Fenerbahçe BEKO, Ülker Arena’da Euroleague sezonunu uzatmada gelen Armani Milano galibiyetiyle açarken, kenardan gelen bireysel yeteneklerin omuzlarında yükseldi dün…
Mirotic’i bünyesine katarak sezonun en flaş transferlerinden birinin altına imzasını atan İtalyan ekibi, 4/5 3 sayı isabeti bulduğu, 10 sayı öne geçtiği ilk periyotta farkı 10 sayıya kadar tırmandırmıştı. Ancak Sarı-Lacivertliler, kenardan gelen isimleriyle maçı çevirip, önce oyuna ortak oldu, ardından da üstünlüğü ele geçirdi. Guduric, fark 10 olduktan sonra köşeden gönderdiği üçlükle hem tribünleri, hem de takımın düşen özgüvenini yeniden yukarı çekerek başladı işe… Ardından da ikili oyunları potaya giderek bitirip, farkı eritti. İkinci çeyrekte ise önce savunma sertliği, ardından da hücumda Papagiannis ve Wilbekin devredeydi. Yunan pivot, kariyer dağarcığına geçen sezon eklediği 3 sayı tehdidini bu sezon çok ileri taşıdığını gösterdi oyunun kalanında… Wilbekin de O’na eşlik edince Fener 15. dakikada ilk kez öne geçti, devre sonunda da 38-35 öndeydi.
Üçüncü çeyrekte Madar, tıpkı oyunun başında olduğu gibi savunmaya müthiş enerji verirken, onun kaptığı toplarla geçiş hücumlarından gelen sayılar, Papagiannis ve Dorsey’nin üçlükleri derken 26.32’de fark ilk kez 10 sayıya (55-45) tırmandı. Ancak Armani cephesinde, biraz da farkla birlikte savunmanın yumuşamasından faydalanan Mirotic&Voigtmann ikilisi, son periyoda girilirken farkın büyümesine engel oldular.
Son çeyreğin başında Shields ve Tonut’un çok zor üçlükleri isabete dönüştürmesi ile kriz yeniden kapıyı çaldı. 10-3’lük seriyle fark önce 1 sayıya eridi (65-64). Ribaunları da kontrol etmeyi sürdüren Milano, 35.51’de Mirotic’in üçlüğüyle öne de geçti. Oyunun neredeyse tamamında 3 uzunla sahada kalan İtalyan ekibi bu sayede de ters eşleşmeleri değerlendirmeye, işlemeye devam etti. Buna karşın Papagiannis’in 37.27’deki üçlüğü, 38.01’deki basketiyle son 2 dakikaya 4 sayılık (76-72) avantajla girdi Kanarya… Fakat hücumda Dorsey ile üst üste gereksiz 2 “zorlama” atış kaçınca, Melli ile maçı uzatmaya götürdü Armani Milano…
Uzatmaya Pierre’in üçlüğüyle giren Sarı-Lacivertliler’e İtalyan ekibi Mirotic ve Voigtmann’la direnirken, Dorsey ve Wilbekin’in zor pozisyonlarda bulduğu basketlerle “bireysel üretimi” devam ettiren Kanarya, 85-82’lik skorla sezona galibiyetle girmeyi başardı.
İyi olan şeyler, Papagiannis ve Madar’ın bu takıma neler katabileceklerini daha ilk maçta ortaya koymuş olmalarıydı. Dorsey ile birlikte Wilbekin, Pierre ve Guduric’in “hazır” olduklarını gösteren performansları Fenerbahçe BEKO için olumlu gelişmeler… Nigel Hayes-Davis’in 7’de 0 üçlük isabeti ile oynadığı bir akşamda Armani gibi kapasiteli bir rakibi saf dışı bırakmak da “artı” hanesine yazılabilir. Sonuçta Fenerbahçe’nin kilit oyuncusu için kötü bir geceydi ama daha kötüsü olamayacağı da net… Motley’nin geçen yıl bazen sevindirip bazen de hayal kırıklığı yaratan “deli-dolu” basketbolu devam ediyor… Faul problemi konusunu hala aşabilmiş değil… Bu da O’nun oyununu tepeden tırnağa olumsuz etkiliyor. Sertaç dün erken faul problemine girdi ve sonra da Itoudis oyunun kalanında onu tercih etmedi, bir daha sahaya sürmedi. Voigtmann ve Mirotic gibi iki şutör uzuna ve ters eşleşmeye karşı daha çabuk ayaklı uzunlarla sahada kalmayı tercih etti. Ancak Sertaç’ın ileriki maçlarda oyunun iki yönünde de bu takıma çok katkı vereceğini düşünüyorum. Aynı tesbit, dün 8,5 dakika sahada kalan Sestina için de geçerli… Raul Neto eğer sakatlanmasaydı belki de Sarı-Lacivertli takımda puzzle’ın eksik kalan parçası olmayacaktı. Ancak o eksiği de Madar’ın dünkü gibi katkı vermesi ve bunu sezona yayması ile ortadan kaldırabilir Fenerbahçe BEKO…
TAKIM PERFORMANSI ÇOK DAHA ÖNEMLİ!
Dün, 85 sayının 49’unun altında kenardan gelen oyuncuların imzası vardı. Oyuna başlayan 5, 36 sayı üretti.
Itoudis’in, oyunun akışında da kırılma anlarında da oyunculara vereceği süreler konusunda yaşadığı “karmaşaya” geçen sezon da çokça şahit olmuş, şaşırmıştık… Dün de zaman zaman buna benzer ikilemler gözlemledik. Ancak maçın sonunu bu kez “en sağlıklı” hamlelerle tamamladı. Tek sıkıntı, dün “bireysel çözümlerin” takım performansının önüne fazlaca geçmiş olmasıydı. İşe yaradı mı, evet… Ancak ribaund, asist, top çalma-top kaybı, blok gibi oyunun bütününü içeren tüm parametrelerde geride kalınması, kısacası verimlilik puanında rakibine 101-74 yenilmesine karşın maçı kazanmayı başaran ve bu anlamda rekoru egale eden (!) Fenerbahçe BEKO’nun kazanabilmiş olması da ayrı bir başarı hikayesi olması kadar oyun planı anlamında “tutarsızlığın” işareti!.. Umarım bu sadece düne özel bir oyun planıydı ve tekrarı olmaz…