Avrupa Şampiyonası’na başlarken, grup lideri olmanın hesaplarını yaparken, şimdi sonuncu olup elenme tehlikesi ile karşı karşıyayız. İtalya maçının kopyası bir yenilgi aldık Slovenya karşısında. Avrupa’da hiç bir başarısı olmayan, takımın iki pivotundan biri olan Lisec’in de sakat olduğu Slovenya karşısında kesin favori bizdik. Ama hücumda hiç birşey üretememiz, kenar oyuncuların hiç katkı alamamamız nedeniyle yine 55 sayıda kaldık.
55 sayıyı da maça ilk beş başlayan isimler üretti. Teknik ekibin de bench oyuncularını da maçın içine sokmak için en ufak bir çabası olmadı. İlk yarıdaki savunma stratejimizdeki yanlış da, iyi oynadığımız zamanlarda öne geçmemize engel oldu. Rakibin uzunu yok ve pota altını kullanamıyor. Şutör kısaları var ve ilk yarıda her ikili oyunda perdeleme sonrası, rakip kısalar boş şut buldu. Bizim uzunların onları karşılaması gerekiyordu ama ilk yarıda bu yapılmadı.
Daha fazlasını yapabilirdi
Herşeye rağmen yine oyunun içindeydik. Hatta 4. periyodun başında iyi savunma yapıp uzun süre basket yemedik ama atamadık da. Arka arkaya fauller kaçtı, top kayıpları had safhaya ulaştı. Yine maçı belki de koparacağımız anlarda inanılmaz top kayıpları yaptık. Tam 20 top kaybı yapınca, maç kazanmak da zor olur. Stokes maçı 17 ve 19 ribauntla tamamladı ama son periyotta eline top değmedi. Bu hücum düzeni ile maç kazanmamız zaten mucize olurdu. Hiç alternatif bir hücum planımız yoktu. Bahar’a üç numarada sırtı dönük pozisyonlar yaratılabilirdi.
4 numara oynayan Tuğçe’ye üçlük atacak pozisyonlar hazırlanabilirdi. Ayşe Cora, Tilbe işin içine daha çok dahil edilebilirdi. Bütün maçı 5 kişi oynayınca oluşan yorgunluk, kaçan serbest atışların ve top kayıpların nedeni oldu. Macaristan’ın bizim yenemediğimiz İtalya’yı mağlup etmesiyle de derece umuduyla gittiğimiz Avrupa Şampiyonası’na daha ikinci günden veda ettik. İnanılır gibi değil. Bu kadro, bundan çok daha fazlasını yapabilirdi. Oyuncuların mücadelesine, azmine diyecek bir şey yok. Ama ortaya basketbol adına neredeyse hiçbir şey koyamadık.
Kaynak: fanatik