Biliyorum: Zordur maç yorumu yapmak! Özellikle de ülkece beklentilerin büyük olduğu bu Euroleague ilk maçlarının ardından yorum yapmak ateşten gömlek giymektir. İnsanlara duymak istemedikleri şeyleri söylerseniz veya okumak istemedikleri şeyleri yazarsanız tepki alırsınız.
Ayrıca.. Gerçekten zordur maç yorumu yapmak. Basketbolu ne kadar iyi bilirseniz bilin yorumculuk ayrı bir iştir. İnceleme ister, dikkat ister, istatistik okumayı bilmeniz gerekir ve yorumcu formu diye bir şey vardır. Yorum yaptıkça forma girersiniz, ara verirseniz formdan düşersiniz.
Benden yorum da yapmam istendi ama bilenler bilir: Ben maç yorumunu yıllardır yapmadım. İlk özel televizyonun (Magic Box, Star 1)ilk NBA yorumculuğunu Bülend Karpat ile yaptığımdan bu yana bir ömür geçti. Sonra Cine 5 de bir süre canlı yayın yorumculuğu yaptım ama işte o kadar. Sonrasında yalnızca işin saha dışı bölümlerini yazdım yorumladım. Bu nedenle yorum yapmayacağım. İlk maçların ardından aklıma takılanları sizlerle paylaşacağım.
Önce Fenerbahçe… İlk maçı izleyen Fenerbahçe’ li dostlarımın Maccabi nostaljisiyle 3-0 lık seri beklentisine girdiklerini görüyorum ve ‘aman dikkat’ diyorum: Genel istatistiklere ters düşen rakamlar böyle serilerde genele dönebilirler. Yani.. Panathinaikos’un ilk maçta son iki periotta 16 sayı atmasını ölçü olarak alıp büyük beklentilere girmemek gerekir. O maçta Obradoviç rakip koçu kandırdı. Şapkasından tavşan çıkartıp iki uzunla yaptığı baskılı savunmaya rakip takımın koçu hiçbir çözüm üretemeyince maçı aldı kaçtı! Soruyorum şimdi: Sezon ortalamasını hiçbir yönünde tutturamayan Panathinaikos ikinci maçta dengeleri sağlar mı? Ah! Bana sorsanız ‘azara azar düzeltsinler istatistiklerini tek maça sığdırmasınlar’ diye dilekte bulunurdum ama bu işler dilemekle olmuyor. Tek maçta olacaksa da bu iş, bu geceki maçta olsun. Ben 3-1 lik seriye razıyım.
İkinci sorum Kalinic’in ekstra performansı ile ilgili. İlk maçın başında neredeyse boş bırakılan Kalinic, Pasqual’e en iyi yanıtı sahada vermişti. O moralle yineler mi acaba o süper oyunu? Sırayla sorayım aklıma gelenleri 1. İlk maçta çok uzun süre alıp çok yıpranan Bogdanovic bu kısa sürede kendini toparlayabildi mi? 2. Obrakadabra’nın şapkasında başka bir tavşan daha olabilir mi? 3. İlk maçta hemen hiç oynamayan Datome’den bu gece ekstra bir performans bekleyebilir miyiz. 4. Udoh’ın Bourussis’i korkuttuğu çok belli oldu. Bu maçta korkusunu yenmek için işi sertliğe dökebilir mi? 5. İlk maçın sonunda Panathinaikos’luların hakeme saldırısı bu maçta hakemleri etkiler mi? İzleyip göreceğiz…
Diğer maçları uzatmayacağım. Belki onlarla ilgili görüşlerimi yarın yazarım ama hissiyatımı şöyle özetleyeyim: Anadolu Efes ilk maçta ezildi. Maçı çok büyük farkla kaybetti ama içimden bir ses bu iş henüz bitmedi diyor. Efes’liler sonraki maçlarda ‘çabuk’ ile ‘acele’yi karıştırmazlarsa Olimpiakos yenilmeyecek bir takım değil…
Darüşşafaka Doğuş ise ilk maçta Real Madrid’e çok fena kafa tuttu ama bence bu iş bitti: Geçemez bu turu Doğuş!