TBF CEO'su Ömer Onan, basketbol gündemini değerlendirdi, çok önemli açıklamalar yaptı.
TBF binasında bir grup gazeteci ile bir araya gelen ve Basket Dergisi'nin de yer aldığı toplantıda Onan, soruları yanıtladı.
Onan'ın açıklamaları şöyle:
– Ayhan Özgümüş'ün ayrılmasına neden olan olayla ilgili, yönetmeliklerde bir atılım yapmayı planlıyor musunuz?
Kadın basketboluyla alakalı şöyle problemler var, genelde yönetmelikleri iyi okuyamıyorlar. Biz federasyon olarak kulüplere en üst düzeyde hizmet edebilmek için hukuk departmanı açtık ve 2-3 tane hukukçu arkadaşımız her gün, tüm mesai saatlerinde buradalar, kulüplere açıklar. Biz istiyoruz ki her şey profesyonel bir şekilde halledilsin. Kendi avukatları da bu konulara hakim değil, bunu erkek takımlarında çok görmüyoruz ama daha çok kadın takımlarında bu sıkıntılar oluyor. Biz diyoruz ki ne probleminiz varsa hukuk departmanımıza bildirin, 1 gün içerisinde dönüş yapalım. Hakim olamadığınız konular olabilir, arkadaşlarımız size yardımcı olmak için burada.
Ancak hala problemler yaşıyoruz, tanıdıklarını arayıp yanlış yönlendiriliyorlar. Biz federasyon olarak artık her şeyin düzenli bir biçimde gerçekleşmesini istiyoruz. Ama hala bunları yaşamak üzücü. Kadınlarla ilgili biraz daha profesyonelce yönettirmemiz lazım, yapan kulüpler var, diğer kulüplerin de daha sıkı çalışarak problemlerini çözmeye hazırız, yeter ki bizim hukuk departmanımıza başvursunlar.
“YÖNETİCİLER EĞİTİLECEK, LİSANS ALACAK”
Yeni dönemde ilk yapacağımız işlerden biri de, antrenör eğitiminin yanına yönetici eğitimi de açacağız. Değerli isimleri eğitim kadromuza alacağız. Tabi ki bunu bir sene içerisinde yapamayız ama zaman koyacağız. Takım menajeri, genel menajer lisansları olacak artık. Menajer olmak isteyen İngilizce bilecek, talimatlardan sınava girecek, yapamayanları almayacağız. Bunu da profesyonelce yapan var ama bir de başkanın yeğeni, yakını, tanıdığı benchte oturabiliyor. Bu arkadaşlar talimat bilmiyor, başkalarından görüş alıp iş yapmaya çalışıyor. Antrenörlük kadar yöneticilik de çok önemli takımlar için. Bunları düzeltmek zorundayız, porfesyonel yöneticiliğin önemini gün geçtikçe herkes anlayacak. Eğitimden geçmeyen sertifikasını alamayacak ve sahaya çıkartmayacağız.
– Mali kriter meselesi var, önceden kulüplerde Şubat-Mart aylarında gördüğümüz süreç, bu sene Kasım'da başladı. Nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Ligin bir değeri var. Öncelikle kadın ve erkek süper ligi gelir getiren ligler. İsim sponsorluğu var, her maçı İddaa'ya giriyor.
Hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyi oyuncularını ortada bırakan kulüpler var. Süper Lig'e girmişsin onun nimetlerinden de yararlanmak istiyorsun ama herkesi mağdur ediyorsun. Biz buna izin vermeyeceğiz. Herkes şunu bilecek, kulüplerin gelirlerini arttırmak için sonuna kadar her şeyi yapacağız.
Şimdi Becker'in maçı 50-60 sayı farkla bitiyor. Böyle bir maçı kim seyretmek ister? Sen benim ligimi baltalıyorsun. Kimse gelip bizim bütün kulüplerle sinerji yaratarak gelir arttırmaya çalıştığımız organizasyonu baltalayamaz. Buna izin vermeyeceğiz. Bu çocukarın da mağdur olmasına izin vermeyeceğiz. Nasıl ki kulüplerin sonuna kadar arkasındaysak, çocukları da mağdur etmeyiz. Burada çok büyük bir mağduriyet var.
Ocak'ta naklen yayın anlaşmaları yenilenecek, kadın basketboluyla ilgili isim sponsorluğumuz seneye bitecek, onunla alakalı da çalışmamız var. Gelirleri netleştireceğiz ve bu gelirlerin üzerine şunu söyleyeceğiz, sen lige katılarak bu kadar para alıyorsun, üzerine de sen bir o kadar koy. Çoğu kulüp fazla fazla para harcıyor zaten ama lige yeni katılan ekiplere de bunu söyleyeceğiz, eğer yapamayıp mağduriyet yaratacaksan bu ligde oynama. Başkan da bunu söyledi ve bunu söylemekte de haklı. Çünkü çok uğraşıyoruz ligi parlatmak için ama biri geliyor ben ligden de parayı alayım, isim sponsorluğundan da alayım, İddaa'dan da alayım, her maç 70 sayı bir sene sonra düşeyim diyor.
Ama buna izin vermeyeceğiz herkesin bunu bilmesi lazım. Bu sene çalışmalarımızı yapıp önümüzdeki sezon bu modeli uygalayacağız. Buraya senelerdir emek veren kulüpleri de boğmak istemiyoruz, olmayan parayı harcayın da demiyoruz ama olanın en azından üzerine biraz da sen koy, bunu taahhüt et.
– Almanya'da İspanya'da kriterleri sağlayamayan takımları almıyorlar. Transfer konusunda bütçesi olmayan takımlar,uzun süren mahkeme sürecini göz önüne alarak, var olan oyuncularının parasını ödemeyip, bu parayı yeni transferlerinde kullanıyorlar. Bu şekilde işi döndürmeye çalışan takımlar lige zarar veriyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'nde oyuncuya para ödenmediği zaman transfer yasağı geliyor. Kadınlar liginde ise bir karışıklık var ve mağduriyetler uzuyor. Ancak kadınlar liginde de pek çok takım kontratlarını özel şartlarıyla aynı erkeklerde olduğu gibi yapıyor ve onlarda mağduriyet yaşanmıyor. Ama bazı takımlar var ki, bu mağduriyetleri yaşatıyorlar ve uzun sürüyor. İspanya ve Almanya'da olan aslında Türkiye'de de oluyor, devamlı transfer yasağı gelen kulüpler oluyor.
Kulüpler düzgün bir sırayla işlerini yapmalı. Son dakikada iş halletmeye çalışıyorlar. Ama çoğu kulüp çok önemli adımlar atıyor ve profesyonellikte bir yere geliyorlar. Mesela Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'nde herkesin pazarlama direktörü ayrı, medya iletişimcisi ayrı olmak zorunda. Bu önemli bir adımdı. Liglerin değerinin artması açısından bunlar önemli, eskiden bir genel menajer herşeyi halletmeye çalışıyordu alanı olmamasına rağmen. Kulüpler de kendilerine gelir getirecek modeller bulmalı.
– Trabzonspor – Fenerbahçe maçında yaşanan tipte olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eskiden para cezaları çok düşüktü, şimdi ise çok ciddi para cezaları getirdik. Yanlış bir hareket yapan kulüp bunun karşılığında ciddi para cezaları ödüyor. Biz kulüplere para cezası kesmek istemiyoruz ama bu olayları engellemek istiyoruz, çünkü sporun içinde bu yok. Sezon başı antrenörle oturup konuştuk, hakemler yanlış düdük çalabilir, onlarda da hata olabilir. Bu EuroLeague maçında da oluyor, Dünya Şampiyonası'nda da oluyor, NBA'de de oluyor. Bizim biraz demeçlerimizde dikkatli olmamız gerekiyor. Trabzon'daki maçın öncesinde çocukların da olduğu güzel bir tablo vardı. Eskiden kötü söz söyleyen oyuncuya ve antrenöre 3 bin lira para cezası artı 3 maç ceza geliyordu. Şimdi biz bunu ciddi bir para cezasına çevirdik, fiziksel bir tartışma yoksa, oyuncusunu bu sebele oynatamayan kulüplerin mağdur olmasını istemedik. Eskiden 3 bin lira alıyorsa bu sefer 40 bin lira, 50 bin lira alıyor. Beni en çok yaralayan seyircisiz maç oynanması, seyircisiz hiçbir maçın zevki yok. Ama bizim de bunu yapmamız lazım talimatlar gereği.
Gelecek taraftarın takımına bu olaylardan dolayı zarar verdiğini bilmesi lazım. Bir tarafta da 6222 numaralı kanun var, bu bizi de aşan bir şey. Hangi takım olursa olsun bu tip olaylara ceza veriyoruz.