5 Aralık 2025, Cuma
spot_img
Ana SayfaEUROLEAGUEKötü günde de Fenerbahçe! / Gökhan Türe

Kötü günde de Fenerbahçe! / Gökhan Türe

Euroleague’de, senaryosu dünkü gibi olan bir maçta 66 sayıda tıkanan bir takımın kazanması mümkün mü sorusunun cevabı elbette ancak Fenerbahçe BEKO olabilir!..

Sarı-Lacivertliler, hücumda en önemli silahları işlemese de, yüzdeleri aşağıya çakılsa da, basit hata adedi normalin çok üzerinde olsa da savunmasıyla ayakta kaldığı bir maçı daha galibiyet hanesine yazdırdı.

İstanbul’a, bu sezon deplasmanda 7 maçın sadece birini kazanabilmiş ve bu kötü rekoru kırma motivasyonuyla gelen Virtus Bologna’nın coachu Dusko Ivanovic, Fenerbahçe BEKO’yu yenebilmenin yolunun, en az onlar kadar iyi savunma yapmaktan geçtiğinin bilincinde ve dersine çok iyi çalışmıştı. Hücumda topun değerini bilerek, hemen her hücumda süreyi sonuna kadar kullanarak en doğru seçimi yapmaya çalıştılar 40 dakika boyunca… Değişmeli savunmaya, sürekli potaya giderek ceza kesmeye çabaladılar. Savunmada da tıpkı Fenerbahçe’nin karakteristiğinde olduğu gibi sürekli değişerek, Sarı-Lacivertliler’i bazen zor, bazen de ‘zorlama’ atışlara yönelttiler. Bu şekilde Kanarya’nın yüzdesini de aşağıya çektiler. Kısacası temsilcimizi kendi silahı ile vurmaya çabaladılar hep… Bunda da neredeyse oyunun tamamında başarılı oldular ve bu sayede son topa kadar maçın içinde kalmayı başardılar.

Fenerbahçe de tıkanan oyunu açmakta maçın büyük bölümünde zorlandı durdu. Jantunen (0/6) Horton Tucker (3/10) ve Tarık (3/10), düşük tempoda istediği açık alanı ve net şutu bulamadıkça, sete sette çözüm üretemeyince bireysel zorlamalarla skor üretmeye çabaladılar, çoğunlukla… Ama düzen dışı bu denemelerin çoğundan üretkenlik sağlayamadı Sarı-Lacivertliler…

Kırılma anlarına gelindiğinde gemiyi ‘güvenli limana’ yanaştırdı Fenerbahçe coachu Saras Jasikevicius… Melli’nin oyunda olduğu son bölümde İtalyan oyuncunun önce Colson’ın kaçan atışını tipleyip takımın tekrar öne geçirmesi, ardından da bu kez savunmada Pajola’ya hücum faulü yaptırması ‘buram buram’ deneyim kokuyordu. Baldwin’in el yakan toplarda sorumluluk alarak ‘bitiricilik’ görevini üstlendiği ve krizdeki takımın ayakta tuttuğu, Colson’ın, rakip topu kenardan oyuna sokarken çaldığı top ve ardından aldığı faulle tribünleri ateşlemesi, Hall’un kötü gününde bile hem Edwards’ı etkisiz hale getirmesi hem de verimsiz skorerlerin açığını 3 kritik üçlükle kapatması çok ama çok değerliydi. Sonuçta kırılma anlarında küçük detaylarda ön plana çıkıp, belki de seyir zevki açısından ‘sıfırın altındaki’ bu zor maçı ‘mücadele ederek, savaşarak’ kazanmayı başardı Sarı-Lacivertliler… Şutların girmediği gecede 13/13 serbest atış isabeti de işte bu ‘küçük detayların’ en büyüğüydü belki de…

İyi oynarken, hücumda geçen hafta olduğu gibi yüksek motivasyonla yüksek yüzdeyi yakaladığınız maçları kazanmak kadar, kaybetmeye yüz tutan böylesine maçlarda da ayakta kalıp galip gelebilmek de ancak ‘iyi bir takımın sahip olabileceği bir meziyet’

Saras’ın, dün maç sonunda, ‘çocuklar gibi’ sevinmesinin en önemli nedeni de galibiyetten çok bu mücadele seviyesini koruyor olması… Bundan önceki 4 maçta olduğu gibi iyi oynarken kazanmak mümkün… Ama dün Fenerbahçe, tıpkı sezon başında yaşadığı, direncini kaybettiği bazı yenilgilerin aksine bence dün bu açıdan da kritik eşiği aştı… Şurası asla unutulmamalı… Her ne kadar NBA’e dönüşen, hücumun ön plana çıktığı bir formasyona evrilse de Euroleague hala savunmada ‘en iyi’ olanın ipi göğüsleme ihtimali ‘en yüksek’ olduğu bir yapı…

Şimdi önce Olympiakos, ardından da Monaco deplasmanıyla başlayacak olan çok zorlu, üst üste 7 maçlık bir evre bekliyor Fenerbahçe BEKO’yu… Milli maçlar için verilecek ara hem biraz dinlenmek hem de sakatlık sorunlarını gidermek için ilaç gibi gelecek… Elbette üst üste gelen 5 galibiyetin tadını da çıkararak…

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler