Basketbolda sezonun sonuna geldik. Final serisi bugün başlıyor. Play-Off eşleşmeleri belli olduğunda, çoğu basketbolsever finali Fenerbahçe Beko ile Türk Telekom’un oynamasını bekliyordu. Normal sezonun birincisi Telekom istikrarlı bir sezon geçirmişti. İyi bir takım kimyası vardı. Ancak Ankara ekibinin “az ama öz” görünümlü dar kadrosunun uzayan serilerde sıkıntı yaşaması kaçınılmazdı. Yarı finalde her maç biraz daha iyi oynayan, kadrosu daha geniş Pınar Karşıyaka “Altıncı Adam” diyebileceğimiz taraftarından aldığı enerjiyle ağır bastı. Koç Ufuk Sarıca’nın kadrosunu çok iyi kullanmasının ve form grafiğini doğru zamanda yükseltmesinin, bu sonuçta payı büyüktü. Takımın temposunun düştüğü anlarda da Kaf-Kaf tribünlerinin muhteşem desteği onları ayağa kaldırdı.
Diğer yarı final serisi, beklendiği gibi ilginç bir mücadeleye sahne oldu. Basketbolun yıllardır değişmeyen bir kuralı vardır: 8-10 sayı ile kaybetmek, çok farklı kaybetmekten daha kötüdür. Nitekim öyle oldu; ilk maçı 42 sayı farkla kazanan Fenerbahçe, o “hormonlu” skorun sarhoşluğuyla sonraki maçlara odaklanmakta sorun yaşadı. Erkenden “bu iş bitti” havasına girdiler. Anadolu Efes içinse farklı yenilgi adeta doping oldu. Sezon sonunda ayrılacak olan koç Ergin Ataman, ilk maçın skorunu dağılmış gibi görünen takımını toparlamak ve motivasyonu yeniden sağlamak için kullandı. Gurur meselesi yaptıkları seride önce mucizevi bir son saniye üçlüğüyle eşitliği yakaladılar, ardından olaylı üçüncü maçı kazanarak, rakibin direncini kırdılar.
Hakemler kötü yönetti; bunda taraflı-tarafsız hepimiz hemfikiriz. Üçüncü maçta çokça tartışılan kararlardan sonra Basketbol Federasyonu’ndan gelen talihsiz açıklama da deyim yerindeyse “tüy dikti.” Böyle bir ortamda Fenerbahçe kanadının soğukkanlılığı koruması, teknik kadro ile oyuncuların saha içine konsantrasyonlarını yoğunlaştırması gerekirdi. Böyle zamanlarda oyuncular, özellikle de yabancılar için pusula yöneticilerin davranışlarıdır. Keskin sirkenin küpüne zarar verdiğini bir kez daha gördük. Sakin kalamadılar ve kaybettiler.
Kriz anlarında koçlara düşen sorumluluk büyüktür. Koç Itoudis, bilgi ve tecrübesiyle liderlik yapması gerekirken, sürekli şikâyet eden, söylenen, hatta oyuncu değişimiyle ilgili örnekte olduğu gibi, haksız itirazlarda bulunarak taraftarı da yanlış yönlendiren bir portre çizdi. Elindeki laptopu hakem hatalarını göstermek yerine teknik analiz için kullanıp bir sonraki maça daha iyi hazırlanması yerinde olurdu.
Finalde ne olur derseniz, şanslar eşit bence… Anadolu Efes yarı finalde yakalamış olduğu motivasyon çizgisini sürdürebilecek mi? Pınar Karşıyaka muhteşem seyircisinin desteğini avantaja çevirmek için gerekli olan deplasman galibiyetini koparabilecek mi? Göreceğiz…
Kaynak: Cumhuriyet