Fenerbahçe, ligdeki diğer rakiplerini yendiği gibi Efes Pilsen'i de Emir Preldziç (Forma no: 55) ve Marco Tomas'ın (33) özellikleriyle devirdi. Bu iki oyuncu 1-2-3-4 numaraları pozisyonların her birinde oynayabilme yeteneklerini dün de sahaya yansıttı. Fenerbahçe'nin ürettiği 15 asisten 10'unu iki oyuncunun beşer beşer üretmiş olması oyuna katkılarını ortaya koyan önemli bir gösterge. Ukiç'in oynatmanın yanı sıra rakip savunmanın üzerine gitmesi, girişimde bulunmaktan yılmaması; Oğuz Savaş'ın yüzü dönük olarak 17 sayı üretmesi Fenerbahçe'nin artılarıydı. Kas gücü olarak Efes Pilsen'den daha üstündüler ve takımın kendine olan güveni liderliğin garantilenmesini sağladı.
Efes Pilsen'de ise en çarpıcı istatistik, belki de maçın kırılma istatistiği 5/24'lük üç sayı isabetiydi. Takım halinde bir silkiniş, bir mücadele etme arzusu gözükse de, Ufuk Sarıca'ya düşen en büyük görev Efes Pilsen takımının büyüklüğünü gösterebilmek. Efes Pilsen, bu sezon sıradan bir takım görüntüsünü bıraktığı an finali domine edebilir. Ancak savunmasıyla tanıdığımız Sinan'a, temposuyla tanıdığımız Ender'e Efes Pilsen'in çok ihtiyacı var. Cenk Akyol ise son şanslarını kullanıyor; farkında mı acaba?
DÜDÜKLER SKORU ETKİLEDİ
Rakoçeviç'in sorumluluk alması, buna karşılık Thornton'un formundan çok uzak gözükmesi, Roberts'ı ise yeterince kullanamamak Efes Pilsen'in çizdiği görüntünün özetiydi. Sezon sonuna kondisyon yüklüyor oldukları gözükse de, Efes Pilsen takımının forması bile Fenerbahçe'nin sakatlıklardan rotasyonu çok daralmış hale gelmiş dünkü kadrosunu yenebilirdi. Ancak maçın içerisinde Engin Kennerman'ın çaldığı hatalı düdükler ve özellikle Kerem Gönlüm'e verilen steps kararı ve çalınmayan steps düdükleri sonucu etkiledi.
Lig sonu olmasına rağmen oyuncuların organize yerine bireysel basketbolla sahada kaldıklarını görmek basketbolumuzun kalitesinin gün geçtikçe gerilediğinin bir göstergesi. Umarız; play-off'larda bu çizginin değiştiğini görebiliriz.
