Fenerbahçe BEKO, Sinan Erdem Salonu’nda dolu tribünler önünde oynanan derbide ezeli rakibi Galatasaray NEF’i inişli-çıkışlı grafiğe rağmen yenip galibiyet serisini 7 maça çıkardı.
Avrupa’da hafta arasını iyi geçiren iki takımın mücadelesinde ev sahibi Galatasaray’ın, güçlü rakibini yenebilmesi için “ekstra” bir şeyler üretmesi gerekiyordu. Bunu da boyalı alandan değil ama dış atışlarla yapabilecek potansiyele sahiplerdi. Dee Bost, Akoon-Purcell ve Melo Trimble üçlüsünün son dönemde yükselen performansı da bu ihtimali güçlendiriyordu. Ancak Fenerbahçe, 3., çeyreğin sonu ile 4. periyodun başındaki 21-4’lük Galatasaray serisinin geldiği 7-8 dakikalık süreyi bir kenara koyacak olursak, Sarı-Kırmızılı rakibine bu şansı tanımadı. Pierre’in sakatlıktan dönüşüyle Euroleague’de yarattığı olumlu etki derbiye de yansıdı. O’nun sahada olduğu süreçte Henry ile birlikte hem Melo hem de Bost’un, kendilerinden daha iri bu iki oyuncuya karşı üretmekte zorlandığını gördük. Sarı-Lacivertliler, uzunlardan da zamanında yardım getirerek, Galatasaray kısalarının sayı yollarının oyunun büyük bölümünde tıkanmasını sağladılar. Devrede 11’de 1 3 sayı isabetinde kalan Sarı-Kırmızılılar, ikinci yarıda kıpırdansa da 3 sayı isabetinde sezon standartlarının oldukça altında kaldı (5/27 % 18)…
Fenerbahçe BEKO, kaptan Melih Mahmutoğlu’nun sürüklediği hücumlarda, ikinci periyodun ortasından itibaren momentumu ele geçirdi. Rakibin iki uzunu Blackshear ile Kravish’in erken faul problemine girmeleri, uzunlarda zaten rakibe göre zaafları olan ev sahibi takımın ivme kaybetmesine yol açtı. Vesely, Booker, zaman zaman Ahmet ve hatta Pierre ve Henry ile hücum ribaundlarındaki üstünlük, hem ikinci şans toplarıyla bulunan sayılara hem de Galatasaray’ın hızını kesmeye yaradı. İkinci yarının başlarında yine Melih’in bulduğu basketlerle fark 12 sayıya kadar tırmandı. Ancak Melih kenara gelip, uzun süre kenarda oturan “soğuk” De Colo, bir an önce ritm bulmak için arka arkaya düzen dışı atışları “zorlayınca”, ribaundları toplayan G.Saray istediği ritmi bulup, oyunu süratlendirip, çeyrek bitmeden rakibini yakaladı, 3. periyodun başında da seriyi 21-4’e taşıyıp 7 sayı (63-56) öne geçti.
İşin ilginci, Galatasaray’ın geri gelişindeki hatalarıyla dikkat çeken De Colo, oyunun kalanında da maçı geri getiren isimdi. Fenerbahçe BEKO adına “büyük oyuncu” farkını net biçimde sahaya yansıttı Fransız guard… Melih’in bıraktığı yerden devam edip, önce 13-2’lik seriye liderlik ederek takımını yeniden öne geçirdi (65-69), fitili ateşledi.
Vesely yine kusursuza yakın bir çizgideydi. 14 sayı, 12 ribaundla double double yaparken, 2 blok, 2 top çalma ile yine takımına azami katkı sağladı. Fenerbahçe’nin “sorunlu” 2 bölgesi oyun kurucu pozisyonunda Henry, son dönemdeki savunma ve hücum organizasyonunda olumlu işlerle öne çıkarken, Booker da 12 sayı, 9 ribaund, 2 asistle Vesely’yi yalnız bırakmadı. Dün geceki galibiyette en büyük pay ise kaptan Melih Mahmutoğlu’nundu. 8/12 saha içi isabetiyle 22 sayıya imza attı. 1 ribaund, 2 asistle 19 verimlilik puanına ulaştı.
SEVİNMEK DEĞİL, ABARTILI SEVİNMEK YASAK!
Devrenin sonunda Fenerbahçe BEKO’nun kaptanı Melih Mahmutoğlu’na “abartılı sevinç” gerekçesiyle çalınan teknik faulü doğrusu çözemedim. Melih, üçlük isabeti sonrası geri geri koşarken, kendi takımının yer aldığı benche doğru sağ yumruğunu sıktı. Ne, kenara dönüp seyirciye ne de rakip takım oyuncuları ya da benchine doğru bir eylemde bulunmadı. Sadece attığı basketin sevincini yaşadı. Hepsi bu… Melih’in hareketi değil ama ardından Melih’e çalınan teknik faul abartılıydı. Ne yani, oyuncu önemli bir sayıya imza attığında hiç mi sevinmesin?.. Rakibi, rakip seyirciyi kışkırtmaya yönelik hareketler elbette cezasız kalmamalı. Ama masum bir sevince de teknik faul vermek de nedir yahu?..
GÖKHAN TÜRE