15 Kasım 2024, Cuma
spot_img
Ana SayfaTHY EUROLEAGUESavulun Efes geliyor / GÖKHAN TÜRE

Savulun Efes geliyor / GÖKHAN TÜRE

Anadolu Efes’in 4’te 0’la girdiği sezonda kötü gidişe bir noktada dur diyeceğini, eldeki oyuncu grubu ve Ergin Ataman önderliğindeki teknik kadronun potansiyel itibarıyla bunu başarabileceğini düşünüyorduk.

Gelinen noktada, devamındaki 7 maçta gelen 5 galibiyet, özellikle de arka arkaya kazanılan 3 maç Lacivert-Beyazlılar’ın toparlanma sürecine girdiğini gösterdi.

Arka arkaya gelen iki galibiyetle üzerindeki ölü toprağını atan Efes, çift maç haftasında farklı kazandığı Olympiakos maçındaki enerjiyi, savunma direncini Monaco mücadelesine de taşıyıp, 2 önemli maçı 40 sayılık marjla kazanmayı başardı. Hem de Micic ve Bryant’ın 6’şar sayıda tıkandığı mücadelede buna rağmen 98 sayıyı bularak… Bu da Efes’in sahip olduğu potansiyelin ve kaliteli oyuncu yelpazesinin ne kadar geniş olduğunun ayrı bir göstergesi…

Daha ilk yarıda 58 sayıya ulaştı Lacivert-Beyazlılar… Hücumda işler öylesine yolunda gidiyordu ki, savunmadaki hatalar, yenen 40 sayı dikkat dahi çekmiyordu. Üçüncü çeyrekte dizginler Fransız ekibinin eline geçiyor gibi göründüyse de, son periyodun başındaki kriz de Efes’in ekmeğine yağ sürdü. Monaco coachu Mitrovic’le Mike James arasında, ABD’li oyuncuyu kenara aldığı sırada yaşanan kısa süreli tartışma ve sonrasında James’in soyunma odasına gidip, sonra geli geldiği süreç, Fransız ekibinin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Larkin, Beaubois, Moerman’la arayı yeniden açan Efes, çift maç haftasındaki performansıyla yukarıdaki rakiplerine de mesajı verdi; “bekleyin, geliyorum!..” Efes’in, ilerleyen süreçte birçok rakibine göre en önemli avantajı – ki son 2 yılda dev ligi domine etmesinin, geçen sezonu şampiyonlukla kapamasının da en önemli nedeni buydu – kader değiştirecek oyuncu sayısının fazlalığı… Yeter ki savunmada çıtayı bir tık daha yukarı çekip, Dunston katkısı artsın…

Achille Polonara - Fenerbahce Beko Istanbul - EB21

ZAMAN GELDİ, GEÇİYOR

Zalgiris Kaunas’ın 18-11 geriye düştüğü 6.21’den sonra devre sonuna kadar yakaladığı 27-11’lik seriyi coach Djordjevic’le birlikte (o saha içinde, ben de televizyon başında) izledikten sonra devre arasında düşündüm. Bakın, maç sonu demiyorum, devre arasında bu düşünceye kapıldım!.. Acaba Fenerbahçe BEKO sahaya coachsuz çıksa daha kötü ne olabilir diye sordum kendime?.. Vardığım sonuç “daha kötüsü mümkün değil!”…

İkinci yarıyı izlerken de yanılmadığımı kanıtladı Djordjevic… Öyle ki, rotasyona giderken, yıpranan oyuncuyu dinlendirmek, süreleri paylaştırmak, sahada doğru beşi tutmak, eli sıcak olanı daha fazla değerlendirmek gibi kaygıları yok Sırp coachun!.. Kafasının içindeki “çorbayı” öyle bir karıştırıyordu ki yine, oyuncuların kafasının da artık iyiden iyiye karıştığını yüzlerinden okumak mümkün!.. Denedikçe deniyor, karıştırdıkça karıştırıyor. Bir rakip coachtan “bizim kimyamızı darmaduman eder misin lütfen?” diye rica etseniz bu kadarını beceremez!..

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor… İstatistik verileri bir kenara bırakın, maça iyi başlamış bir takımın, rakibin ilk hamlesiyle tuş olup, bir daha toparlanamamasını ne ile açıklayabilirsiniz?.. F.Bahçe’nin 6.21’de 18-11 öne geçtiği sürecin ardından 4 kısaya dönen Zalgiris coachu Zdovc’un bu müthiş keşfine (!) kalan 33 dakika 39 saniyede çare bulamadı Djordjevic!..

Takım, saha içinde kendi çapında bireysel çözümlerle maça tutunmaya çalışırken, kevgire dönmüş savunmaya çeki düzen vermek için kenardan bırakın sesini yükseltmeyi, bağırıp çağırmayı ya da molada esip gürlemeyi, “kılını dahi kıpırdatmayan” bir coach var Fenerbahçe benchinde!.. Aynı sebepten eleştirdiğimiz “NBA firarisi” Kokoskov bile gelen eleştirilere dayanamayıp (!) kırk yılda bir cılız da olsa fırça atardı oyuncusuna… Djordjevic’te o da yok!..

Obradovic’ten sonra Kokoskov’u getirirken hem bütçeyi hem de çıtayı düşürmüştü Fenerbahçe… Kokoskov kurduğu takımı yarı yolda bırakıp tek kelimeyle “ihanet edip” arkasına bakmadan NBA’e geri dönerken, piyasadaki sınırlı alternatifler arasından Djordjevic’i tercih etmişti. Çaresizlik içinde gelen bu “denemenin” eleştirilecek bir yanı yok… Ama varılan nokta ortada bir “yanılma” olduğunu gösteriyor. Yol yakınken sözü de artık yavaş yavaş etkisini yitiriyor. Kangrenin vücudu sardığı oyuncuların yüzlerinden okunabiliyor. Bulunabilecek her türlü çözüm, Djordjevic’in devam edeceği bir yol haritasından iyidir. Tabii sorun sadece O’nun gidişiyle de çözülmeyecek. Bu takıma şutör bir guard transferi olmazsa olmaz… Artık Sarı-Lacivertli yönetimin, sarı mirasın eriyişini izlemek yerine gereken hamleyi yapması şart…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler