Real Madrid, “kaostan beslenen” takım olma kimliğini dün ezeli rakibi Barcelona karşısında da koruyarak finalde Olympiakos’a rakip oldu…
Eflatun-Beyazlılar, Partizan’ı 2. maçtaki kavganın getirisiyle 2-0’dan 3-2 elediği Play-Off serisi ile kamuoyunun büyük tepkisini çekmişti… Zaten uzun yıllar kendisini zirveye taşıyan deneyimli coach Pablo Laso’yu geçen sezon geçirdiği rahatsızlık sonrası, iyileşmesine karşın “çöp” gibi kapının önüne koyan Real Madrid, Partizan serisi sonrası dün Barcelona karşısında neredeyse “bütün tribünleri” karşısında bulmuştu… Ancak bu gibi atmosferlere öylesine alışkın, tepkilerle “sinmek” yerine aksine sahada büyüyen bir takım vardı sahada… Hem de uzun yıllardır şampiyonluğa susamış bir Barcelona varken!..
“Antipatik” olsalar da haklarını vermeli… Poirier ve Deck gibi iki ana unsurun yokluğunda Tavares ile adeta “denize döktü” dün Eflatun-Beyazlılar, ezeli rakibini!..
2.22’lik dev pivot, 33 dakika sahada kaldı!.. Buna rağmen Barcelona’nın “süre alan” 4 uzununun 3 katı skor üretti, 2 katı ribaund aldı, kırılma anlarında 3 blokla rakibin tüm direncini kırdı!.. 20 sayı, 15 ribaund, 1 asist, 3 blokla 38 verimlilik puanıyla kariyerinin belki de en parlak maçını oynadı, Barça’nın ipini çekti. Rodriguez ve Hezonja da Real’in dünkü galibiyetinde kilit rol oynadılar. Hezonja, 14 sayı, 9 ribaund, 2 top çalmanın yanında, Mirotic’e kelepçeyi taktı… Karadağlı forvet, 28 dakika 10’da 1 saha içi isabetle devre dışı kalırken, milli pivotumuz Sertaç Şanlı ise erken faul problemine girdikten sonra bir türlü oyunun içine giremedi. Vesely, belindeki sakatlıktan yeterli verimi sağlayamadı. Mirotic bu kadar kötü iken, uzunlardan hiç verim alamıyorken, Jasikevicius’un Tobey’e hiç süre vermemesi anlaşılır gibi değildi… Ve Real Madrid, Barcelona’nın şampiyonluk hayalini bir başka bahara erteledi…
OLYMPIAKOS FIRTINASI
Olympiakos, tarihinde ilk kez Final-Four yapan Monaco’yu 3. çeyrekte kapana kıstırdı, Fransız ekibine tek basket (!) izni verdiği bu periyottaki 27-2’lik “rekor” seriyle rakibini çaresiz bırakıp, finale uzandı.
Yunan ekibi, devresini 12 sayı geride kapadığı, sadece 8 saha içi isabet bulabildiği, 18 serbest atışın 9’unu kaçırdığı “felaket” ilk bir ilk yarının ardından en iyi yaptığı işi yaptı üçüncü periyotta… Müthiş kelimesi hafif kalır, “olağanüstü” bir savunma direnciyle Monaco’lu oyuncuların “hayatını karattı” adeta!.. Ve Monaco’nun zayıf yönünü, “kırılganlığını” tüm çıplaklığıyla açığa vurdu… Papanikolau hücumda ateşi yaktı, hem takım arkadaşlarını hem de tribünleri devreye soktu. Vezenkov kıpırdandı, Larentzakis direnci kırdı ve son darbeyi de Sloukas-Fall ikilisi vurdu…
Hem ilk Final-Four hem seyirci baskısı ve hem de Olympiakos gibi inatçı, kimyası mükemmel düzeyde bir rakiple baş etmek kolay değildi… İkinci yarıda tamamı “el üzerinden” top kullanmak zorunda kaldılar… 3 sayıda 12’de 1, boyalı alan ve çevresinden de 16’da 5 isabetle değil maçı kazanmak, ortak olmaları bile hayalden öteydi.
Sonuçta Olympiakos, tüm sezon boyunca sahaya yansıttığı karakteristiğini, takım kimyası, direnci ve tecrübesiyle ve tabii müthiş taraftar desteğiyle yarı finalde istediğini aldı ve 6 yıl sonra finali buldu.
Bakalım finalde ezici seyirci üstünlüğü, kaostan fayda çıkarmaya devam eden Real Madrid karşısında Olympiakos’a kazanmaya yetecek mi?..
Gökhan TÜRE
