Anadolu Efes, sezonun belki de en rahat maçını oynayarak kazandı dün… Lacivert-Beyazlı takım için Khimki karşısındaki 40 dakikalık mücadele antrenman maçı havasındaydı.
Khimki gibi sadece Euroleague’de değil, ING Süper Ligi’nde de bütçesi ile bu kadar ters orantılı performans veren, bu kadar savunma özürlü ve kırılgan bir başka takım olduğunu sanmıyorum.
Efes de rakibinin bu zaaflarının bilincinde çıktı sahaya… Tüm düzeni Shved’in yaratıcılığı üzerine kurulu olan Khimki’nin bu silahını elinden Doğuş Balbay ile aldılar. Rus ekibi o kadar Shved bazlı bir takım haline dönüşmüş ki, O’nun verimi düşünce takımın da çaptan düşmesi çok zaman almıyor. Zaten arka arkaya gelen yenilgiler, Timma ve Jerebko’nun da yokluğu onların Euroleague’de maç kazanmaya olan inancını iyice aşağıya çekmiş… Efes’in 3. Çeyrekte savunmada bir seviye daha yukarıya çıkmasıyla birlikte de oyundan iyice düştüler.
Efes, son maçlarda Simon’un yokluğunu belirgin biçimde hissediyor. Ama diğer yandan geçen seneki ritmini yakalamak adına da ciddi bir çaba içerisinde… Başta Larkin olmak üzere o geçen yıl enerjisini savunmadan alıp, hücumda son derece akışkan ve çeşitliliği olan Efes’i yakalamak için uğraşıyorlar. Son 5 maçta gelen bu 4. galibiyet, kritik 3 deplasman öncesi önemliydi. Zaten evindeki 11 maçın 6’sını kaybeden Efes’in artık İstanbul’da kaybetmeye de tahammülü yoktu.
Sertaç Şanlı’nın kariyerinin en parlak performansına imza attığı gecede ribaundlarda rakibine ezici (41-26) üstünlük kuran, asistlerde de 23-11’le fark yapan Efes’in Khimki mücadelesi, bu sezon Türk oyunculardan en yüksek verimi aldığı maç olarak da hafızalara kazındı.
Play-Off potasına kapağı atan Efes’in daha yukarıya tırmanabilmesi mümkün. Bu maç, bu hedef için gösterge sayılmaz. Bu bakımdan Lacivert-Beyazlılar’ın, iç sahadaki Kızılyıldız maçı dışında Zenit, Maccabi ve Barcelona deplasmanlarındaki performansı belirleyici olacak.
Khimki’nin ise bu kırılgan yapısıyla Euroleague’de tutunması zor.