Fazla detaya girmeyeceğim. Bence Anadolu Efes şampiyon olma yolunda büyük bir adım attı. Tam Fenerbahçe düşmanı ve Obradovic kompleksi olan G'Ergin Ataman, istediğini alacak. Kendisi, bu sene Obradovic'i yendi. Ondan daha iyi performans gösterdi. Bu andan itibaren seri dönüp Fenerbahçe şampiyon olsa dahi -ki bence çok zor- Ataman'ın, Obradovic'ten daha başarılı bir sezon geçirdiği gerçeğini değiştirmez.
Bir kere Euroleague yarı finali bile yeter. Basketbolla ilgili fikrim belli. Fenerbahçe bu şubeye bu kadar büyük yatırım yapmaya devam edemez. Geliri en iyi zamanında 4 milyon Euro olan bu şubeye, her yıl 20-25 milyon Euro cebinden veremez. Geliri yaratan futbol iken basketbol şubesine bu kulüp her sene bu kadar parayı ayıramaz.
Fenerbahçeliler basketbol şubesini çok seviyorlar. beIN Sports'un basketbol departmanındaki arkadaşlar da bana kızıyorlar ama gerçek bu. Euroleague şampiyonu 2 milyon Euro bile kazanamazken, yayın ihalesi futbolun yüzde 1'ini bile getirmiyorken bu durum futboldan ve sponsordan aktarılan paralarla kesinlikle sürdürülemez. Hayatında 10 bin Euro'yu bir arada görmemiş isimlerin, "Ne var canım kulüp her sene 10 milyon Euro versin, sponsor da 15 versin" demesi dile kolay.
Bir takım isimler, "Fenerbahçe'nin marka değerini artırdı basketbol takımı" diyor. Doğrudur. Bu harcanan fazla parayı "tanıtım bütçesi" olarak değerlendirmek mümkündür ama nereye kadar.. Neyse bunlar tamamen kişisel fikirlerim.
Mevcut durumda bu sene 30 milyon Euro harcayan Fenerbahçe, 18.7 milyon Euro harcayan Anadolu Efes'in gerisinde kalmıştır. Basketbol gibi istatistik sporlarında bu derece mali farklar, önemli sonuçlar yaratır. Tek maç elemelerde bu mali fark daha az önemsiz olabilir. Ama 7 maçlık serilerde kadrosu iyi olan takım hep kazanır. Şampiyonluk serisinde de Anadolu Efes'e geçilinmesi baştan sona Gherardini-Obradovic ikilisine yazar.
Nasıl ki her seneki başarılarda en öne bu ikiliyi koyuyoruz, bu senenin faturası da bu ikiliye yazar. Basketbol yazarları sakatlık sorunundan dem vuruyor. Obradovic'i eleştirmemek için kenarlardan dolaşıyorlar..
Vesely ve Datome'nin eksiklikleri elbette önemli.. Ama Lauvergne, Green eksiklik midir? Bu isimler doğru transferler midir? Kağıt üzerinde iyi bir 5 numara olarak gösterilip alınan Lauvergne'den sakatlık dışında da istenilen verim alınabilmiş midir? Guduric mesela; doğru bir transfer midir? Geçen sene de bu sene de olmayan, seneye de olmayacak bu isimdeki ısrar mantıklı mıdır? Türk oyuncular neden bir türlü form yakalayamamaktadır? Ahmet – Melih formsuzsa, Sinan yeterli süreyi bir türlü alamıyorsa bu isimlerle ilgili sorumlu kim olabilir? Gibi sorular doğrudan takım oluşumu ve idaresini oluşturan sorumluların konusudur.
Gherardini ve Obradovic bu kulüpte kimseye tanınmayan özerklik ile çalışıyorlar. Övgü onlara ise yergi de onlara.. Obradovic'e "kral çıplak" diyebilmeliyiz. "Bu kadar sakatla adam ne yapsın?" diyecekler için yukarıda sıraladığım soruların yanı sıra şunu da ekleyeyim: "Bence Vesely ve Datome dışında eksik yok. Madem bu ikili yokken bu durumlara düşecekse bu takım, Obradovic'in koçluğunun yarattığı fark nerede?" bu soruyu soruyor ve Obradovic'e sesleniyorum: O meşhur fırçalarından birini de aynanın karşısında at hocam.
Kaynak: Habertürk