Gruptaki sıralama açısından mutlaka kazanılması gereken bir maçtı. Fenerbahçe çok saldırgan ve agresif başladı maça. Sekuliç, Jackson ve Oğuz ilk Euroleague maçlarına çıkarken belki katkıları olmadı ama en azından rotasyonu genişlettiler, üzerlerinde çok yük bulunan diğerlerinin nefes almasını sağladılar. Bu üçlü ilerleyen günlerde daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Atina’da 13 farkla kaybedilen maç sonrası öncelikli hedef galibiyet ardından farka ulaşmaktı. Bütün maçı domine eden son 4 dakikaya da 10 sayı önde giren Sarı-Lacivertliler, çifte zafere de ulaşabilirdi ama galibiyetle yetinmek durumunda kaldı.
McCalebb ve Kleiza’nın müthiş hücum performansı, ribauntlarda sağlanan üstünlük galibiyetin anahtarı oldu. Maç sonunu oynamayı becerebilsek puanları eşitlediğimiz Olympiakos’tan ikili averaj üstünlüğünü bile alabilirdik. Ama bırakın farkı kritik anlarda yapılan top kayıpları neredeyse maçın gitmesine neden oluyordu.
Bu anlarda sakin kalacak, takımı oynatabilecek bir elin eksikliğini yıl boyu hisseti Fenerbahçe… Olympiakos’ta Spanoulis yoktu ama Sloukas çok ekstra oynadı, yıldızı oyuncuyu hiç aratmadı. İki kere çift haneli farkla geri düşmelerine rağmen onları iki yıldır şampiyonluğa taşıyan oyun disiplininden bir an olsun vazgeçmediler. Dolayısıyla da skordan kopmadılar.
Özgüven kazanılması açısından da çok kritik bir galibiyet oldu. Bundan sonra fikstür avantajı Fenerbahçe’de. İç sahadaki maçlar kazanılır, Barcelona ya da Atina deplasmanından bir galibiyet çıkarsa grup ikinciliği bile gelebilir.