THY Euroleague’de mutlu sona ulaşan Fenerbahçe Beko, taraftarıyla buluştu.
Monaco’yu finalde devirerek kupayı müzesine götüren Fenerbahçe’ye, Bağdat Caddesi’nde taraftarının yoğun ilgisi vardı.
THY Euroleague’de mutlu sona ulaşan Fenerbahçe Beko, taraftarıyla buluştu.
Monaco’yu finalde devirerek kupayı müzesine götüren Fenerbahçe’ye, Bağdat Caddesi’nde taraftarının yoğun ilgisi vardı.
https://t.co/UpaKbhDmlJ pic.twitter.com/vFKI2DQVez
— Turkish Airlines EuroLeague (@EuroLeague) May 27, 2025
Basket Dergisi, Ahmet Kurt'un liderliğinde Türk ve dünya basketbolunun tarafsız, hızlı, sade ve doğru haberlerle basketbolseverlerle buluşmaktadır.
İletişim info@basketdergisi.com
© Basket Dergisi © 2009-2024.Tüm Hakları Saklıdır. FümeGri Digital Solutions.
GERCEGE DONUS…
Biz Fenerbahce’
lilerin bu cok mutlu gununde bazi GERCEKLERI konusmanin tam zamanidir. Spor ve icinde yasadigimiz sozumona liberal dunya ozgur rekabet uzerine kurulu. Ancak ulkemiz insanlari yercekimi dahil butun kurallari yeniden yazma cahilligine giristiler. Rekabet kavrami “rakibini yok et” aczine dustu. Bir avuc insan spor alaninda uzun senelerdir artik olmayan rekabete karsilik inkar ve kucumseme disinda hic bir sey yapmadilar. Bugun hala bir degerli yazar Avrupa Sampiyonlugundan sonra bile ilk yazisinda Fenerbahce’ye “oyuncu yetistir” raconu kesti. Oysa bunun tam tersi olmaliydi. Olimpiyatlara tam 135 ulkeden daha fazla sporcu yollamis bir kulube nasil “destek olsak” denecegine bu devlet; anasinin ak sutu gibi helal tazminatini odememek icin taklalar atiyor. Bizler kulubumuze 3 cok degerli Euroleague kupasini kazandiran baskanimizi kovmaya calisirken rakipler yillardir Fenerbahce ile sahalarda rekabet edemeyen, 3-2 yenildigi mactan bile kahramanlik hikayesi cikaranlari el ustunde tutuyor. Basketbola gelirsek ozet su; sevdim mi tam severim muhabbeti iflas etti, olanlara gereginden fazla katma deger yuklemeye calisanlar gectigimiz hafta sonu gerceklerle yuzlesti. Mesela Saras, Wilbekin, Baldwin, Devon gibi ana parcalarin yokluguna care uretirken pana antrenoru bir lessort’un yokluguna 3 ay care bulamadi. Sezon basindan ocak ayina kadar yok oyun kurucu, yok uzun nerede derken kucucuk akillarina sigmayan, gecmis nba dominasyonu sahibi golden state ve boston gibi benzerlerini de gormezlikten gelerek yorumlar yaptilar. Zira insan bildigi kadar vardir, onlar bilebildikleri uc palavrayla 1000 bilinmeyenli bir denkleme sozumona cozum urettiler!!! Ama sahada gorduk ki hic bir sey onlarin bildigi ve anlattigi gibi degil. paris farkli dediler Fener supurgeyi cikardi, toplamda 5-0, pana favori yunan finali olur diyenler neredeyse 40 dakika ayaga bile kalkamayan sanki basuru olan, her firsatta atip tutup gorecekler diyen garip bir kocla karsilastilar, monaco atlet dediler atletler megerse fanilaymis, mike james ucluk bile deneyemedi… Sezon basinda transferden bile sayilmayan kalbimizin mvp’si Devon Hall ve ayni akibete ugrayan Birch’un havali halli “goreceksiniz mvp’yi” diyen nunn’u denize dokusunu ve toplari bogazina sokmasini agizlari acik izlediler. Ayni tayfa nwora’yi euroleague krali ilan ederken, Baldwin icin acaba uyum saglar mi deyiverdiler. Saras iki buyuk basketbol devrimi yapti:
1- Benim Jam Session adini verdigim, yildiz yok yildizlar var felsefesini oturttu, yani nba stili atarsa o atar fikrini naftalinledi, her macin ayri kahramanini yaratti, bu karsi savunma prensiplerini de yikti. Bunu acikca f4 da da gorduk.
2- Savunmada ise 1-5 pick and roll’larina ondeki iki savunmaci disinda bir kombine+zone mantigiyla rakip hucumlari felc etti. Iki macta da iki hucum takimina 80li sayilari gostermedi. Ayrica azar furyasini yemeyen kalmadi, Gherardini, Derya Yannier ve daha nicesi mutlaka bir firca yedi. Gunes hep balcikla sivanmaya calisildi, olanlar gorulmedi. Mesela Yannier artik Fenerbahce Basketbol butcesinin onemli bir kisminin kombine ve sponsorluklardan karsilandigini, yeni gelirler adina ciddi calismalar oldugunu anlatti. Ama toplama cikarma beceremeyenler, orda burda biz en buyuguz, soyleyiz boyleyiz deyip butce!!! muhabbeti yapanlar utanmadan neden futbol disi branslara para bulamadiklarini anlatmadilar. Neden Fenerbahce yillaaar once salonunu yapmisken ortaya koyabildikleri proje bile olamamasini anlatmadilar, seyircisi ve resmi yonetcisi dahil “bana kizacaklar ama pana kazanacak” dediler, iclerinden biri bile cikip “ya ayip, biz az da olsa rekabet edelim” demedi. Ama bunu da yadirgamamali zira rahmetli olmus sozde ombudsman gercekte fanatik, sozde sporu seven bir yazar Fenerbahce stadini yaptiginda “gecekondu” diyerek kucumsemisti. Bu zavalli mantik degismeli, gercek rekabet geri gelmeli. Veeeee hersey onunla basladi… AZIZ YILDIRIM. Ondan once bu ulkenin bir cok alanda kac kupasi vardi? Simdi kac tane var. Bu rekabete rest cekerken de devletten tek kurus almadi. Fener ilk euroleague kupasini kaldirirken, efes hala korac nostaljisi yaparken uyandi ve iki kupa daha aldi. Ve yuce devletimiz bu adami hapse atarak onu ODULLENDIRDI… Dunyanin en zengin ilk 10 kulubunden biriyken, bu kulubun parasini ve gelecegini caldi. Onun kizlari ise kazandiklari Avrupa’nin en buyuk kupasini mahkemeye goturup birbirlerine sarilip kutlama yaptilar. Benim diyen hollywood senaristlerinin bile yazmaya cesaret edemeyecekleri bir senaryoyla camiamiza maddi acidan zararlar verdiler ama Aziz baskan hep hakli cikti, baskalari onunde diz cokerken o tarikata savas acti ve baskalarinin basina gelse kuluplerinin kapisina kilit vurulacak kisiler ise sporumuza yapilmis bu saldiriya topluca karsi cikacaklarina durumdan menfaat yarattilar, kendi ayaklarina da kursun atilmasina ses cikarmadilar. Bu zafer ayni zamanda Aziz Yildirim’in eseridir, basarisiz!!! Yali Cocugunun eseridir. Against all odds yani tum olumsuzluklara karsin ilkelerinden odun vermeyenlerin zaferidir. Ben de kendimce bu sanli camianin bir neferi olarak gurur duyuyorum veeeeeee BEN DE ORADAYDIM, BAGDAT CADDESINDEYDIM, FORMAM, BAYRAGIM VE GOZUMDE YASLARLA SUADIYE’DEYDIM. EVIMDEYDIM. COK YASA FENERBAHCEM, DAHA NICE SAMPIYONLUKLARA… GITTIM, GORDUM, KAZANDIM VE DONDUM. VENI VIDI VICI YANI. DARISI BU SPORU GERCEKTEN SEVENLERIN BASINA.
Haaaaa bir de seviyesi olmayan konulara giren malum futbol kulubunun gm’i omer yalcinkaya denen kisicige: Noldu eyy meczup? Noldu? Hani sevgili pana’cigin kazaniyordu? Hani? Adami boyle oturturlar assagiya iste, sen anlamadigin konulari birakacaksin, oturup seneye “lan napsakta seneye bunlardan 20 yemesek” diye dusuneceksin. Otur bir daha da boyundan buyuk laflar ETME eyyyy gariban…
Londoncalling, genel değerlendirmelerine de, özelde Aziz Yıldırım konusunda yazdıklarına da kesinlikle katılıyorum. Yani gerçekten 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe Spor Kulübü lime lime edildi, bildiğimiz mide bulandırıcı fetö olayları işte.
Başkan Ali Koç’un kupa gecesi “bu şampiyonluğa sevinmeyenler/şampiyonluğu istemeyenler var” diyerek Kulüp içinde kendisine muhalif olan herkese yönelik ağır bir söz söylemesi çok talihsiz ve maalesef açıkça ötekileştirici/ayrıştırıcı bir açıklamaydı. Hiç ama hiç gerek yoktu böyle sert bir dil kullanmaya. Ne demek yani “Şampiyonluğa sevinmeyenler var”. Resmen camiayı maalsef ortadan ikiye bölüyor bu dil: Bir yanda şampiyonluğa sevinenler (Ali Koç’a göre bu kimseler, kendisinin başkanlığını destekleyenler olmalı) ve diğer yanda da “şampiyonluga sevinmeyenler” (Ali Koç’a göre bu kimseler kendisinin başkanlığını desteklemeyen muhalefet kanadı olmalı; H.B. Kutlualp, Mahmut Uslu, Aziz Yıldırım vs) Buyrun, durduk yere camia gereksiz yere ikiye nasıl bölünür, yanıt yukarıda. Muhalefetteki isimlerden X ve Y kişisinin Fenerbahçeliliğini, Fenerbahçe sevgisini, sevincini tartışmaya açmanın kime ne faydası olabilir ki? Şu an Ali Koç’un başkanlığından memnun olmayanların, Fenerbahçe’yi Ali Koç’tan daha az sevdiklerini kim nasıl ölçmüş ve neye göre bunu iddia edebilir? Başkan Ali Koç’un futbol ve amatör branşlardaki a,b,c kararlarını eleştiren ve başka bir fikir ortaya koyan herkes -ki bunların camiaya çom katkı sağlamış isimler- üstü kapalı olarak “hain” diye damgalanacaksa bu işlerin sonu gelmez ve haliyle camia parçalanır. Mesela bu yılki basketbol planlamasında da hatalar vardı; (gerçekleşen) Marjanovic, Mays hamlesi veya gerçekleşmeyen Fernando Bruno hamlesi vs bu süreçler sorunluydu. Evet, Şaras’ın sisteminde klasik 5’ler olmazsa olmaz değil ve bu nedenle Khem Birch, Melli gibi isimler ve harika bir coaching ile bu sorunlar bir şekilde aşıldı. Ama mesela Pana’da sağlıklı ve formda bir Lessort olsaydı, f4’te işler yolunda gitmeyebilirdi ve biz bugün arapsaçına dönen 5 transferini (J. Bango dahil) daha farklı bir şekilde konuşuyor olabilirdik. Bu noktada gerçekten dominant 5’leri olmadan takımı şampiyon yapan Şaras’a çok şey borçluyuz. Avrupa basketbolunun akış yönünü değiştirdi ama bu, bizim sorunsuz, problemsiz, hatasız, gülbahçesinde gezer gibi bir şampiyonluk elde ettiğimiz anlamına gelmiyor ve bu şampiyonluk yapılan bazı hataları görmezden gelmemize yol açmamalı. Sistemi ne olursa olsun, hangi coach 5 numarada ayaklari çabuk, blok tehditi yüksek, reboundcu, eli düzgün vs. oyuncuları kadrosunda istemez ki Şaras buna yok desin? Tekraren söylüyorum, Saras’ın bu eksikliğe rağmen takımı şampiyon yapması, tek kelimeyle, harika bir coaching ve başarı hikayesi, bu ayrı bir konu, şube yönetiminin performansı ayrı bir konu. Bu bakımdan, kulüp içi eleştiriyi ve rekabeti yok etmenin de hiç kimseye bir faydası olmaz, tam aksine, zararı olur; tıpkı kulüp dışındaki diger rakibinle rekabeti ve başarıyı “rakibi yok etme” zannetmenin yol açacağı/açtığı zarar gibi.
JoJo, yazilarinin tamamini okudum. Mutlaka hic bir sey mukemmel degil, fikirler limitli degil. Ornegin sene icinde Saras’in Pierre’i az oynatmasini cok garipsedim, bir cok benzeri hata da yapildi mutlaka ama bunlar, baskanin demeci vs. dahil hepsi basketbol ici konular, bu konularda herkesin farkli fikri zaten olmali. Benim beynimi donduran, bir turlu kabullenemedigim ise basketbol disi rezaletler, lutfen hatirla, bu kulubun futbol takimi sampiyonluga yururken neredeyse kilometre uzaktan bu ve bir cok ulkede bunu yapabilecek bir elin parmagi kadar insan varken hala bir dava bile acilmadi!!! Iste burasi unutulmamasi, unutturulmamasi gereken bir nokta. Bunlari kabullenen ve hala “ne var canim zaten sampiyon olamayacakti” diyen meczup zavallilarla dolu bir ulke olabilir mi? Adalet colde yagan yagmurdur, insanlarin elinde kurek kazdiklari kuyudan cikacak su degil. Kisisel olarak bunu kabul etmiyorum, terorun, sniperlarin, tarikatin, bugun oraya buraya kacmis savcilarin, tarikat gazetecilerine haber yollayip ezeli rakibe gm olanlarin sporla ne alakasi var? Inan gerisi yani yapilmis hatalar, baskanlik kavgalari umurumda bile degil, hic kimse Fenerbahce’den buyuk degil, kimler geldi kimler gecti, bu kulup sonsuza kadar var olacak. Bir futbol kanalinda konuklara soruyorlar, haftanin olayi ne diye? Fanatigin onde gideni, ruhsuz meczup yorumcu Maurinho’nun hatay maglubiyeti diyebiliyor, gerisini sen dusun… Ne yazik ki zaten bogazina kadar pislige batmis bir ulkede zarla zorla ortaya cikmis bu nadide cicege kendi adima toz kondurmayacagim. Hayatta hic bir sey mukemmel degildir, umariz seneye daha da iyisi olur. Zaferin kutlu olsun.
Çok net, çok anlaşılır ve kitabın orta yerinden tespitlerine aynen katılıyor ve imzamı atıyorum. Saygılar.
Spor iyiliktir, guzelliktir kardesim, dusunmeye, fikir uretmeye, yalana karsi durmaya, destege hep devam… Saygilar bizden.