FIBA 17 Yaş Altı Dünya Kupası’nda Yeni Zelanda’yı mağlup ederek Dünya üçüncülüğüne ulaşan U17 Milli Takımımız’ın başantrenörü Hasan Özmeriç ve turnuvanın ilk beşine seçilen yıldız oyuncusu Kaan Onat, Basket Dergisi’ne özel açıklamalarda bulundu. Tarihi başarının perde arkasında yaşananları web sitemiz için anlatan Özmeriç ve Onat, ekran önünde görünmeyenlerden de bahsetti.
Geçtiğimiz yıl Üsküp’te düzenlenen U16 Avrupa Şampiyonası’nda iyi bir sonuç elde edemeyen 2007 jenerasyonuna dair, beklentiler epey düşmüştü. Peki bu, hazırlık sürecinde takımı nasıl etkilemişti?
Hasan Özmeriç: Öncelikle ben şunu söyleyeyim, yani ben A Milli yardımcı antrenörlüğü, B Milli, Ümit Milli…Hepsinde çalıştım. Akdeniz oyunlarına gittim. Milli takımdan ne zaman teklif alırsam hemen koşa koşa giderim. Federasyon benim çalışmamı istedi bu takımla, ben de seve seve kabul ettim. Hani o takımın ne halde olduğu, geçen sene derece alamayışı beni ilgilendirmiyor.
2007 jenerasyonuyla çalışmaya başladım ama 2007 jenerasyonunu çok tanımıyordum. Geniş kadroda yaklaşık 30 tane oyuncumuz vardı. Yani 20 Mayıs’tan itibaren, 30 tane bu jenerasyonun üst seviye oyuncusunu tanıdım ve 12 kişilik kadroyu da kendim seçtim. Belirtmeliyim ki bu jenerasyon maalesef ki şanssız bir jenerasyon. Yani pandemi çocukları, 2 sene evde oturdular… Bu demek ki yurt dışı teması çok az. Yurt dışı teması ne kadar çok yaparsanız kendi jenerasyonunuzdaki dünyadaki oyuncuları tanıma fırsatı buluyorsunuz. Onun için bu jenerasyonu maalesef böyle bir sıkıntısı var ama çok potansiyelli bir takım tabii ki.
Kaan Onat: Turnuva öncesi ev sahibi olduğumuz için zaten üzerimizde biraz baskı da vardı ama geçen sene başarısız bir turnuva geçirmemiz bize de ders oldu. Yani nasıl toparlanabiliriz, ne yapmamız gerekiyor diye düşündük. Bu sene evimizde oynandığı için tabii ki daha da bir baskı vardı üstümüzde. Bu baskının bizi iyiye ittiğini düşünüyorum. Bizi iyiye götürdü.
Gruptaki Yeni Zelanda maçıyla turnuvaya iyi bir başlangıç yapamadık, o maçtan sonra ayağa nasıl kalktınız?
Hasan Özmeriç: Normal bir maç değildi, açıkçası. Kendi ülkemizde oynuyoruz. Kendi ülkemizde oynamanın vermiş olduğu bir baskı var. Kenarda spor bakanımız, federasyon başkanımız oturuyor, bunlar hep ekstra bir stres ve heyecan yaratıyor. Yani bunu kabul etmek lazım. Normal bir maç değildi yani. 50 günlük çalışmamızın bir sonucu değildi o maç.
Kaan Onat: O maç biraz bizim için sürpriz bir maç oldu. Çünkü rakibimizle hazırlık maçında oynamıştık ve kazanmıştık. O kadar iyi başlamaları bize sürpriz oldu. Tabii ki ilk maç, ev sahipliği baskısı falan biraz strese girdik. Ondan sonra da maç sonrasında oyuncular arasında kendi aramızda bir toplantı yaptık. Nasıl konsantre olmamız gerektiğini, en kötü rakibimizin bile bizimle kafa kafaya oynayabileceğini öğrendik. Bunları konuştuk. Takımca öyle toparlandık diyebilirim. Yani İtalya maçında zaten daha iyi başladık. Bizim için maça ne kadar iyi başlarsak o kadar iyi olduğunu düşünüyorduk. O yüzden maçlara iyi başlamaya odaklandık.
Üç maç üst üste kazandıktan sonra çeyrek finalde İspanya’yla karşılaştınız ve kazandınız. Maçın son anları da nefes kesen türdendi. O maçı biraz anlatabilir misiniz?
Hasan Özmeriç: Orada hani biraz stres kaldırabilen karakterler ön plana çıktı. Yani Kaan Onat ve Derin Can Üstün gerçekten çok potansiyelli oyuncular ve hani o atmosferden çok etkilenen oyuncular değil. Kaan’ın topu yanlış yere vurmasından sonra topu kaybettik ve dörde bir geri geliyoruz. O an orada artık dörde bir İspanya’ya karşı… Geçen senenin Avrupa Şampiyonu takım, işimizin zor olduğunu düşünmüştüm açıkçası. Ama sonra Mert Kocagözoğlu, oradan elini uzattı ve o top 3 tane oyuncunun üstünden Kaan’ın kucağına düştü. Aramızdan biri bir iyi bir şey yapmış ki böyle bir şey yaşandı. Şans yani bu, başka bir şey diyemem ben. Bu bir şans. Kaan da orada asisti yaptı ki Rezon da orada kaçırsa hiç kızmazdım çünkü çok tecrübeli değil. İki buçuk sene maç oynamamış çocuk. Son 14 saniye, orada çok iyi bir savunma istedim. Zaten Derin de inanılmaz bir şekilde blokladı. Orada o bloğu yapmak da herkesin harcı değildir yani. Çok temiz, güzel bir blokla noktayı koydu.
Kaan Onat: Ben maçtan önce yeneceğimizi gerçekten çok hissediyordum çünkü 3’te 3 yapmıştık. Maçtan önce iyi bir hava yakalamıştık. Rakipte için de öyle bir çekincemiz yoktu. Açıkçası herkes kazancağımızı düşünüyordu çünkü artık oraya kadar geldik. Buradan sonra elenmek bizim için kötü olur hem de madalyayı da çok istiyorduk.
Ya o an top kaybı yaptığım için kendime çok sinirlendim ama Derin Can iyi geri koştu, ondan sonra top 2 İspanyol’un eline çarptı galiba. Sonra bir baktım benim önümde kaldı. Potaya gittim, rakip üstüme gelince de Rezon’u gördüm. O da iyi bir smaç vurdu. Çok rahatladık hepimiz çünkü çok istiyorduk. Gerçekten çok istiyorduk. O maçı aldığımızda o anki mutluluğu anlatamam yani, çok iyiydi.
Son maçtaki rakibimiz de ilk maçtaki gibi Yeni Zelanda’ydı. O maçla ilk maçı ayıran ve bizi Dünya üçüncüsü yapan şey neydi?
Hasan Özmeriç: Yeni Zelanda maçından önce biz o maçı kazanmıştık. Bunu ben çok net gördüm. Asistanlarım Özcan (Çakar) ve Cihan’a (Gündüz) söyledim, Erdal’a da (Bibo) böyle söyledim. O maçın ısınması, o maçın isteği zaten o maçı kazanacağımızı gösterdi. Yani çok da güzel oynadılar…
Kaan Onat: Artık son 40 dakika olduğunu biliyorduk. Madalya için 50 günlük bir emeğimiz vardı. Sonuçta herkes tatilini yaparken biz 50 gün orada idman yaptık. Emek sarf ettik. O emeğimizin karşılığını almak istiyorduk. İlk maç biraz daha stres vardı, ikinci maç daha rahattık. Geri koşmamız gerektiğini biliyorduk çünkü ilk maçta iyi geri koşamadık ve çok fazla üçlük yedik. İkinci maçta daha fazla geri koşup daha iyi close out savunması yaptığımızı düşünüyorum. İyi savunma yaptıkça da biz keyif aldık. Güzel bir galibiyetti.
Başta Hasan Özmeriç Hocamızı ve Takımımızı Tebrik Ediyoruz Bizde Un Var Helva Var Usta İyi Olursa Herzaman Birşeyler Çıkartır Umarız Sonraki Süreçlerde Bu Kadrodaki İsimler Türk Basketbolunun Lokomotifleri Olur Emeği Geçen Herkese Sonsuz Şükranlar…