Avrupa Basketbol Şampiyonası başlıyor. Hazırlık maçları sonunda yüzde 73 ile bizim grubumuzda bulunan Sırbistan favori gözüküyor. Biz hazırlık döneminin öncesinde güç sıralamasında 4. pozisyonda bulunuyorduk. Ancak son anketlerde 6. sıraya geriledik. 24 takımın katıldığı bu şampiyona özellikle de son 16 turlarından itibaren çok çekişmeli maçlara sahne olacağa benzer.
Daha önceki yazılarımda Milli Takımımızın iyi bir hazırlık dönemi geçirirse madalya adayı olduğunu belirtmiştim. Bormio kampıyla başlayan çalışmalar özel turnuvalarla bitti. Federasyonumuz yine iletişim sorunu yaşadı. Kampa kimlerin katılıp katılmadığı kamuoyuyla paylaşılmadı. Eski fotoğraflarla, yönetici ve teknik kadronun birbirinden farklı açıklamalarıyla kafalar karıştı. Sonuçta anladığımız kadarıyla 3 önemli oyuncumuz Larkin, Alperen Şengün, Adem Bona ve takımın genel menajeri kampa katılmamış!
Uzun soluklu bir turnuva bizi bekliyor. Bu yüzden herkesin katkı vermesi ve geniş bir rotasyonla oynamamız gerekiyor. Türk basketbolunun büyük eksiği olan tempo, sertlik ve hücumda pas sayısının azlığı en önemli handikabımız olacak. Hazırlık maçlarında oyun planımızın point pivot yani Alperen’in üzerine kurulduğunu gözlemledim. Bu oyun düzeninde keskin şutörlerin eksikliğini çeker miyiz? Bekleyip görelim. Unutmayalım ki rakip takımlar bu plana karşı tedbir alacaklar. Özellikle de biz savunmadayken mutlaka Alperen’in üstüne gidecekler ve onu yıpratacaklardır. Hücumda çareler üretebiliriz. Ama savunma konusunu çözmemiz gerekiyor. Bu tip turnuvalarda yıldız oyuncuların dışında görev adamları kilit rol oynar.
Sırbistan’ı ayrı tutarsak madalya adayı ülkelerin sayısı oldukça fazla. Biz de bu takımlardan birisiyiz. 6 takımdan oluşan grubumuzu ilk 2’de bitirebilirsek bence yolumuz açılır. Voleybolun iletişim ve saha başarısının çok gerisinde kalan basketbolumuz bir madalya getirirse tekrar yükselişe geçebilir. Aklıma dahi getirmek istemiyorum ama madalya haricinde alınacak herhangi bir derece başarısızlık olur. Kolay gelsin.
Kaynak: Cumhuriyet




Kolay bir gruptayız. Teknik ekibin savunmayı öncelikli tutması umut verdi. Hazırlık maçlarında Panathinaikos benzeri bir sertlik gördüğümüz bölümler oldu.
Fakat Erman Hocamızın belirttiği gibi savunmada doğrudan üzerine oynanan “yıldızlarımız” var. Zorda kalınca ağırlıkla savunmacı oyuncularımızı sürüp rotasyonu geniş tutacak mıyız, yoksa yıldızlarla mı sonuç almaya uğraşacağız? (Bu noktada Ender’in de yardımcı olarak doğru önerilerde bulunduğuna ve bulunacağına inanıyorum.)
Birincisini yaparsak ilk maçtan işi sıkı tutup madalyayı zorlayabiliriz. Yoksa eşleşmelere göre çeyrek finalde çarpılmamız olası.
“Aklıma dahi getirmek istemiyorum ama madalya haricinde alınacak herhangi bir derece başarısızlık olur.” Bu satırlar çok büyük bir haksızlık… Erman Hocam şu anki federasyonu rakip olarak görmüş olabilir ancak Türk basketbolu ve basketbolcusu için mevcut yönetim ve yönetim adayları hiç birşey yapmazken tüm sorumluluğu takıma ve teknik yönetime atıp kurtulmak yakışmaz Erman Hocam’a… Seçimler de yabancı sınırı için hiç topa girmeyen, FB oyuncu göndermeyince ölü taklidi yapan , Türk basketbolu için kulüp başkanlarını tek konuda uyarmayan Erman Hocam millî takım konusunda hiçbir yerde olmadığı kadar net konuşmuş… Ben bu soruları seçim döneminde de çok sordum , sadece yüzeysel basketbol fikirleri ve projeleri ile yönetime aday olmak dışında herhangi bir aksiyon görmedik Erman Hocam ‘dan… Benim oy hakkım olsa oy vereceğim tek başkan kendisi ama hiç olmazsa ya “FB, milli takımdan büyük değildir, gereken ceza verilmelidir yada Ergin Ataman hatalıdır, göreve gelince kendisine teşekkür edip yeni bir yol çizeceğiz ” diyebilirdi en azından , millî takım konusunda… Dolayısıyla maçlar yaklaşınca ” madalya dışında başarısız kabul ederim ” demek olmamış… Saygılarımla Erman Hocam…
Bu satırlar doğru. 1970 li yıllarda Avrupa 8. Olmuştuk. Eğer 5-10 arası bir derece gelirse (5 bile fena değil) bu başarı değildir. Bu 50 senedir aynı yerde olduğumuzun kanıtıdır.