Hayır! Bugün Fenerbahçe Ülker- Real Madrid maçıyla ilgili fazla bir şey yazmayacağım. Detaya girmeyeceğim çünkü Obradovic’in söylediği gibi “Böyle maçlar detaylarla kazanılır veya kaybedilir!” Burada saha avantajı, hakem, tempo vs gibi yorumlar yaparak akşam oynanacak maçta Obradovic’in “detayları” ile çelişmek istemem…
Deneyimli koç Obradovic, “Favori Real Madrid” diyerek seyircisi önünde oynama baskısını üzerinde hisseden ev sahibinin sırtına bir yük daha bindirmiş oldu. Evet! Zordur böyle maçları kendi seyircinin önünde oynamak. Üstelik… Elemelerde ev sahibi takımın lehine çalınan düdükler, dörtlü finallerde tarafsız üflenir diye biliyorum ben… İzleyip göreceğiz!
Maçla ilgili yazacaklarım bu kadar. Şimdi gelelim Federasyon Başkanlığı seçimleri için yapılan yayınların tarafsızlığına(!). Bilmem izlediniz mi? Geçen günlerde TRT’de iki gün üst üste Federasyon Başkanlığı seçimleri ile ilgili bir şeyler yayımlandı. (Bkz. Basketdergisi. com) “Yuh!” dedim ben izlerken. Yuh bu TRT’nin tarafsızlığına! Haber adı altında yorum yapan kadın spiker, adaylardan birini yerden yere vururken diğer adaya hakkındaki teftiş iddialarını yalanlama fırsatını tanıyordu. Kim hazırlamışsa bu programı, bayağı belden aşağı çalışmıştı. Benim aklıma şu geldi: Ya TRT devletin desteğinin hangi adaya olduğunu açık açık belli ediyordu ya da TRT’den kovulmayı göze almış biri komployu kurmuş ve düğmeye basmıştı.
İzleyince anlayacaksınız: Bu öyle sıradan bir haber değildi. Bu bir kafa kopartma operasyonuydu! Şimdi bekleyip göreceğiz. Eğer TRT yöneticileri, haberi inceleyip, tekzip edip, haberden sorumlu olan müdürü görevden alırlarsa, TRT’yi (bu konuda) “tarafsız”, havuz medyasından TRT’ye atanan spor sorumlusunu “taraflı” ilan edeceğiz. Yok eğer TRT’den hiç ses çıkmazsa, devletin desteğinin hangi adaydan yana olduğunu açıkça öğrenmiş olacağız…
Özerklik mi?
Yalnızca öğrenmiş olacağız. Başka bir şey yapacak gücümüz yok… Ne diye karışır bu işlere devlet bir türlü anlayabilmiş değiliz ama gelin görün ki devlet kontrolündeki oylar tüm dengeleri değiştiriyor: Üç büyükler, Anadolu Efes ve tüm kulüpler birleşse, istedikleri adayı seçtiremiyorlar. Bir işaretle devletin desteklediği adaya giden yüzlerce oy Federasyon Başkanı’nı belirliyor. Ve… Bunun adına “özerklik” diyorlar!
Kim seçilirse seçilsin. Bizim için fark etmez. İyi işler yapıyorsa alkışlar, yalana yanlışa, hırsızlığa huysuzluğa bulaşırsa kulağını çekeriz. Aynen Turgay’a yıllarca yaptığımız gibi. Ne değişti? Hiçbir şey elbette ama bizim görevimiz birini bir yerden alıp başka bir yere koymak değil, doğru gördüklerimizi yazmaktı. Çeyrek asırlık apartman yöneticimiz Sabri Bey’den esirgemediğimiz eleştirileri, yeni gelecek olandan (sırf onun yerine geldi diye) esirgeyecek değiliz. Turgay Demirel de FIBA Avrupa’ya başkan oldu diye menzilimizden çıktığını düşünmesin: Türkiye’ye bulaştığı sürece iki elimiz yakasında olacak! Ayrıca… Geçmişte çalmışlığı, çırpmışlığı, yolsuzluğu, hırsızlığı, huysuzluğu varsa, bilsin ki bu ülkede adaletin ayağı topaldır ama gözü kör değildir. (Ya da biz öyle sanıyoruz…)