A Milli Basketbol Takımımız 2024 Olimpiyatları ön elemelerini geçemedi fakat Basketbol Federasyonumuza kalırsa teşekküre (!) geçti. Beni tanıyanlar çok iyi bilir: Konu Milli Takım olunca akan sular durur. Ama burada bir itirazım var. Her şeyi doğru yaparsınız, en iyi şekilde hazırlanırsınız, elinizdeki en iyi kadroyu sahaya sürersiniz anlarım ama öyle olmadı. Bizim gibi takımları sıcak tutmak için yoktan var edilen ön eleme adı altındaki garabette bile elendik. Halbuki algı operasyonu tutmuştu. “Final” dedik (neyin finaliyse!). “Müthiş bir jenerasyonumuz var” dedik, “İşte takım böyle olur dedik” kendimizi kandırdık, işin acısı insanlarımızı da kandırdık. Bakıyorum da değerli medyamızdan ses yok. “Aman beni düşman bellemesinler” diye mi, yoksa başka bir nedenle mi? Herkes dut yemiş bülbüle döndü. Halbuki İsveç ve İzlanda gibi Avrupa’nın basketbol ekollerini (!) ezmiştik. Bilgi için: Bu iki ülke dünya klasmanında ilk 40 içinde bile değiller.
Özellikle kadınlarda üst ve altyapılardaki en kötü sezonu geçirdiğimiz cabası. “Federasyonumuzun çok büyük katkılarıyla!”. Basketbolumuz freni patlamış yokuş aşağı giden kamyona döndü.
Bir çift lafım da teknik kadroya: Kendi sahanda rotasyonu olmayan Hırvatistan’la oynayacaksın, rakibin oyun düzenini bozacak hiçbir planın olmaz mı kardeşim? Ne o? Rahat yeneceğini mi sandın? Adamlar yürüyerek oynadılar ve rahat kazandılar. Bir sorum da herkese: Bu Hırvat takımıyla 10 maç oynasak bu düzenle kaç kez onları yeneriz? 1 mi 2 mi yoksa hiç mi? Yetenekli oyuncularımız var ama takımımızın bir kimliği yok. Sorun buradan kaynaklanıyor.
Son cümlem de bu olsun: Devşirme oyuncularımızı Dünya Atletizm Şampiyonası’na mı hazırlıyoruz? Bu işi bile organize edemedik. Bravo federasyonumuza (!), Milli Takım teşekkür aldıysa bunlar iftihara geçmiş olmalı.
Kaynak: Cumhuriyet