Fenerbahçe BEKO, deplasmanda galibiyete olan 6 maçlık hasretine Berlin’de son verdi…
Aslında tribünlere bakıldığında pek de deplasman havası yoktu… Sarı-Lacivertli taraftarlar, İstanbul’dakinden farksız bir atmosfer yaratmışlardı; her zaman olduğu gibi… Zaten Kanarya, diğer dış saha galibiyetini de yine aynı havanın hakim olduğu Bayern Münih deplasmanında elde etmişti.
Tıpkı Zalgiris Kaunas mücadelesinde olduğu gibi Fenerbahçe yine sıkıntılı bir başlangıçla girdi oyuna… Motivasyon eksiği oyunun iki yönünde de zaaflar yarattı Kanarya cephesinde… Özellikle de savunmada… Brown ve Wetzell’le bu zayıf savunmaya karşı zorlanmadan skor üreten Alba Berlin, 5. dakikada 8 sayı (15-7) öndeydi. Motley’nin daha ilk hücumda yine “basit” bir faul alması ile Saras’ın da O’nu kenara alması arasında birkaç saniye vardı sadece… Yerine giren Sertaç da 5 dakika 45 saniyede faulleri üçleyince Litvanyalı coach, son çare olarak Papagiannis’i sahaya sürdü ve faul problemi bir anda avantaja dönüştü!..
İlk periyotta baş ağrıtan top kayıpları (4), ikinci çeyreğin başında da sorun olmaya devam ediyordu. Hücumda yavaş yavaş ritmini bulan Fenerbahçe BEKO, üst üste 2 top kaybı sonrası 11. dakikada hala 9 farkla (35-26) gerideydi. Ardından Dorsey ve Wilbekin’le birlikte Papagiannis de devreye girdi. Yunan pivotun 3 sayı çizgisinin gerisinden üst üste bulduğu basketler Alba savunmasının direncinin kırılmasına yetti de arttı bile… Ve o 11. dakikadan sonra devre sonuna kadar 25-10’luk seri buldu Sarı-Lacivertliler…
Eğer top kayıpları (9) olmasa maçı devre sonunda da koparabilirdi Fenerbahçe… Üçüncü çeyrekte yapması gereken, ilk yarıda potasında gördüğü 47 sayıdan sonra savunmaya çeki düzen vermekti. Bunu da yaptı Kanarya… Tam 7,5 dakika Alman ekibini 5 sayıda tuttu!.. 27. dakikada fark 20’lere (52-69) dayanmıştı bile… Ritmini bulan Papagiannis, Nigel Hayes Davis, Wilbekin ve Dorsey’ye son periyotta Motley de eklenince, Alba’nın yine 2-3 top kaybını fırsat bilip Procida, Thomas ve Brown’la geri gelme çabasını geri püskürttü Sarı-Lacivertliler… 32.38’de Procida ile fark 6’ya kadar (66-72) gerilese de Motley&Wilbekin ikilisiyle hücumda hız kesmeyen Fenerbahçe BEKO, Almanya’da deplasman kabusuna son vermiş oldu.
Bu arada Nick Calathes’e de ayrı bir parantez açmak gerek… Yunan guard, dün Fenerbahçe kariyerinin en görkemli maçını çıkardı. O kadar çalışkandı ki, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile takımı için sahada en iyisini yapmaya çabaladı… Ve başardı da… Savunmada hep sağlam durdu, ribaund kovaladı, hücumda risk almadan temiz iş çıkardı; tam 13 asistle takım arkadaşlarına müthiş servis yaptı. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi müthiş istatistiklerine (4 sayı, 13 asist, 5 ribaund, 2 top çalma) 1 de blokla “cila” yaptı.
Jasikevicius’un geldiği günden bu yana takımda yarattığı en önemli değişim, dakikaları Itoudis’le kıyaslanmayacak düzeyde “sağlıklı” dağıtıyor olması… Oyuncuların da bu durumdan memnun olduğunu sahadaki performanslarından anlamak mümkün… Herkes hak ettiği dakikayı alıyor… O gün iyi olanlardan yüksek verimi almak için çabalamak da zaten en mantıklı olan…
EFES SONUNU GETİREMEDİ
Anadolu Efes, üç çeyrek kontrolünde tuttuğu maçta Baskonia’dan son periyotta 30 sayı yiyerek kaybetti… Kırılma anlarında Howard’ın baş döndüren hücum performansına karşılık veremedi Lacivert-Beyazlılar… Baskonia gibi kapasiteli, son dönemde yüksek yüzdeli şut atan bir rakiple çizgi gerisinden yarışa girmek yerine savunmaya çalışmak daha sağlıklı bir karar olabilirdi. Yorulan Larkin’le Howard’a yetişmeye çalışmak büyük hataydı. Sonuçta Efes, bu sezon ilk kez üst üste 3. yenilgisini aldı. Sakatlar dönüşe geçti ancak bu oyuncu kalabalığında kimya tutturmak kolay iş değil…
