Türk basketbolu, külüpler seviyesinde tarihinde ilk kez Fenerbahçe ile üst seviyede bir yatırım yaparak çığır açmak istedi. Son dört senedir Final Four yapıyor olması ve ülke basketbolseverlerini peşinden sürüklüyor olması son derece hoş, güzel ve takdire şayan. Dört senede bir şampiyonluk ve iki final büyük başarı…Daha önceki yıllarda Efes Pilsen bu seviyeye kadar gelmiş olmasına karşılık hiçbir zaman Fenerbahçe kadar ses getirememişti.
Gerek Ülker grubunun gerekse Doğuş grubunun sponsorluk konusunda bir külüp takımına destek olarak ülkemizde neler yapılabileceğini çok net ortaya koydular. Tabii ki Fenerbahçe yönetiminin bu ortamı yaratması ve hedef koyması herşeyin başlangıç noktası .
Fenerbahçe'yi tebrik ediyoruz ve final four finali başarısını kutluyoruz.
Finali de bir takım kazanacaktı o da Real Madrid oldu. Maçın başından sonuna kadar hem skoru domine ederek hem de oyunu domine ederek kazandı Real Madrid.
O kadar Madrid'in üstünlüğü vardı ki, maç boyunca alışık olduğumuz Obradovic'in oyuna müdahele edemediğini, hatta oyunu sanki başından itibaren planladıkları biçimde gidemediği ve istediği gibi gidişata müdahele edemediği için kabullenir bir görüntüde gördük.
Obradoviç dünkü final maçı için planlarında rakibine kaybetti. Real Madrid koçu Laso, gerek savunma gerekse hücümda istediklerini sahaya ve sonuça yansıttı. Fenerbahçe'yi uzunlarla ve uzunların oyunun sıkıştığı anlardaki boş oyunculara aktardıkları paslar ve ribauntlardaki mücadeleleri ile yendiler. Hepsi önceden hazırlanmış ve konuşulmuş çözümlerdi. Hatta sezonun en ektili oyununu oynayan Tavares, finalin kazanılmasında kilit rol oynadı.
Obradoviç, Ekpe Udoh yerine takıma monte etmek için transfer ettiği Jason Thompson'ı final maçında sadece 4:30 dakika oynatabildi. Ve maçı uzun pozisyonundaki gerekli direnci ortaya koyamadığı için kaybetti.
Babı-ali zaman zaman çeşitli sıfatlar konusunda abartmayı seviyor, Obradovic bir sihirbaz değil, şapkadan tavşan filan da çıkartamıyor. Avrupa'da bu seviyede mücadele eden 4-6 takım var. Bütçesi ile orantılı kimyasınıda tutturan kadro derinliği bulunan takımlar final four yapabiliyorlar.
Her zaman inandığımızı savunmaya devam edeceğiz. Türk basketbol tarihinde hiçbir antrenöre bu bütçeler verilmedi. Doğal olarak da başarının kıstası şampiyonluktur. Ev sahipliği ile elde edilen şampiyonluğun üstüne bu finalden de başarılı çıkmak gerekirdi.
Kaldı ki Türk basketbolseverleri ve özellikle Fenerbahçe'liler Obradovic'i her zaman sevgiyle, saygıyla, sempati ile hatırlıyacaklar….
Peki Türk basketbolu onu nasıl hatırlıyacak? Olympiakos, Real Madrid ya da CSKA gibi yerli oyunculara yabancıları monte ederek kalıcı ve sürdürülebilir bir takım kurulamaz mıydı? Milli takım oyuncularımızı öğütüceğine, onlar için ve Türk basketbolu için örnek bir model oluşturulamaz mıydı? En çarpıcı örnek Olympiyakos'taki Mantzaris, kendi takımının dışında o düzeyde bir takımda yer bulabilir mi? Olympiyakos'da önemli bir oyuncu statüsünde ve de zaman alarak oynuyor. Sistem oyuncusu.
Dünkü maça damgasını vuran Felipe Reyes hem İspanyol milli takımını, hem de Real Madrid'in olmazsa olmazı olabiliyor.
Sisteme uyan yerli oyuncu bu coğrafyadan son dört senede nasıl olur da takıma monte edilemez hiç düşüneniz oldu mu???
Bizde Wanamaker olmadı Sloukas olmadı Guduric o da olmadı Bobby ile oyunu geri getirmeye çalışıyoruz. Bizim sistemimiz bu mudur?
Fenerbahçe artık çıtayı en üst seviyeye koymuştur…Buradan geri dönüşü bu coğrafya kaldıramaz.
Kim başkan olursa olsun bu bütçeleri bulmak ve ülkeyi arkasından sürüklemek misyonunu üstlenmiştir. Diğer külüplerimizin mutlaka kendi modelleri ile bu rekabetin içinde olması gerekir. Ülke basketbolumuzu üst seviyeye çıkartmak ancak yerel liglerdeki rekabet ile mümkün olacaktır.
Tebrikler Fenerbahçe…Seni Seviyoruz Obradovic….