Burada günlerdir Rio Olimpiyatları’na hazırlanan A Milli Kadın Basketbol Takımımız’ın yıldızlarının spor dışı yaşamlarının kesitlerini okuyorsunuz..
Herkesin farklı bir hikayesi, farklı bir yaşam tarzı var..
Kimi basketbolcu bir aileden geliyor..
Kimini spora ilk okul öğretmeni başlatıyor..
Kimi boyu uzun olduğu için basketbol oynamaya başlıyor..
Bir diğeri büyük bir yıldızdan etkilenip basketbolcu oluyor..
Başta de belirttik..
Herkesin spora ve basketbola başlama hikayesi farklı.
Ama hepsinin ortak bir özelliği var..
O da; A Milli Kadın Basketbol Takımımız’ın tarihinde ikinci kez katılacağı olimpiyatlardan madalya ile dönmesi..
Tilbe Şenyürek de bu oyunculardan, bu yıldızlardan biri..
Daha 21 yaşındasın ama bir uzun oyuncu için çok güzel ve ince, hantal olmayan bir fiziğin var?. Nasıl böyle fit kalabildin?
– Genetik. Pilatese gidiyorum. Özel hocalarım var. 3-4 yıl önce ciddi bir sakatlık yaşadım. Sonrasında kilo problemim oldu. İyileştikten sonra düzenli beslenme ile ideal kiloma döndüm. Pilates yaparak şimdi onu korumaya çalışıyorum. Şeker yememeye çalışıyorum. O beni çok etkiliyor.
Görüntün ‘Bu kız olsa olsa Adanalı olabilir, başka bir şehirden olmaz’ görüntüsü. Ne diyeceksin?
– Evet. Ten rengim ve gözlerim tipik Adanalı yapıyor beni. Ve ben Adanalı olmaktan gurur duyuyorum.
Gözlerini Adana’da açtın. Adana’da basketbola başladın. Adana’da devam ediyorsun. Adana’nın dışına çıksan şaşırır mısın?
– Zamanı gelince ben de İstanbul’da ya da başka bir şehirde kariyerime devam edeceğim tabii ki ama transferim için doğru zamanı bekliyorum sadece.
"Küçüklükten bu yana Adana Demirspor taraftarıyım"
Adana’da büyük bir taraftar kitlen var.. Senin için süper yorumlar yazmışlar.. ‘Adana’dan başka yere gidersen, kendimi yakarım’ diyen bile var. Bu kadar kısa sürede bu sevgi nasıl oluştu?
– Küçüklükten bu yana Adana Demirspor taraftarıyım. Biz üç büyüklere, şehrin takımı kadar ilgi göstermeyiz. Ben de çok içten seviyorum Demirspor’u. Hatta maçlar için Demirspor ambleminin olduğu pasoligim var. Adana Demirspor’un Şimşekler Grubu da bizim maçlarda desteğe gelirler. Hep karşılıklı bir sevgi var aslında aramızda. İçten ve sıcak kanlı olmamın sebebi olsa gerek. Sağolsunlar.
Bir uzun oyuncu olarak çok iyi 3’lük yüzden var. Örneğin geçen sezon Botaş forması ile ligde yüzde 39 ile 3’lük atmışsın. Yani 72 atışın 28’i girmiş. Özel bir çalışma mı yapıyorsun?
– Evet. ABD’deki şut aletleri gibi bizimkiler de bir benzerini Adana’da yaptılar. Ceyhun Abi (Yıldızoğlu) yaptırdı. Uzun oyuncu olarak şut tehdidim olması gerekiyor. Oyunu kırmak açısından. Çok seviyorum 3’lük kullanmayı. Ama inşallah önümüzdeki sezon çok daha yüzdeli atabilirim.
Peki antrenörün demiyor mu? ‘Kızım senin işin içeriden oynamak, neden devamlı dışarıdan oynuyorsun?’ diye..
– Geçen yıl o teşvik etti. Yüzdem çok daha iyi olabilirdi. Aslında atabilirim de. Bu konuda özgürüm. Önümüzdeki sezon hem içeriden, hem dışarıdan tehdit olmak istiyorum.
Yalnız Milli Takım’da yasak var galiba?. Bu sene milli maçların hiç birinde 3 ‘lük atmayı denemişsin.
– Ekrem Abi (Memnun) de 3’lük atabildiğimi biliyor tabii ki ama oyun gereği daha çok içeride pozisyonum oluyor. Milli Takım’da zaten kulüpte kullandığım kadar şut kullanamam. Benden daha yüzdeli atan şutörler var sonuçta. Sokacağımı hissedersem kullanırım tabii.
A Milli Kadın Takımı formasını ilk olarak 2014 Kadınlar Dünya Şampiyonası’nda giydin. Ki o zaman henüz 19 yaşındaydın?.
– Dünya Şampiyonası öncesi çok iyi bir Ümitler Avrupa Şampiyonası geçirmiştim. Kadroya çağrılmamın ana sebebi de buydu. Takımın en küçüğü olduğum için adapte olmakta zorlanmıştım. Sonuç olarak unutulmaz bir yıldı benim için. Genç yaşımda kadroya girebilmek için çok çabalamış, çok çalışmıştım.
Peki ilk maçında kaç sayı atıp, kaç ribaunt ve asistle oynadığını biliyor musun?
– 7 sayı, 3 ribaunt, 1 asisit.
Sana ne zaman baksam aniden gözlerini şüpheci bir şekilde çevirip bakıyorsun. Buna hiç dikkat ettin mi? Ya da benden başka söyleyen oldu mu?
– İnsanların bana baktığını hissedip ani bir refleskle ben de bakıyorum. Kampta uykudayken, aniden uykudan uyandığım da oluyor. Her an biri bana sesleniyormuş gibi düşünüyorum. Ya da benim hakkımda konuşuyorlarmış gibi. Bilinç altıma yerleşmiş.
"Sertliğe daha sert cevap veririm"
Mücadeleden kaçar mısın, geri adım atar mısın?
– Dizimden yaşadığım sakatlıktan sonra, dizimi koruduğum bazı anlar oluyor ama mücadeleden kaçmam, sertliğe daha sert cevap veririm.
Sanki hep bir kavga çıksa da dalsam gibi bir görüntün var? Sen de kendini öyle görüyor musun?
– Evet sert bir duruşum vardır. Aileme, yakın arkadaşlarıma, takım arkadaşlarıma bir şey olsa muhtemelen orada ilk ben olurum.
Basketbola başlarken, bir gün hakikaten Nevriye gibi büyük bir oyuncunun yerine aday olacağını düşünür müydün?
– Onun yerine aday diye bir cümle çok yanlış olur. Yarışmada değiliz sonuçta. Onun temsil ettiği gibi en iyi şekilde edebilmeyi, onu tanıdığımdan bu yana istiyorum tabii ki.
Milli Takım’da oda arkadaşın Nevriye. Nevriye’ye sık sık ‘Ya abla bana hep sen de Nevriye gibi olacak mısın? diye soruyorlar. Beni hep senle kıyaslıyorlar’ diyormuşsun. Ne o içinde bir korku mu var?
– Hayır içimde bir korku yok. Ben kendime güveniyorum. Sadece aramızda sosyal medyada yazılanlar ile ilgili sohbet ediyorduk. Nevriye Abla'nın dediği gibi benim adım; Tilbe..
Bu eleştiriler seni etkilemiyor mu?
– Ben çok duygusal bir insanım. Bir an moralim bozuluyor ama geçiyor sonra. Dış etkenlerin beni etkilememesine izin vermemeye çaba gösteriyorum.
Ailede senden başka basketbolcu ya da spor yapan var mı?
– Babam amatör sporcuydu. Ailede herkes uzun boylu ama ben sporcu oldum.
"Şu anda tüm hayatım basketbol üzerine kurulu"
Herkesin spora başlarken farklı bir hikayesi var. Senin hikayen ne? Örneğin sen voleybolcu olmak istemişsin ama sonradan basketbolda karar kılmışsın.
– Voleybol oynamak istiyordum, doğru. 2 yıl voleybol oynadım. 8 yaşında başladım. Okul takımında. Kulüp takımında ise basketbol oynuyordum. Kulüp takımında basketbol oynarken pozitif şeyler yapınca olumlu tepkiler aldım. Ailem geleceğin en iyi basketbolcularından biri olabileceğim konusunda bana destek oldu. Şu anda tüm hayatım basketbol üzerine kurulu.
Bir röportajında antrenörün Ceyhun Yıldızoğlu için ‘Çok çalıştırıyor’ demişsin. Hangisi daha çok çalıştırıyor; Ceyhun Yıldızoğlu mu? Ekrem Memnun mu?
– İkisi arasında bir seçim yapmam zor. İkisi de çok iyi ve sıkı çalıştıran koçlar.
Saçlarına büyük bir özen gösteriyorsun gibi. Kuaför masrafın çok mu? Yoksa sadece bir düz fön çektirerek mi idare ediyorsun?
– Kuaför masrafım çok fazla. Örneğin maçtan önce saçımı kuaförde toplatırım. Yeni modeller denemeyi çok seviyorum. Saç rengimi de çok sık değiştiririm. Farklılıktan yanayım. Şu an ensemi 3 numara kazıttım mesela. Kuaförden çıkınca mutlu olmayan bir kadın görmek neredeyse imkansızdır.
Duygusal ve her şeyden çabuk etkilenen biri misin?. Örneğin ters giden bir şeyler olduğunda hemen ağlar mısın?
– Çok duygusalım. Benim dışımda gelişen ölüm, kaza veya izlediğim bir dizide, filmdeki duygusal anlarda ağlama kapasitesine sahibim. Ters giden şeyin ne olduğuna bağlı. O an ağlamıyorsam da yalnız kaldığımda ağlayabilirim.
"'Yaptıracağım dövmeler' adlı bir dosyam var"
Vücudunda 7 tane dövme varmış. Daha yaptıracak mısın? Yoksa yeter bu kadar mı diyorsun?
– 10 oldu. En son yaptıracaklarımla sayı daha da artacak. Bazı bölgelerimi kaplatmayı düşünüyorum. Kızların deyimiyle abartıyorum. Benim ‘’Yaptıracağım dövmeler’’ adlı bir dosyam var. Onu uygulatıyorum.
Dövmelerinin her biri sendeki bir şeyi ifade ediyormuş. Bir tanesinin ne ifade ettiğini söyleyebilir misin?
– Burcum boğa. Parmağımdaki boğa sembolü. Bana ‘Chicago Bulls’u mu seviyorsun?’ diyorlar? Burcumun tüm özelliklerini taşıdığım için yaptırdım.
Hayatta en çok neye kızarsın?
– İki yüzlülük.
Neleri kafaya çok takarsın?
– Kötü oynadığım maç. Kötü yaptığım antrenman. Özel hayatımda sporun dışında olanları sahaya asla yansıtmam ama aklıma takılır. Kafama tokadan başka bir şey takmasam keşke 🙂
Nelerden mutlu olursun?.
– Ben çok küçük şeylerden mutlu olan bir insanım. 3 yaşındaki yeğenimin bana ‘’Teyzeciğim’’ demesi, özellikte kamptayken ‘’Seni özledim’’ gibi sevgi cümleleri, beni dünyanın en mutlu insanı yapar. Ve tabii ki yemek yemek. Özellikle de annemin yemekleri.
En yakın arkadaşının bir yalanını yakaladın. Affeder misin, yoksa ilişkiyi anında keser misin?
– Söyleyeceğini düşünmediğim için kesmem. Bana söylemez. Söylese de bunun beni çok ilgilendireceğini düşünmüyorum. ‘Mecbur kalmış, söylemiş’ derim.
Adanalı olduğuna göre en çok sevdiğin 3 yemeği söyle desem sıralaman nasıl olur?
– Adana kebap.. Şırdan ve yaprak sarması.
Bildiğim kadarıyla her oyuncunun bir köpeği var. Senin de var mı?
– Benim vardı. Ailemle kaldığım için onlar bakmak istemedi. İdmanların yoğunluğundan dolayı ben de bakamadım. Arkadaşlarımın köpeklerini severken triplere girerim. Bu yıl, ya da en yakın zamanda bir köpeği sahipleneceğim yeniden.
Deseler ki seni izlemeye çok ünlü birini getireceğiz, kimin gelmesini istersin?
– Dwight Howard.
Twitter hesabın açık, instagram hesabın korumalı. Kimden koruyorsun?
– Öyle kimseden korumuyorum aslında. Öyle denk gelmiştir. Bir sebebi yok.
WNBA’den şimdi bir teklif gelse koşa koşa gider misin? Yoksa ‘Dur yahu daha tam anlamıyla hazır değilim, seneye giderim mi?’ dersin.
– Henüz hazır değilim. Bir kaç sene değil. Daha çok sene..
Kaynak: TBF