtmak istediklerini ortaya koydular. Ancak F.Bahçe Ülker sahada sanki olan biten her şey büyük bir sürprizmiş gibi şaşkın ve hazırlıksız göründü. Kısıtlı kadrosuyla Cantu oyunu yavaşlatıp fizik mücadeleye çevirmek istiyor. Burada oyuncu kalitesi farkını ortadan kaldırıyorlar. Dün ortaya çıkan tabloda F.Bahçe hiç bu mücadeleyi beklemiyor gibiydi. O kadar hazırlıksızdı ki sarı-lacivertliler İlk çeyreğin ikinci yarısında 15-4 seri yiyip fark çift hanelere çıktıktan sonra bir daha hiç oyuna giremedi.
3 çeyrek bittiğinde 3 serbest atış kullanmıştı F.Bahçe Ülker. Bu kadar fizik mücadeleli bir oyun için saçmalık sınırında bir kısırlık bu. Oyuna adapte olamamanın, rakibi hiç zorlayamamanın kesin kanıtı. Maç sonunda da zaten 6 ile bitirdi çizgi seyahati sayısını. İlk 5 üçlükte isabet bulamayıp gömülen Cantu savunmasına yardımcı olmanın veya halen tam iyileşmeyen McCalebb’in verimli olamamasının sonuçları değil dünkü tablo. Tamamen maç oynamaya hazır olmamakla ilgili.
DİRENÇ GÖSTERMELİ
ROTASYON dışına itilen Barış ve Kaya’nın, yenilgiyi asla kabul etmeyen Ömer ve enerjik İlkan-Sato ikilisiyle birlikte olduğu son çeyrek başındaki beşin gösterdiği direnç dışında dün adına olumlu bir şey söylemek imkânsız. Eğer F.Bahçe gerçekten büyük hedeflere yürüyecekse onların gösterdiği direncin, başkaldırının takımın genel ruh hali olması şart.