Atina’da, ilk maçta yakaladığın şansı galibiyetle taçlandırsaydın,cuma akşamı Abdi İpekçi’de oynayacağın maç daha kolay olacaktı.Çünkü, sende Olimpiaikos’u yenecek kalitede bir takım var.Tek eksik, sertlikten uzak ve temposuz oyun.Ne yazık ki, ilk iki maçta ki görüntün böyleydi.
Dün akşam salon, ev sahibine yakışır dolulukta ve kalitedeydi.Tribünler basketbolu seven,anlayan, takımını sonuna kadar destek verenbasketbole gönül vermiş insanlarla doluydu. İşte böylesine çoşkulu bir atmosferde Anadolu Efes maça çok iyi başladı.
Uzun zamandır unutulan çember altından potayı zorlamak gündeme gelmiş,Semih Erden, ilk saniyelerden itibaren oyunun içine alınmıştı.Bu değişiklik rakip takımın strateji değiştirmesine neden oldu.Yardım ve savunma rotasyonlarına baş vurarak, pota altına yığılmaya başladılar.Bu durum takımımızın, iç – dış dengelerini kurmasını sağladı. Savanoviç, Lucas ve Farmar ile bulunan dış atış sayılarına, savunmada yaptıkları sert savunma ve yüksek tempolu karşı ataklarla, fark bir anda onaltı sayılara ulaştı.
Güven tazeleyen oyuncular,” Bizlerde kariyerli oyuncularız, öyle kolay kolay papuç bırakmayız” diye adeta çığlık atmaya başaldılar.
Mahmudi için artık, takımı sahada diri tutmak için değişiklikler yapmak kalmıştı.Sakin ve oyunu çözümlemiş bir yönetim göstererek, üst seviyede bir coaching yaptı.Bu karşılaşma tartışmasız üç maçın en kalitelisiydi. Şimdi kaliteli bir maç daha oynamak zorundasınız
Atina’da oynanacak maça gelince. Final havası taşıyan oyunlar her türlü sonuca açıktır.İstanbul’da geçen yıl oynanan “Final Four” un şampiyonu Olimpiaikos’un olacağını önceden kim tahmin edebilirdi.