Dikkat underdog var!
Frutti Extra Bursaspor, Eurocup’ta bu sezonki “destansı” yolculuğunun son durağında Virtus Bologna ile rakip sahada yeni bir hayali gerçeğe dönüştürmek, kupayı müzesine götürmek için sahaya çıkıyor…
Eurocup’ın yeni formatında, neresinden bakarsanız bakın, sezonu üst basamaklarda tamamlayan takımların önüne “altın tepside” sunulan ve bir nevi “haksız rekabete” yol açan “ev sahibi” avantajını “boşa çıkaran takım” Frutti Extra Bursaspor…
Sezon bitiminde en azından, Top 16’dan itibaren deplasmanda kazanan takımın, rakibinin sahip olduğu saha avantajını devralacağı bir düzene gidilebilir. Yoksa bir takımın, Frutti Extra Bursaspor’un yaptığı gibi her maçı deplasmanda oynayarak kazanması çok da rastlanacak bir durum değil… Adil de değil…
Evet, “kağıt üzerinde” bakıldığında, Virtus Bologna Euroleague’e koysanız asla sırıtmayacak hatta Play-Off yapabilecek nitelikte, kalitede bir takım… Teodosic, Belinelli, Weems, Jaiteh gibi elit isimlere sezon sonuna doğru CSKA Moskova’dan Shengelia ve Hackett gibi iki yıldızı da ekledi… Bu takımda bir de Ekpe Udoh vardı!.. Sezon başında sakatlanmasa o da hala bu takımın bir parçası olabilirdi. Ancak işte o “kağıt üzerinde” ne varsa şu ana kadar “silip süpürdü” Frutti Extra Bursaspor… Takımın en skoreri Allerik Freeman sezon ortasında ayrılıp CSKA’nın yolunu tuttu. Egemen Güven’i Anadolu Efes kaptı… Efes’ten alınan Tolga Geçim ise sakatlanıp sezonu kapattı. Yani Yeşil-Beyazlılar’ın eli yine “kağıt üzerinde” net şekilde zayıfladı. Tüm bu olan bitenlere karşın sorunlara kendi içinde çözüm ürettiler… Takımca ivme kazanıp, daha fazla savaşıp, daha fazla paylaşıp, bireysel çözümler üretmeden “tek parça” hareket ettiler hep; tıpkı 300 Spartalı efsanesindeki gibi “tek vücut” oldular…
Needham, Andrews, Dudzinski, Hayes, Onuralp, Metin, Ömer derken aralarına bir de sanki Bursaspor’da oynayacağı günü “iple çeken” John Holland dahil oldu… O Holland ki coach Alimpijevic’in yarattığı o müthiş kimyaya “cuk” oturdu adeta… Kısa sürede oyunun iki yönünde de hem savunmada hem de hücumda fark yarattı…
Finali henüz oynamadılar belki ama Frutti Extra Bursaspor’un şu an geldiği nokta en az şampiyonluk kadar değerli… Avrupa arenasında kısa bir süredir boy gösteriyor olmalarına karşın çok büyük yol kat ettiler… Partizan maçından itibaren de her maça yürek koyarak, hiç geri adım atmadan, Holland’ın ‘Pitbull’ metaforunu doğrulayan nitelikte “karakterli oyuncular grubuna” dönüştüler.
İşte bu noktada “stres” her ne kadar ev sahibi olsa da, her ne kadar kadrosu Euroleague seviyesinde olsa da, çıktığı 3 deplasmanda da ortalama 15 bin seyirciye karşı 3 kez “çatır çatır” basketbol oynayıp savaşarak kazanan Frutti Extra Bursaspor’un değil, Virtus Bologna’nın tarafında olacak. Her ne kadar tecrübeli oyunculardan kurulu bir ekip olsalar da şimdi eminim kafalarında, rakiplerini evinde üst üste 3 kez yenen Bursaspor’a karşı “acaba sıra bende mi?” psikolojisi oluştu bile… Bununla baş etmek, diğer taraftan kendi seyircisi önünde kaybetmeme gerekliliği stresi de cabası…
Bugün olabilecek en kötü senaryo erken faul problemine girmek olur. Yeşil-Beyazlı oyuncuların bu açıdan çok dikkatli olmaları, ucuz faullerden kaçınmaları gerekiyor. Ev sahibi takının rüzgarı arkasına alacağı zaman dilimlerinde bu konuda daha dikkatli olmalı…
Sonucun ne olacağından elbette emin değilim… Çünkü bu kez rakip gerçekten çok güçlü ve tecrübeli… Ancak şundan eminim ki Frutti Extra Bursaspor, kaybetse dahi tıpkı diğer maçlarda olduğu gibi sahada yine savaşımını verecek, mücadele edecek, geri adım atmadan kazanmanın yollarını arayacak…
Tekrar etmek gerekirse, bu takım kaybetse de şu an geldiği nokta zaten şampiyonlukla eşdeğer… Hele bir de kazanırsa bu büyük başarıyı böyle taçlandırmak dünyaya bedel… İşte bu yüzden de bugünkü final, sonucu ne olursa olsun keyifle izlemeye değer… Finişi de Holland’ın özlü sözü ile yapalım: Hırrrrrrrr
GÖKHAN TÜRE