Sabırsızlıkla beklediğimiz final serisiyle beraber uykusuz gecelerimizde bir artış oldu. Bütün sezon boyunca Golden State Warriors – Cleveland Cavaliers çarpışması için yanıp tutuştuk, sonunda titanların savaşına kavuştuk ancak seri Dub Nation lehine 3-0 oldu ve serinin kaderi çizildi.
Golden State Warriors Başka Bir Galaksinin Takımı
Çok değil 7 yıl kadar önce Golden State Warriors ligin dipteki takımlarından birisiydi. Joe Lacob takımı satın aldıktan sonra doğru organizasyon ve makro yapı kısa sürede kuruldu, takım çağ atladı. Mark Jackson’ın yarattığı oyun mantalitesi Steve Kerr ile beraber olgunlaştı, oyunları evrim geçirdi ve kusursuz bir tasarım haline geldiler. Bu arka arkaya oynadıkları 3. final, dahasının da geleceği kuşkusuz. Geçen sezonki finali LeBron – Kyrie ikilisinin insan üstü performansıyla kaybettiler ama bu sezon çıtayı daha da yüksek bir yere koydular, rakipsiz hale geldiler. Golden State şu anda NBA tarihinin yetenek toplamı olarak en iyi takımı. Bu sezon Play-Off’larda yenilgi yüzü görmeden 15-0’lık bir seri yaptılar, rekor kırdılar. 2013/14 sezonu San Antonio Spurs’u pace and space basketbolu açısından kilometre taşıdır. Alan paylaşımı, top hareketi ve bitmeyen hücum döngüleri kitaplıktır ama şu anki Golden State Warriors takımı o seviyenin bile çok ilerisinde.
Dub Nation Çok Rahat!
Bu seri bize rekabet vadediyordu ama aradığımızı hala bulamadık. Maalesef bu sezonki Play-Off serileri rekabetten hayli uzak geçti ve bizler de doğal olarak bu seriye kilitlendik. Cleveland Cavaliers da finale kadar rakipsizdi ve hatta hücum verimliliği olarak Golden State’in önündeydi. Cavs Play-Off’larda vites artırarak yükselişe geçti ve Lebron’un organizatörlüğünde rol oyuncularını devreye sokarak fark yarattı. Seri öncesinde Cavs’ın form grafiği olarak Golden State’i zorlayabileceğini düşünüyorduk ama gelinen nokta itibariyle süpürülme tehlikesiyle karşı karşıyalar. İki takım da benzer bir basketbol görüşüne sahip iki takım da tempo basketbolunun inceliklerini sergiliyor ama “1” farkla. Golden State modern basketbolun uzay seviyesi!
Kevin Durant: “O yüzük buraya gelecek!”
Cavs’in coachu Tyronn Lue bu seride kazanamayacağı bir yarışa girdi ve şu anda çaresiz durumda. Golden State’i sadece hücum ederek yenemezsiniz hele ki tempo oyununda. Cavs’ın yapması gereken Golden State’i konfor alanından çıkarmak, temposunu almak ve oyunlarını yavaşlatmak olmalıydı. Cavs iyi bir savunma takımı değil, kadrosunda savunma sertliği açısından da yeterli personel bulunmuyor ama bundan ötürü Golden State’i daha iyi hücum ederek yenebileceğini düşünmek hayalcilikten başka bir şey değil. Bu onların oyunu, bu onların basketbolu. Tyronn Lue bu konuda açıkça sınıfta kaldı. İlk maçtaki hezimetten sonra bunu net bir şekilde görebilmeliydi ve oyun planında değişikliğe gitmeliydi. Ayrıca Kevin Durant farkını da tam olarak algılayamadı. KD, Dub Nation’a katıldıktan sonra oyunlarındaki yaratıcılık dozajı kalp kıran bir noktaya geldi. “Splash Brothers” yavaşlasa bile KD gibi bir sayı makinesi tek başına fark yaratmaya devam edebiliyor. Set oyunları sıkışsa bile isolation oynayarak kilidi açıyor. Zaten 3 maç sonunda 32.4 PER ile en verimli oynayan oyuncu konumunda. Final MVP’si olmayı istediği çok aşikar.
Cavs cephesine gelecek olursak, LeBron istatistikleriyle göz kamaştırmaya devam ediyor. Adeta tek başına direniyor ama yetmiyor. KD’den sonra PER’de 29.2 ile 2. sırada ama sorun şu ki özellikle ilk 2 maçta yan parçalardan hiç katkı alamadı, güvendiği dağlara kar yağdı. İlk 2 maç sonunda; Tristan Thompson 8 sayı/8 ribaundla, J.R. Smith 3 sayı/2 ribaundla, Deron Williams 0 sayı/4 asistle, Kyle Korver 8 sayı/4 ribaundla, Iman Shumpert 11 sayı/9 ribaundla oynadı. Cavs için en iyi yardımcı oyuncu rolündeki Kyrie Irving ise ilk 2 maçta toplamda 43 sayı/9 asistle verimsiz bir oyun sergiledi. Kral LeBron’a bu seride düzenli bir şekilde katkı veren isim ise Kevin Love oldu ama bu Golden State’i yenebilmek için 1-2 isim yeterli değil. Takım halinde tüm çarklıların kusursuz bir şekilde işlemesi gerekiyor ki o bile bazen yeterli olmayabiliyor.
Geri Dönüş Şansı Kalmadı!
Serinin Quicken Loans Arena’da oynanan 3. maçı Cavs açısından seriye tutunabilmek için önemliydi. Geçen sezonki finalde de ilk 2 maçı kaybettikleri halde 3. maçı 30 sayı farkla kazanıp rakiplerine gözdağı vermişlerdi. Bu maça da aynı heyecanla ve tutkuyla girdiler. İlk yarıda bir tenis maçı oynandı adeta. Gel gitler ve tempo akıl dışıydı. Cavs maçtaki asist farkına rağmen maça tutundu ama maçın sonunu getiremedi. Cavs’in özellikle 2. yarıdaki oyunu çok fazla bire bire kaldı. Lebron-Kyrie ikilisi kusursuz bir performansla 113 sayının 77’sini üretti. Lebron 45 dakikada 39 sayı, 11 ribaund, 9 asistle oynarken, Kyrie de 44 dakikada 38 sayı, 6 ribaund, 3 asistle oynadı ve Cavs’i maça ortak etti ama yetmedi, yetemedi. Çünkü Cavs bençi bu maçta da verimli oynamadı. J.R. Smith biraz kıpırdansa da Tristan Thompson, Deron Williams, Iman Shumpert, Richard Jefferson gibi parçalar gene döküldü. Karşı taraftaki Durant – Curry – Klay üçlüsü ise yüksek uçtu ve 118 sayının 87’sini üretti. Maçın sonunda Cavs kazanan taraf olabilirdi ama maç içindeki enerji sarfiyatlarına rağmen farkı bir türlü açamadılar. Golden State ise kırılma anlarında Cavs’in yaptığı hatalara çok net cezalar kesti ve maçı kopardı.
Bu maça dair en önemli nokta, Cavs’in kazanmaya en çok yaklaştığı maçın kullanılan top adedinin en az olduğu maçta olmasıydı. Pozisyon sayısı düştü, Cavs kazanmaya yaklaştı ama geçmiş ola. Tarihte 3-0’dan dönmeyi başaran bir takım yok. Her ne kadar bu maç sonunda J.R. Smith, seriyi 7. maça taşıyacağız dediyse de bu gerçekçi değil. Belki önümüzdeki sezon Golden State’in karşısında daha doğru parçalarla daha güçlü bir duvar örmeyi başarırlar. Merak etmeyin, Lebron olduğu sürece The Avengers’a karşı umut var!
ORÇUN ONAT DEMİRÖZ