Fenerbahçe BEKO, Maccabi karşısında geçen hafta son şampiyon Panathinaikos’la oynadığı maçın bire bir kopyasını yaşadı Litvanya’da…
Yine durağan bir başlangıç ve dizginlerin hep Maccabi’nin elinde olduğu bir üç çeyrek oynadı Sarı-Lacivertliler… Boyalı alan üretimi yine sınırlı kalırken, aynı bölgeyi savunmakta da büyük sıkıntı yaşadı Kanarya… İkili oyunlarda önce Birch, sonrasında da Marjanovic bariz biçimde aksayınca yine orayı toparlamak Melli’ye kaldı.
Devon Hall, son periyoda damga vuran Nigel Hayes ve Tarık’ın yanında dünün özelinde en verimli isimdi sahada… 16 sayı, 9 asist, 1 ribaund ve 1 de blokla geldiğinden bu yana ilk kez bu kadar sivrildi. Ancak yaptığı tüm iyi işleri az daha çöpe atıyordu!.. Sarı-Lacivertliler’in son hücumunda kullandığı ‘zorlama’ üçlüğün dönüşünde Jokubaitis topu kaybetmese bir çuval inciri berbat etmiş olacaktı Hall… Mays de aldığı süreyi genel olarak iyi değerlendirdi. Ancak takıma bir an önce fayda sağlama gayretini ‘acelecilike’ karıştırdı zaman zaman; basit top kayıpları yaptı.
Baldwin ve Colson’ın eski takımlarına karşı sönük kaldığı gecede düğümü çözmek Melli, Tarık, Nigel Hayes üçlüsüne kaldı son çeyrekte… Melli’nin, periyodun hemen başında bulduğu üçlükle kıvılcımı yaktı Kanarya… İtalyan pivotun en iyi yaptığı şey ikili oyunlarda eşleştiği kısalara dünyayı dar etmek… Onun bu özelliği, sahadaki diğer kısaların da sertlik seviyesini yukarı çekmesiyle Maccabi hücumları ‘duvara toslamaya’ başladı. 6 dakika 22 saniyede 22-9’luk müthiş bir seriye imza attı Sarı-Lacivertliler. Tarık’ın 35.29 ve 36.20’de üst üste gelen iki üçlüğüyle Fenerbahçe, bitime 3.40 kala 80-76 öndeydi. Akıllara hemen geçen haftaki Panathinaikos maçı gelmedi değil elbet… Demeye kalmadı, Melli mola dönüşü 5. faulü alıp kenara geldi. Jasikevicius, kenara bakıp, Birch ve Marjanovic’i pas geçip, Pierre’i sürdü sahaya… Son 3,5 dakikayı 5 kısa ile oynadı Kanarya… Litvanyalı coach doğru bir kararla bu riski aldı. Hoard’ın çizgiden 1/2 isabeti sonrası hücumdan boş dönen F.Bahçe’ye Jokubaitis’in üçlüğü soğuk duş etkisi yaptı. Maç yeniden başladı adeta, son 2,5 dakikada (80-80). Ardından Nigel Hayes’in pota dibinden bulduğu basket sonrası Saben Lee faul alıp çizgiye gitti. Neyse ki iki atışı da kaçırdı. Ardından Tarık sorumluluk alıp, 39.17’de farkı yeniden 4 sayıya çıkardı. Randolph’ün erken yanıtı sonrası rakibe son hücumu yapmak için süre kalıyordu. Bu yüzden Fenerbahçe’nin kuıllanacağı bu top altın değerindeydi. Yukarıda da yazdığım gibi Hall, yanlış bir tercihle el üstü üçlüğe yöneldi, isabeti bulamadı. Zaten maçın kahramanı iken ekstra kahramanlık gerekiyor muydu, tabii ki hayır. Neyse ki dönüşünde imdada Jokubaitis yetişti, Litvanyalı guardın telaşla potaya giderek topu kaybetmesi ile kazanan Fenerbahçe BEKO oldu.
Geçen hafta da benzer bir dönüşle maçın kontrolünü ele geçirmiş ancak son 3,5 dakikayı ilk 25 dakikada olduğu gibi hatalarla geçirince Panathinaikos gibi kapasiteli bir rakip daveti geri çevirmeyip bunu avantaja dönüştürüp kazanmayı başarmıştı. Maccabi aynı beceriyi gösterecek kapasitede bir takım değildi. Kısacası Panathinaikos karşısında 12 dakika iyi oyun kazanmaya yetmemişti. Maccabi karşısında 10 dakika yeterli oldu. Bu böyle gider mi; elbette hayır… Onuralp Bitim hamlesi ve uzun takviyesi çok şeyi değiştirir Fenerbahçe BEKO’da… Ömer Faruk Yurtseven’deki hataya düşmeden elden kaçırmamalı Onuralp’i…
Tabii Jasikevicius’un da son dönemde ‘geçmişten esintiler!’ sunup, oyuncular üzerinde ‘otorite’ rüzgarı estirmek yerine dakikaları dağılımını, rolleri daha iyi paylaştırıp, oyunculara ‘ana unsur’ ya da ‘tamamlayıcı’ kimliğini benimsetmesi elzem… Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılını kutladığı bu güne denk gelen Fenerbahçe BEKO galibiyeti de ayrı bir anlam taşıyor… Cumhuriyetin kulübü olmak, Atatürk’ün izinden gitmek bir ayrıcalık Fenerbahçe için… Kutlu olsun…
GÖKHAN TÜRE / KAUNAS