Galatasaray Kadın Takımı Başantrenörü Marina Maljkovic, GSTV’de Melisa Çizmeci’nin konuğu oldu.
Maljkovic, Galatasaray’a geliş hikayesinden basketbola bakışına, sezonun geri kalanında bizleri neler beklediğinden basketbol dışında hayatının nasıl gittiğine kadar pek çok soruya yanıt verdi.
MALJKOVIC’İN AÇIKLAMALARI ŞÖYLE:
-Kadın basketbolunun daha önce olduğu kadar ön planda olmadığını bilmeme rağmen buraya geldiğim ilk günden beri Galatasaray gibi büyük bir camiada olduğum için çok mutluyum. Avrupa’da büyük bir isim…
-İlk günden beri takım iyi durumda. İlk günden beri antrenmanlarda iyi çalışıyoruz. Genç ya da tecrübeli fark etmiyor. Bir sistem kuruyoruz. Takımda kaptandan en genç oyuncumuza iyi bir hiyerarşi var. Bu da sezon başındaki sürpriz başlangıcı getirdi.
-Benim hem kulüp hem de milli takımlarda genç oyuncularla çalışmayı sevdiğim bilinir. Her antrenmanda genç oyuncu olmasına önem veririm. Takıma yeni bir hayat, özel bir enerji katıyorlar. Genç oyuncular tüm takımın gelişmesini sağlıyor. Bu nedenle genç ve yetenekli bir ekiple çalışmak benim için yeni değil.
-Benim gibi çocukluğunuzdan beri basketbolu takip eden hayatınızı basketbola adamış biriyseniz farkı anlıyorsunuz. Derbi maçlarının Türkiye’de ne anlama geldiğinin farkındayım. İspanya’daki Real – Barcelona ya da diğer ülkedekiler gibi… Hatta benim ülkemdeki Partizan – Kızılyıldız derbisi gibi. Derbiler her zaman özel bir his ve duyguyla oynanır. Beşiktaş maçı da kolay bir karşılaşma olmadı.
-Dediğim gibi tablodaki takımlara bakarsanız neden bu ligin en iyi liglerden biri olduğunu anlarsınız. Herkes birbirini yenebiliyor. Tüm karşılaşmalar ölüm kalım maçı oluyor. Sonuçlar biraz sürpriz oldu. Bu sonuçların kalıcı olmasını istiyoruz. Genç oyuncularla yeni bir projeye başladık. Bu başarı antrenmanda sürekli iyi çalışarak geliyor. Fakat mutlu değilim… Ben mutlu olan bir koç değilim. Bence iyi koçlar mutlu olmaz. Her zaman daha iyisini istemeye devam eder.
-Fikstür ile hiçbir zaman tatmin olamayız. Birinci sırada olmamız spordan çok da anlamayan insanları mutlu edebilir. Ben huzurlu değilim. Doğruyu söylemek gerekirse panik halindeyim. Her zaman mükemmeli aramaya, detaylarla uğraşmaya devam edeceğim.
-Rakibimizi çok iyi tanıyorum. Partizan’ı çalıştırırken onlarla oynamıştık. Şehri ve salonu biliyorum. O sahada nasıl oynanacağını biliyorum. Sürekli destek veren iyi sayıda taraftarları var. Deplasmandaki maç çok zorlu olacak. Takımlarının en önemli oyuncularından biri benim Sırp Milli Takımı’ndan oyuncum. Bildiğim bir takım. Hazırlanmak için zamanımız var. EuroCup’ta gelecek maçlar için çok iyi hazırlanmış olacağımızdan eminim.
-Sezon henüz başlamadan oyuncularımın iyi basketbol oynaması için elimden geleni yapacağımı söylemiştim. Bu sayede Abdi İpekçi’yi taraftarlarımız dolduracak. Taraftarlarımızdan çok mutluyum. Tabii ki daha fazla seyirci olabilir. Eminim ki ilerleyen günlerde daha fazla taraftarımız gelecek. Aslında bizim gelişimimize benziyor. Biz nasıl her maç daha iyi oynuyorsak onlar da her maç daha büyük sayılarda geliyor. Kadın basketbolunda her takımın böyle taraftarı yok. Galatasaray taraftarına ihtiyacımız var. İyi bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Kadın basketbol taraftarlarla duygusal bir ilişki kurmayı başardı.
-Ünlü bir isme sahip olmak her zaman hem pozitif hem de negatif etki yapıyor. Üstünüzde baskı oluşturuyor. Şanslıyım ki babam çok normal bir insan. Tabii ki basketbol hakkında konuşuyoruz ama o kendi kariyerini ben de kendi kariyerime yoğunlaştım. Bugün benle gurur duyan bir baba olduğunu söyleyebilirim. Kendisi Türkiye’de hiç çalışmadı. Aslında çalıştırmadığı nadir ülkelerden biri. Bu konuda sürekli şakalaşıyoruz… Galatasaray için sezonun sonunu görmemiz lazım. O zaman mutlu olacağım ve yüzümde gülümseme belirecek. Bu da önemli başarılar kazandığımız anlamına gelecek.
-Sanırım kulüp yönetimini daha iyi biliyorduk. Herhangi bir sır yoktu. Lyon’da devam etmeyeceğimi duyunca Galatasaray’dan beni aradılar. Dürüst olmak gerekirse çok düşünmeden karar verdim. Aradıkları ilk anda bana doğruları anlattılar. Ben de hayatta doğruya değer veren biriyim. Tamamen farklı bir hikaye olacağından bahsettiler. Daha önce olandan daha düşük bir seviyede olacağını anlattılar. Bana genç oyuncularla kurulu bu tip bir takımı çalıştırmak için motivasyonumun olup olmadığını sordular. Bu tip durumları seven biriyim. Çok düşünmeden kabul ettim.
-Nevriye ile çalışmaktan çok mutluyum. Takımda hissettiğiniz iyi kimya teknik ekipte bizim aramızda da var. Menajerlerden doktorlara herkesi kapsıyor bu. Beraber iyi yaşıyoruz. Bu da başarıyı getiren etmenlerden. Nevriye’den bahsedersek… Yaşlı bir antrenör olmasam da koç olarak görevlerimden biri de genç koçlar yetiştirmek. Koçlukta 18. yılımı geride bırakıyorum. Onun gibi efsane bir ismin dünya çapında bir koç olması için elimden geleni yapacağım. Avrupa’da insanlar bu projeye büyük sempatiyle bakıyor. Genç kadın bir koçla başarı yakalayan bir takıma oynamayı henüz bırakmış büyük bir insan katıldı. Beni arayan herkes ekibimize büyük bir sempati besliyor…
-Sezon boyunca oyuncularımı birbirinden ayırmam. Bunun nedeni de bir takım olmamız ve kimyamızın çok iyi olması. Sezon sonu herkes hakkında konuşabilirim. Hepimizden daha önemli olan şey takım. Işıl’a gelirsek… Kendisi çok özel bir karakter. Neler yaşadığını biliyorum çünkü Sırbistan’da da aynı şeyleri yaşadım. Genç bir takımda aldığı rol önemli. Daha önce olduğu gibi iyi bir kaptan olması hatta daha da iyi olması çok önemli. Nevriye ile birlikte genç oyunculara davranış ve spor değerleri konusunda eğitim vermeli. Genç oyuncularımız sadece Türk değil… Işıl sadece kaptan değil çok büyük bir kaptan.
-Önemli olan daha önce söylediğim gibi yönetimin elini açık tutmasıydı. Böylece oyuncuları seçip kendi takımımı kurabildim. Bu nedenle sezon başı takıma katılan tüm oyuncularımla gurur duyuyorum. Sezon içinde pek çok takım kadroda değişikliğe gidiyor. Galatasaray’da bunu söyleyebilir misiniz? Sezon başında oyuncularımızı titizlikle seçtik.
