Fenerbahçe BEKO, oyun kalitesi olarak henüz arzulanan seviyede olmasa da ‘oyuncu kalitesi’ olarak nasıl bir seviyeye ulaştığını net biçimde gösterdi, Olympiakos gibi zor bir başlangıca rağmen…
Geçen sezon, son dakikaları oynamada ‘güvenilir el’ olarak ‘takımı sürükleyecek’ nitelikte yaratıcılığa sahip bir Nigel Hayes Davis vardı Sarı-Lacivertli takımın oyuncu dağarcığında… Final-Four’a giden yolda Calathes ve Wilbekin’le birlikte Tarık ‘patlayıcı güç’ olarak sorumluluk alsalar da ‘devamlılık’ konusu F4’te belini bükmüştü Sarı Kanarya’nın…
Dünkü maçta Wade Baldwin ve hatta Bonzie Colson da ‘kırılma anlarında el yakan topları kullanabilme’ becerisine sahip, Sarı-Lacivertli takım adına sorumluluk alabilen iki yeni silah olarak sivrildiler… Zaten mevcudiyetlerinin sebebi de bu… Kanarya’nın ihtiyaç duyduğu çok önemli eklemeler olduklarını özellikle de son periyotta ortaya koydular. İkisi de çok yerinde ve doğru transferler Fenerbahçe BEKO için…
Elbette sadece Baldwin ve Colson değil, Fenerbahçe’nin ‘ihtiyaç duyduğu’ ve kadrosuna kattığı artı değerler… Kanarya’ya geri dönen Melli, NBA’den son anda kadroya dahil olan Marjanovic ve Kem Birch, yine geçen sezon ‘eksik’ kalan boyalı alan etkinliğini hem savunma ve hem de hücum anlamında ‘tamamlayacak’ nitelikte takviyeler… Özellikle Melli’nin dün savunma ve ‘ezici’ ribaund üstünlüğünde (44’e 24) Colson’la birlikte ikinci yarıda fark yaratan isimler olması da bunun en güzel göstergesiydi. Devon Hall da ceza atışlarını dün son çeyrekte olduğu gibi sokup, savunmada da Calathes’in bıraktığı yerden devam ederse Kanarya için gerektiği anlarda özel bir silah olabilir.
Evet, kadroya yeni eklenenlerle birlikte hala uyum sürecini tam olarak aşabilmiş değil Sarı-Lacivertliler… İkinci periyotta rakibe bolca açık alan sayısı veren ve hücumda da kilitlenen bir Fenerbahçe vardı sahada… Çeyreğin son 7 dakikasında 21-8’lik seriyle de Olympiakos bu sayede momentumu eline geçirmişti. Ancak ikinci yarıda agresifleşen savunma, ribaund üstünlüğü, çizgi gerisinden isabetteki ‘kıpırdanışla’ birlikte ibre Fenerbahçe’ye döndü… Nigel Hayes Davis’in de kritik anlarda Baldwin ile uyum içinde sorumluluk alıp maçın kaderine etki etmesi de galibiyetin kilidini de açan çok önemli bir detaydı.
Gecenin tek üzücü yanı Wilbekin’in sakatlığıydı. Dileriz bir an önce güçlü bir şekilde sahalara döner…
EFES, VİRTUS’TAN RÖVANŞI ALDI
Anadolu Efes de Virtus Bologna deplasmanında son periyotta Larkin, Bryant, Beaubois üçlüsünün ellerinde koştu galibiyete… Geçen sezon Play-Inn’de kaybettiği rakibinden bu kez rövanşı almayı başardı. Onlar da tıpkı Fenerbahçe BEKO gibi kadro kalitesini alabildiğine genişletmiş olmanın artısını kullandılar İtalya deplasmanında… Oturu da 13 sayı, 9 ribaundla müthiş katkı verdi dün… Daha sezon başı ama şimdiden söylemekten geri durmamalı… Eğer coach Mijatovic, kimya mühendisliği testini geçer, taşlar yerine oturuşa, çoğu otoritenin görüşü aksine Anadolu Efes de bence F4’ün en güçlü adaylarından biri…
Gökhan Hocamın güzellemelerine bir de yenilgi gelince bakalım 😉
ucuncu kupada kendi sahanda rezil ol, burada otur Fener’in kotu haberini bekle, iste basketbolumuzu bu kafa kurtaracak, rekabet, milliyetcilik boyle olur, kendi ulkenin takimi yenilsin diye adak adarsin, gidersin yunan takiminin pesine 😉😂😚 sana kotu haberim var trolcuk, daha bu baslangic, ara sicak bile gelmedi…👹