Adidas Next Generation Turnuvalarının bu sezonki ikinci ayağı olan Belgrad’da Next Generation Karması’nın koçu olan Petteri Koponen, turnuvadaki ilk maçın ardından editörümüz Ata Toprak Koşal’ın sorularını yanıtladı. Petteri Koponen ile yaptığımız röportaj şu şekilde:
Koç, 1.5 yıl önce oyunculuğu bıraktın ve seni şu an antrenör olarak izliyoruz. Buraya Next Generation Karması’na koçluk yapmaya geldin. Duygularını nasıl ifade edersin?
Yani antrenör olduğunuzda da aslında oyunculuktakiyle aynı duyguları hissedersin. Takım iyi giderken birlikte antrenman yaparken ve birlikte oynarken… Yani, kendinizi iyi hissediyorsunuz ancak eğer işler yolunda gitmiyorsa, bu da oyunculuktaki gibi. Arasında pek bir fark yok.
Benim için de güzel bir deneyim oluyor. Geçen yıl da gelmiştim, bu sezon da ikinci kez yapıyorum. Şu ana kadar da çok keyif alıyorum.
Koçluk yapmanın ise daha fazla sorumluluğu var, peki ya bunlar hakkında neler söylemek istersin?
Evet, bir oyuncuyken kendinizi hazırlamaya ve takıma yardım etmeye çalışıyorsunuz. Ancak bir antrenör olarak 12 oyuncuyu düşünmeniz, onları kullanıp kullanamayacağınızı düşünmeniz ve onlara başarılı olabilecekleri pozisyonlar yaratmaya çalışmanız gerekiyor. Hele ki bu tip bir turnuvada bu hiç de kolay değil. Antrenman için sadece iki günümüz vardı. Ama bundan keyif alıyorum ve bu harika bir deneyim.
Neredeyse 20 yıldır profesyonel basketbol oynadınız ve artık genç oyunculara antrenörlük yapıyorsunuz. Onlara vereceğiniz en önemli tavsiye nedir?
Birkaç dakika önce soyunma odasında da söyledim. En yetenekli adam bile olsan, eğer çalışmıyorsan ya da çaba göstermiyorsan bugünün basketbolunda şansın yok. Çaba göstermeliler ve yetenekte bu çalışmayı takip edecektir zaten. Çalışmaya, hayal etmeye devam edin ve bir gün bunu gerçekleştireceğinizi unutmayın.
Geçen yıl Belgrad’da ve son olarak da Podgorica’daki turnuvada Türk genç oyuncular Emir Arda Sivas ve Yağız Aksu ile birlikte çalıştınız. Peki ya onlar hakkında ve potansiyelleri neler söylemek istersiniz?
İkisini de beğeniyorum. Özellikle Emir enerjisiyle, savunmasıyla oyunu değiştirebilecek bir oyuncu. Onunlayken asla korkmanıza gerek yok. Her zaman sahaya enerji getirdi. Bu yüzden oyun kuruculara her zaman “Her şey sizinle başlıyor” diyorum. Siz sahaya enerji ve efor getiriyorsunuz ve takımdaki diğer oyuncular sizin peşinizden geliyor.
Yağız Aksu da son turnuvada bizim için çok önemliydi. Her ikisi de çalışmaya devam ediyor. Yani gelecekleri parlak.
10 yıl önce Dünya Kupası’nda Türkiye, Finlandiya ile karşı karşıya geldi ve Türkiye yakın geçen maçı uzatamda kazandı. Bu bizim ülkemiz için çok mutlu bir andı ama sizinki için tabii ki tam tersi denilebilir. Ama Türkiye’de çok fazla hayranın olduğunu biliyorum, onlara ne söylemek istersiniz?
Türkiye’de, Euroleague veya başka turnuvalar için oynamaktan her zaman keyif alıyorum. Harika taraftarları var. Ama ne yazık ki o maçta pek şanslı değildik. Hatırlıyorum, maçın sonunda iki serbest atış kaçırmıştım ve 3 sayılık baskete izin vermiştik. Saçmaydı, eğer bunu değiştirebilseydik… Kariyerim boyunca kaç kez iki serbest atışı kaçırdım bilmiyorum, belki de hiç… Uzun bir maçtı, belki yorulmuştuk, üstümüzde biraz baskı vardı. Sonuçta bu basketbol, her şey olabilir. Ama genel olarak Türk taraftarlar harika ve senin de söylediğin gibi bana her zaman sevgi gösteriyorlar.
