Geçen yıl bu zamanlar Pınar Karşıyaka’nın damga vurduğu ligi konuşuyorduk. Ufuk Sarıca’nın liderliğinde tam bir deplasman salonuna sahip, İzmir takımının Fenerbahçe’si Anadolu Efes’i, Galatasaray’ı, Banvit’i demeden teker teker basamakları ezerek çıktığı zirveyi alkışlamıştık.
Sporun en heyecanlı yaşandığı İzmir’den yıllardır futbolda uzak kalınan başarılara meydan okurcasına Sarıca ve rüyaya yakın takımı kupaya arşa kaldırmıştı.
Hatırlarsınız, çok zaman geçmedi ve güzel kutlamaların yaşandığı günleri. İzmir, Kaf-Kaf diye inledi… Her yer Pınar Karşıyaka bayrağına dönmüştü.
Ancak…
Sezon başında yapılamayan kadro planlaması, parasızlık, yönetimsizlik derken şampiyon takım hakettiği yerin çok uzağında kaldı.
Kadro darmadağın oldu, şampiyon oyuncuların yerine gelenler hiçbir katkı sağlayamadı.
İzmir’e Euroleague getiren Kaf-Kaf, sezonu patlak lastikle parkalanına güç bela getirdi.
Şimdi…
Durumlar hiç iyi değil. Pınar Karşıyaka’nın gelecek sezon ne yapacağını kimse kestiremiyor. Güzel İzmir’e yakışan güzel sporun güzel takımı kaderine terkedilmiş durumda.
Ufuk Sarıca da muhtemeldir ki uzun yıllardır cefasını çekip, tüm şehre, taraftarına sefa sürdürdüğü kulübünden kopacak.
Sonrası…
Tablo çok flu.
Neden böyle oluyor anlamak mümkün değil. Dediğim gibi sadece 1 senelik bir süreç var arada. 365 gün önce şampiyon olan takım kulüp, 1 hafta sonra ne yapacağını bilmiyor.
Unutulmaması gereken bir şey varsa güzel İzmir’in en güzel dokularından biridir Pınar Karşıyaka. O şehrin, o şehrin insanlarının, yaşlısından gencine, çocuğundan bebeğine Kaf-Kaf’a ihtiyacı vardır…
Ve artık sorumluluk zamanıdır. Her İzmir’nin ‘Ben Karşıyakalı değilim’ demeden sahip çıkması gerektir Kaf-Kaf’a. Çünkü güçlü Pınar Karşıyaka demek, İstanbul merkezli basketbola İzmir’in Anadolu’nun rakip olması demektir.
Haydi göreve…
Pınar Karşıyaka, güçsüzleşirse İzmir ve Anadolu kaybeder. Kaf-Kaf gücünden düşerse basketbolun en güzel renklerinden biri kaybolur.
İzmirli Kaf-Kaf’a sahip çık…