Maça Fenerbahçe’nin Kleiza-Bjelica ikilisini bozarak maça 4 kısayla girmesi Karşıyaka için büyük avantaj oldu. Çünkü savunma sıkıntısı olan Preldzic’in eşleştiği Barış, daha ilk çeyrekte kendisine MVP ödülünü getiren istatistikleri elde etti. Karşıyaka da bir de Batista gerçeği var. Barış’ın iyi oyunu, Batista’ya yardım gitmesini engelledi, daha iki-üç gün önce takıma katılan Sekulic, ne olduğunu anlamadan, ligin en skorer uzunlarından birisiyle eşleşti, doğal olarak boyalı alan adeta İzmir ekibinin çiftliği gibiydi. Bjelica’nın hastalığı da etkili oldu bu düzende belki ama Fenerbahçe yine de uzun kalmanın çaresini bulmalıydı.
Ufuk Sarıca rakibin bu zaaflarını mükemmel kullandı. Topu sürekli içeriye sokmak, dışarıyı da rahatlattı, Diebler, Can, Williams attıkça attı. Rakibin havaya gireceği anlarda faul problemine bakmaksızın klasik düzenine dönerek bunu engelleyen, savunmada doğru isimleri riske ederek rakibi zorlama şutlara iten Sarıca, McCalebb’in dinlendirilmek için kenara geldiği anlarda da tam saha baskı isteyerek, rakibin art arda top kayıpları yapmasını sağladı.
Günün ikinci mücadelesine ise Ergin Ataman’ın Galatasaray’ı çok akıllı başladı. Oyuna Sinan ile giren ve topu bu oyuncusuna getirterek Arroyo’yu diri tutmayı başaran Ataman, Porto Rikolu’nun ilk yarıda 20 sayıya ulaşmasıyla beklediğini fazlasıyla aldı. Ancak oyunun tamamen Arroyo’nun üzerine yıkılmasının sıkıntısı ikinci yarıda yaşandı. Soyunma odasından Birkan-Doğuş ikilisiyle dönen Efes, savunmasını çok sertleştirdi, rakibinin çift guardını da sindirdi. Özellikle Doğuş, Arroyo’ya ikinci yarıda nefes aldırmadı, zaten maçı çeviren de o savunmaydı. Angelou’nun geldikten sonra yaptığı en iyi iş Birkan-Doğuş ikilisinin biyonik adam Kerem Gönlüm’le birleşerek oluşturduğu müthiş savunmayı kurmasıyla, hücumda da Gordon gününde olunca Efes bir kez daha savaşarak istediğini aldı.