Takım olmak başka bir şey Fenerbahçe Doğuş’un Euroleague’in en az, Anadolu Efes’in ise en çok sayı yiyen takımı olarak sivrilmeleri, derbi öncesi en dikkat çekici istatistikti.
İlk 136 saniyede gelen 10-0’lık Efes serisi sonrası Fenerbahçe’nin devam eden 15 dakikada verdiği reaksiyon ve bence Kanarya adına galibiyeti garanti altına alan 43-20’lik seri de iki takım adına sezon normlarının oyuna net biçimde yansımasıydı.
Efes’te, Ataman’ın gelişi sonrası ilk birkaç maçta yok olur gibi görünen “kırılganlık” yeniden hortlamış!.. F.Bahçe’nin yumuşak başladığı oyunda birebir savunma zaafiyetini penetrelerle cezalandırdılar. Ancak ne zaman Sarı-Lacivertliler savunmada özüne dönüp, rotasyon devreye girdi, oyunun şekli de o zaman siyahla beyaz kadar farklılaştı. Efes’in en büyük sorunu, oyun içinde standardının olmaması… Bir bakıyorsunuz, 2-3 dakika savunmada dirençli, ısıran bir takım var sahada… Ardından 10 dakika aynı savunma ‘yol geçen hanı!’… Onlar için dün söylenebilecek tek olumlu şey, Douglas’ın kısa sürede takımın önemli bir dişlisi haline gelmiş olmasıydı…
Fenerbahçe, kadro derinliğini dün yine çok iyi kullandı… Efes’le en büyük farkı da buydu zaten… Rotasyon iki takım için de devreye girdiğinde kalite farkı da ortaya çıktı. Mesela kenardan gelen Melih, 2. çeyreğin başında arka arkaya yolladığı üçlüklerle takımı adına galibiyetin kilidini açtı. Ahmet, tıpkı Valencia deplasmanında olduğu gibi Melli ile birlikte savunmayı da hücumu da ateşledi. 2 maçtır tel tel dökülen Wanamaker’ın da devreye girmesiyle Kanarya zor maçı kolaya dönüştürürken, 9 oyuncudan asist, ribaund ve 10 oyuncudan da skor buldu. Takım olmanın da getirisi işte bu…
Kanarya 9 oyuncudan asist, ribaund ve 10 oyuncudan da skor buldu. Takım olmanın da getirisi işte bu.
Kaynak: Habertürk