Partizan deplasmanı birçok açıdan belki de sezonun en zor maçıydı Fenerbahçe BEKO için…
Deprem felaketinin ardından ülkece yaşadığımız yıkım, yiten canlarımız ve yaşanan büyük acılan elbette herkesi olduğu gibi yerlisiyle yabancısıyla Fenerbahçe BEKO’lu basketbolcuları da derinden etkilemişti. Bu psikoloji altında verilen 18 günlük ara sonrası basketbola motive olmak, kendini sahaya verebilmek hiç de kolay değildi… Ancak Sarı-Lacivertli takım Belgrad’da sezonun en görkemli basketbolunu oynayarak kazanırken, süre alan her oyuncusundan katkı aldı neredeyse… Maç ritmini, moralini yitirmiş bir takımın sahaya böyle bir motivasyon koyabilmesi gerçekten ayakta alkışlanası bir durum…
Partizan gibi son 11 maçın 9'unu kazanmış, evinde 5 maçtır yenilmeyen bir rakibi Avrupa’nın en zor deplasmanlarından biri olan Belgrad’da hem de rakibinin yine çok iyi oynadığı bir maçta, bu şartlar altında yenebiliyorsa eğer, Fenerbahçe BEKO tüm övgülere değer… Sadece Sarı-Lacivertli renkler için değil, tüm Türkiye için oynadıklarını sahada her an hissettirdiler…
Aslında sıkıntılı başlamıştı oyuna Kanarya… Madar’ın, kariyerinin en parlak başlangıcını yapmasını kimse beklemiyordu… Fenerbahçe’nin değişmeli savunmasına karşı önce Madar ve Papapetrou, sonra da Exum’un bire birleriyle avantaj sağlayan Partizan’a Sarı-Lacivertliler çabuk reaksiyon verdi. Wilbekin&Calathes’i kenara alıp Edwards&Guduric’i sahaya süren Itoudis, hücumdaki tıkanıklığı Marko Guduric’in yaratıcılığıyla çözünce oyunun gidişatı değişti. Motley, Nigel Hayes ve Pierre gibi sırtı dönük oyunda etkili isimlerin devreye girmesini sağlamakla kalmadı, hücum tıkandığında da sorumluluk alıp ya potaya gitti ya da çizgi gerisinden cezayı kesti Guduric… Kusursuz oynadı sahada kaldığı 25 dakikayı… 25 sayı, 2 ribaund, 7 asist, 2 top çalma ile 35 verimlilik puanına ulaştı… Tartışmasız kariyerinin en iyi maçıydı…
Wilbekin, kötü başladığı oyunda ikinci yarıda oyunun kaderini değiştiren bir başka isimdi… O’nun da özellikle Partizan’ın geri gelmek için çabaladığı kritik anlarda verdiği katkı büyüktü… Ancak dün gece “kendini aşan” bir başka isim Dyshawn Pierre’di… 37 dakika sahada kaldı Kanadalı oyuncu… Sarı-Lacivertliler’in dün gece sahadaki “sigortası” gibiydi… Hiç kaçırmadan 5 üçlüğü gönderdi Partizan potasına… 21 sayı, 6 ribaund, 3 asistle kariyerinin en iyi maçını çıkardı… Hücumdaki performansı kadar savunmaya verdiği enerji de çok önemliydi.
Motley’nin kronik faul problemi yine açığa çıksa da bu kez baş ağrısı olmadı… Booker ve sakatlıktan dönen Jekiri, özellikle ikinci yarının büyük bölümünde savunmada sağlam durarak bu açığı kapadılar. Ve Fenerbahçe BEKO, İstanbul’daki yenilginin rövanşını almakla kalmadı, ikili averajı da lehine çevirdi. 14/26 (% 53,8) üçlük isabeti, 21 asist ve top kayıplarının 8’de sınırlanması gelecek maçlar adına Sarı-Lacivertliler için sevindirici rakamlardı. Ancak rakibe verilen hücum ribaundları (14) yine baş ağrıttı.
İki kez maçı koparma noktasına getirdi Kanarya… Ancak Partizan Punter’ın önderliğinde hep geri geldi, maçın içinde kaldı. Son 5 dakika ise “Rus Ruleti” gibiydi… İki takım da dolan faul limitini potaya giderek değerlendirmek istedi. Fenerbahçe bu anlamda hiç geri adım atmadan aradaki 5-6 sayılık farkı sonuna kadar değerlendirdi.
Fenerbahçe BEKO, Belgrad deplasmanından altın değerinde bir galibiyetle dönüyor… Play-Off’taki yerini sağlamlaştırmak adına çok önemli bir hamle yaptı Sarı-Lacivertliler… Bu noktada artık kalan 10 maç da final niteliğinde… Bjelica’nın nasıl döneceği de Kanarya’nın sezonu nerede tamamlayacağına dair önemli bir veri olacak.