Geçtiğimiz sezon Anadolu Efes'in başına geçen ve yıldızlarla dolu bir kadroya koçluk yapan Ivkovic, takımın maç sonlarındaki performans eksikliği, bu sezon yaşanan sorunlar, kaybedilen maçlardaki hatalar ile ilgili hem özeleştiri yaptı, hem takım olarak sıkıntılarını anlattı, son olarak da Avrupaçapında yetenekler çıkaran Türkiye'nin bu yetenekleri nasıl profesyonel basketbolcu yapabileceğini anlattı.
İşte Dusan Ivkovic'in açıklamaları…
– Kızılyıldız ve Kuban maçları kritikti. İki maç da kaybedildi. Kuban maçında takım konsantre görünmüyordu. 17 top kaybı, 23 basket, 16’da 7 serbest atış, 61 sayı. Bir Ivkovic takımından alışık olmadığımız görüntüler vardı. Takım neden sizin çözümlerinize reaksiyon gösteremiyor?
“Bu çok ciddi, cidi bir soru. Buna teknik bir yanıt vereceğim. Bu iki maçta da takımım birlik içinde görünmüyordu. Kızılyıldız maçı çok farklı bir maçtı. Onların da kazanması gerekiyordu, baskı altındaydılar. İlk yarısında maçı çok iyi kontrol ettik. Onlara karşı kazansaydık, iki maçı da kazanmış, harika bir iş çıkarmış olacaktık.
Kızılyıldız'a karşı ilk yarıyı 8 sayı farkla önde kapatmıştık. Ne yazık ki, onlara karşı yaptığımız top kayıplarıyla hızlıca geri dönmelerine izin verdik. Bu nedenle savunmamızı da oturtamadık. Miller ve Zirbes'e karşı ya da Kinsey ve Zirbes'e karşı ikiye iki savunmalara iyi hazırlanmıştık. Maçı son çeyrekte Lazic, Dangubic gibi iyioyuncuların ekstra performanslarıyla kaybettik. Takımımız, oyun ve seyirci olarak baskıya dayanamadı.
Lokomotiv Kuban maçı, Kızılyıldız maçından farklıydı. Bunun pek çok teknik cevabı olabilir. Lokomotiv maçı, İstanbul'da oynayacağımız son 6 maçlık serinin ilkiydi. Performansımızı yükseltmek için doğru zamandı. Bir şeyler yapmamızın zamanı gelmişti. Mesela, Fenerbahçe maçında arkadaşım Obradovic, Ali ve Datome gibi isimlerden katkı alamadığı zaman Kalinic ve Melih Mahmutoğlu ile 6-0'lık seri yakaladı. Bunun anlamı, kritik anlarda, beklenmedik olaylara karşı hazırlıksız yakalandık. Lokomotiv Kuban, bizim yaratıcılığımıza karşı çok hazırdı. Üç sayılık atışlarımıza karşı hazırdı. Biz de hazırlanmıştık. Ancak, bu maçı hücumda kaybetmedik. 12 asiste karşılık 17 top kaybı yaptık. 15 az pozisyonumuz vardı. 9 serbest atış kaçırdık. Bunun anlamı, takımım kesin olarak bu maça hazır değildi.”
MAÇ SONLARINDA YAŞANAN SORUNLAR…
– Bazı maç sonlarında takım donup kalıyor. Kuban deplasmanı, Cedevita, Laboral, Olympiakos maçları gibi. Buna Avrupa’da ve hatta dünyada sizden daha iyi çözüm bulabilecek isim sayısı çok azdır. Elbette bir çözümünüz vardır ancak takım neden bu çözümü uygulayamıyor sahada?
“Son dakikalarda kaybettiğimiz maçlarda, takımda kimin ve nasıl bitireceğine dair bir sorun vardı. Bu sezon 6 yeni oyuncumuz var. Krstic gibi güvenilir bir post up oyunu, faul alıp serbest atışı yapabilecek, maçı bitirebileceğimiz bir oyuncumuz yoktu. Son anlarda, son periyotlarda, maçı kazanacak hücumları kusursuz bir şekilde uygulayabilmek için zamana ihtiyacımız var. Normal sezonda Laboral, Olympiakos maçlarında ise savunma nedeniyle kaybettik. Örnek olarak, Laboral maçında Diebler beş faul almıştı ve boş şutu atacak oyuncumuz yoktu. Son anlarda gereken kararları verebilmek için oyuncularımın zamana ihtiyacı var.”
NEDEN MAÇ SONLARINDA SARIC & BROWN?
– Türkiye’de ve Avrupa’da otoriteler, Dario Saric ve Derrick Brown’ın birlikte kullanılmasını eleştiriyor. Kaybedilen bazı maç sonlarında bu ikili sahadaydı. Buradan bir avantaj sağlamak istiyor da olabilirsiniz elbette. Neden bu ikiliyi bir arada tutmakta ısrarcısınız? Neden özellikle tercih ediyorsunuz?
“Bu iki oyuncum Karşıyaka'ya karşı iyi bir maç sonu oynadı. Bu ikiliyi oynatınca 5 oyuncum birden dikine gidebilen skorerler, dikine hareket edebilenler, post up oyunu olan oyuncular oluyor. Alex Tyus belki daha iyi bir bitirici. Ancak, savunmada eşleşme değiştirmeye başlayınca, örnek olarak Lokomotiv Kuban maçında, iyi ikili eşleşmeler yakalayabiliyoruz. İyi pas açıları, daha rahat şut şansı buluyor. Örnek olarak Lokomotiv maçında Birkan Batuk, Furkan, Cedi bu tip anlarda çok fazla top kaybı yaptı. Kupadaki Karşıyaka maçında da çok fazla top kaybı yaptık. Son dakikalara 6 sayı önde girmemize rağmen bu top kayıplarıyla kaybettik. Zagreb'deki Cedevita maçında da Miro Bilan'ı post up savunmasında da sadece Dario Saric durdurmaya hazırdı.”
“KONYA BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
– Konya deplasmanında kazanılan maç Anadolu Efes’in bu sezonki en iyi performansıydı. 40 dakika boyunca konsantre ve iyi oyun oynandı. Siz de yükseliş bekliyordunuz ancak takım ilginç bir şekilde düşüş gösterdi. 9 maçta 6 mağlubiyet geldi. Bu kötüye gidişi nasıl açıklayabiliriz?
“Konya hakkında bir şeyler söylemek isterim. Bizim en iyi deplasman maçlarımızdan biriydi. Konyalı insanlar hakkında söylemek istediklerim var. Oraya giderken bana Türkiye'nin en dindar insanlarının orada olduklarını söylediler. İyi ve güzel basketbol hareketlerini alkışladılar. Konya beni bu açıdan çok etkiledi. Bence bu çok muhteşem bir durum.
Konya maçında çok iyiydik ama ardından Fenerbahçe maçıyla düşüş başladı. 48 saat bile geçmeden Galatasaray maçına çıktık. O maç, Galatasaray'ın bu sezon oynadığı en iyi maçtı. Mesela, Micov hiç şut kaçırmadan oynadı. Panathinaikos, en iyi oyununu bize karşı oynadı. Takımımı, zor durumlara, zor maçlara, kritik anlara karşı mental olarak hazırlamaya çalışıyorum.”
“EFES KOPMUYOR” MU, “MAÇ SONU OYNAYAMIYOR” MU?
– Efes, kaybettiği maçları hep yakın skorlu kaybediyor. Bu durumu iki şekilde açıklamak mümkün. “Efes 40 dakika maçın içinde kalıyor, kopmuyor” ya da “Efes, maç sonunu oynayamıyor.” Kaybedilen maçları göz önünde bulundurduğumuzda hangi açıklama size daha yakın duruyor?
“Başlarda bizim oyunumuz, Cumhurbaşkanlığı Kupası'ndaki Karşıyaka ve Limoges maçlarında, iyi üçlük yüzdesiyle destekleniyordu. Ancak, Euroleague normal sezonu bitiminde üçlük yüzdemiz çok düştü. Basketbol bir hücum ve ardından bir savunma ile oynanıyor. İkisini birbirinden ayırmamak gerekiyor, oyunu kontrol edebilmek için.
Rakiplerimiz bize karşı savunmada oyuncu değişerek oynamaya başladılar. Hücumda üçgen açılarını ve şutları daha iyi savundular. Yüzde 48 üçlük atarak maç kaybettik. Çünkü, rakiplerimizden daha az hücum pozisyon bulabiliyorduk. Guard savunmamızda sorunlar vardı. Modern Euroleague basketbolu için yeterli bir savunma yapamıyorduk. Mesela, Heurtel ve Furkan ikilisiyle sahadayken… Furkan'ın zamana ihtiyacı var. Hücumdaki en yetenekli oyuncularımızdan Heurtel ise fazla atletik yeteneklere sahip değil.
Kuban gibi bir şeyler üretmemiz gereken maçlarda, 15 daha az pozisyon bulduğumuz maçlarda, oyunu kontrol edemedik. Çok kötü maç çıkardık. Bu benim sorumluluğumda elbette. O dakikalarda koçluğumun da kötü olduğunu biliyorum. Fakat, benchten gelen hiçbir oyuncum yardım edemedi, hazır değillerdi. Fakat, çalışmaya devam etmemiz gerekiyordu.
Oyunumuzu, hem savunma hem de hücumda geliştirmemiz gerekiyor. Savunmamız, kesinlikle Euroleague seviyesinde değil. Oyunumuzu geliştirmemiz için savunmamızı da geliştirmemiz gerekiyor.”
– Kalan 2 maçta zorlu bir fikstür var. Gruptan çıkma konusunda bir planınız var mı?
“Odaklanmamız, konsantre olmamız gerekiyor. Her maça tek tek hazırlanmamız gerekiyor.”
“SADECE HİDAYET TÜRKOĞLU…”
– Efes altyapısına, Türkiye’nin en iyi altyapısı denilebilir. Fakat, biz çok yetenekli oyuncuları profesyonel seviyeye taşımakta zorlanıyoruz. Efes de bu konuda zorlanıyor. Yabancı sınırlıyken de, sınırsızken de biz bu sorunu aşamıyoruz. Altyapıdaki başarılar, üst seviyelere taşınmakta zorlanılıyor. Sizce neyi yanlış yapıyoruz? Sizin buna dair bir yorumunuz var mı?
“Bazı yanlış anlaşılmalara yol açmak istemem. Anadolu Efes son yıllarda en iyi Türk takımıydı. En iyi antrenörlere, en iyi oyunculara sahipti. Oktay Mahmuti, Ergin Ataman, Ufuk Sarıca, herkes Efes'teydi. Fakat, bana yalnızca Hidayet Türkoğlu, “Ben Efes'ten Hidayet'im” dedi.
Genç oyuncuların adanmışlık seviyesinden bahsedelim. Türk insanın karakteri mücadeleciliği. Ben CSKA'dayken 2000-01 sezonunda herkes Cenk Akyol'dan bahsediyordu, 16-17 yaşlarındaydı zannediyorum. Tüm Avrupa onu konuşuyordu. Daha fazla oyun karakteri, daha fazla oyun bilgisi, daha fazla savunma gerekiyordu. İyi bir savunmacıysan bir şampiyon olabilirsin. İyi bir hücumcuysan iyi bir oyuncu ya da iyi bir takım olabilirsin. Basketbolda bu, çok büyük bir fark.
Şimdi Milli takımda jenerasyon değişiyor. Burada oyunculara daha fazla destek gerekiyor. Sadece Efes'te değil, tüm ülkede bir basketbol sevgisi var. 20 yıllık bir çaba sonucunda iyi bir sonuca ulaşılıp, genç milli takıma sahip olunabiliyor. Türkiye'nin genç basketbolcularına, basketbol okullarına, altyapılarına, tüm Avrupa'da büyük bir saygı gösteriliyor.
Genç oyunculara kısa ve çok önemli bir tavsiyem var. Genç oyuncular çok fazla profesyonel olmayan ilişkiler ve büyük beklentiler içerisinde oluyorlar. Bu düzeltmenin 3 unsuru var. oyuncular, menajerler ve kulüplerin daha kolektif ilişkileri olması gerekiyor. Çoğu zaman, genç oyuncular çok büyük baskı altında oluyorlar.”
“NBA VE FIBA BİRLİKTE ÇALIŞMALI”
– NBA, Avrupa kulüpler için bir ızdırap haline gelmeye başladı. Neredeyse her kulüp sorunlar yaşıyor. Bu işin sonu nereye varacak?
“Avrupa'nın genç oyuncularını tutması artık çok çok zor. Bu çok ciddi bir soru. Benim bazı oyuncularım NBA'de bir elçi gibiydiler, bunun için mutluyum. Kapıları onlar açtı. Divac, Petrovic, Danilovic, Paspalj, Kukoc gibi oyuncular. Ancak, o oyuncular NBA'e gitmeye hazırdı. Kulüpleri, antrenörleri, herkes için bir onurdu onların gitmesi. Fakat, hazır olmadan gitmeleri en az 2 yıllarına mal oluyor. Geri döndüklerinde mahvolmuş oluyorlar. Son örnek Kostas Papanikolaou. Avrupa'nın en yetenekli oyuncularından biriydi. Küçük bir kulüpten Olympiakos'a, Olympiakos'tan Barcelona'ya gitti. Sonra geri döndü. Gidiş zamanı çok sorgulanabilir. Bu yolu birçok oyuncu seçiyor. Bunun için NBA ve FIBA'nın birlikte bir şey yapması gerekiyor. Hangi oyuncular, hangi seviyede, nasıl oraya gitmeliler bunların belirlenmesi gerekiyor. Nemanja Nedovic de Papanikolaou gibi. Geri döndü, gittiği seviyeden daha kötüydü. Ben de oyuncuların en doğru zamanda, en doğru şekilde gitmelerinden mutlu oluyorum.
Gelecek sezon NBA'de maaş sınırı 90 milyon, bir sonrakinde 112 milyon dolara çıkacak. Avrupa'nın her yerindeki oyuncular oraya liseye bile gitmek isteyecek. Tıpkı, yaz başında kamp kadrosuna aldığım en yetenekli oyuncularımdan biri olan Onuralp Bitim gibi. Amerika'ya liseye gitti, çok yetenekli bir oyuncuydu. Giderek Avrupa basketboluna daha fazla atak oluyor. Bunun nasıl durdurulacağını federasyonlar çözmek zorunda. Bu yönde sadece görüşmeleri değil, kararlar almaları gerekiyor.”
– Avrupa’da 16 takımın mali durumunu üst seviyeye çıkarmak, kapalı lige geçmek bunun için yeterli bir çözüm olabilir mi?
“FIBA ve ULEB arasındaki çekişme Avrupa basketbolu için üzücü bir durum. Umarım, bu sorun en iyi şekilde çözülür. Bu bizim için ciddi bir sorun. Dilerim Avrupa'da basketbolunun karar alıcı insanları konuşup buna çok güzel bir sonuç alınır.”
(Sporx)
Geçtiğimiz sezon Anadolu Efes'in başına geçen ve yıldızlarla dolu bir kadroya koçluk yapan Ivkovic, takımın maç sonlarındaki performans eksikliği, bu sezon yaşanan sorunlar, kaybedilen maçlardaki hatalar ile ilgili hem özeleştiri yaptı, hem takım olarak sıkıntılarını anlattı, son olarak da Avrupaçapında yetenekler çıkaran Türkiye'nin bu yetenekleri nasıl profesyonel basketbolcu yapabileceğini anlattı.
İşte Dusan Ivkovic'in açıklamaları…
– Kızılyıldız ve Kuban maçları kritikti. İki maç da kaybedildi. Kuban maçında takım konsantre görünmüyordu. 17 top kaybı, 23 basket, 16’da 7 serbest atış, 61 sayı. Bir Ivkovic takımından alışık olmadığımız görüntüler vardı. Takım neden sizin çözümlerinize reaksiyon gösteremiyor?
“Bu çok ciddi, cidi bir soru. Buna teknik bir yanıt vereceğim. Bu iki maçta da takımım birlik içinde görünmüyordu. Kızılyıldız maçı çok farklı bir maçtı. Onların da kazanması gerekiyordu, baskı altındaydılar. İlk yarısında maçı çok iyi kontrol ettik. Onlara karşı kazansaydık, iki maçı da kazanmış, harika bir iş çıkarmış olacaktık.
Kızılyıldız'a karşı ilk yarıyı 8 sayı farkla önde kapatmıştık. Ne yazık ki, onlara karşı yaptığımız top kayıplarıyla hızlıca geri dönmelerine izin verdik. Bu nedenle savunmamızı da oturtamadık. Miller ve Zirbes'e karşı ya da Kinsey ve Zirbes'e karşı ikiye iki savunmalara iyi hazırlanmıştık. Maçı son çeyrekte Lazic, Dangubic gibi iyioyuncuların ekstra performanslarıyla kaybettik. Takımımız, oyun ve seyirci olarak baskıya dayanamadı.
Lokomotiv Kuban maçı, Kızılyıldız maçından farklıydı. Bunun pek çok teknik cevabı olabilir. Lokomotiv maçı, İstanbul'da oynayacağımız son 6 maçlık serinin ilkiydi. Performansımızı yükseltmek için doğru zamandı. Bir şeyler yapmamızın zamanı gelmişti. Mesela, Fenerbahçe maçında arkadaşım Obradovic, Ali ve Datome gibi isimlerden katkı alamadığı zaman Kalinic ve Melih Mahmutoğlu ile 6-0'lık seri yakaladı. Bunun anlamı, kritik anlarda, beklenmedik olaylara karşı hazırlıksız yakalandık. Lokomotiv Kuban, bizim yaratıcılığımıza karşı çok hazırdı. Üç sayılık atışlarımıza karşı hazırdı. Biz de hazırlanmıştık. Ancak, bu maçı hücumda kaybetmedik. 12 asiste karşılık 17 top kaybı yaptık. 15 az pozisyonumuz vardı. 9 serbest atış kaçırdık. Bunun anlamı, takımım kesin olarak bu maça hazır değildi.”
MAÇ SONLARINDA YAŞANAN SORUNLAR…
– Bazı maç sonlarında takım donup kalıyor. Kuban deplasmanı, Cedevita, Laboral, Olympiakos maçları gibi. Buna Avrupa’da ve hatta dünyada sizden daha iyi çözüm bulabilecek isim sayısı çok azdır. Elbette bir çözümünüz vardır ancak takım neden bu çözümü uygulayamıyor sahada?
“Son dakikalarda kaybettiğimiz maçlarda, takımda kimin ve nasıl bitireceğine dair bir sorun vardı. Bu sezon 6 yeni oyuncumuz var. Krstic gibi güvenilir bir post up oyunu, faul alıp serbest atışı yapabilecek, maçı bitirebileceğimiz bir oyuncumuz yoktu. Son anlarda, son periyotlarda, maçı kazanacak hücumları kusursuz bir şekilde uygulayabilmek için zamana ihtiyacımız var. Normal sezonda Laboral, Olympiakos maçlarında ise savunma nedeniyle kaybettik. Örnek olarak, Laboral maçında Diebler beş faul almıştı ve boş şutu atacak oyuncumuz yoktu. Son anlarda gereken kararları verebilmek için oyuncularımın zamana ihtiyacı var.”
NEDEN MAÇ SONLARINDA SARIC & BROWN?
– Türkiye’de ve Avrupa’da otoriteler, Dario Saric ve Derrick Brown’ın birlikte kullanılmasını eleştiriyor. Kaybedilen bazı maç sonlarında bu ikili sahadaydı. Buradan bir avantaj sağlamak istiyor da olabilirsiniz elbette. Neden bu ikiliyi bir arada tutmakta ısrarcısınız? Neden özellikle tercih ediyorsunuz?
“Bu iki oyuncum Karşıyaka'ya karşı iyi bir maç sonu oynadı. Bu ikiliyi oynatınca 5 oyuncum birden dikine gidebilen skorerler, dikine hareket edebilenler, post up oyunu olan oyuncular oluyor. Alex Tyus belki daha iyi bir bitirici. Ancak, savunmada eşleşme değiştirmeye başlayınca, örnek olarak Lokomotiv Kuban maçında, iyi ikili eşleşmeler yakalayabiliyoruz. İyi pas açıları, daha rahat şut şansı buluyor. Örnek olarak Lokomotiv maçında Birkan Batuk, Furkan, Cedi bu tip anlarda çok fazla top kaybı yaptı. Kupadaki Karşıyaka maçında da çok fazla top kaybı yaptık. Son dakikalara 6 sayı önde girmemize rağmen bu top kayıplarıyla kaybettik. Zagreb'deki Cedevita maçında da Miro Bilan'ı post up savunmasında da sadece Dario Saric durdurmaya hazırdı.”
“KONYA BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
– Konya deplasmanında kazanılan maç Anadolu Efes’in bu sezonki en iyi performansıydı. 40 dakika boyunca konsantre ve iyi oyun oynandı. Siz de yükseliş bekliyordunuz ancak takım ilginç bir şekilde düşüş gösterdi. 9 maçta 6 mağlubiyet geldi. Bu kötüye gidişi nasıl açıklayabiliriz?
“Konya hakkında bir şeyler söylemek isterim. Bizim en iyi deplasman maçlarımızdan biriydi. Konyalı insanlar hakkında söylemek istediklerim var. Oraya giderken bana Türkiye'nin en dindar insanlarının orada olduklarını söylediler. İyi ve güzel basketbol hareketlerini alkışladılar. Konya beni bu açıdan çok etkiledi. Bence bu çok muhteşem bir durum.
Konya maçında çok iyiydik ama ardından Fenerbahçe maçıyla düşüş başladı. 48 saat bile geçmeden Galatasaray maçına çıktık. O maç, Galatasaray'ın bu sezon oynadığı en iyi maçtı. Mesela, Micov hiç şut kaçırmadan oynadı. Panathinaikos, en iyi oyununu bize karşı oynadı. Takımımı, zor durumlara, zor maçlara, kritik anlara karşı mental olarak hazırlamaya çalışıyorum.”
“EFES KOPMUYOR” MU, “MAÇ SONU OYNAYAMIYOR” MU?
– Efes, kaybettiği maçları hep yakın skorlu kaybediyor. Bu durumu iki şekilde açıklamak mümkün. “Efes 40 dakika maçın içinde kalıyor, kopmuyor” ya da “Efes, maç sonunu oynayamıyor.” Kaybedilen maçları göz önünde bulundurduğumuzda hangi açıklama size daha yakın duruyor?
“Başlarda bizim oyunumuz, Cumhurbaşkanlığı Kupası'ndaki Karşıyaka ve Limoges maçlarında, iyi üçlük yüzdesiyle destekleniyordu. Ancak, Euroleague normal sezonu bitiminde üçlük yüzdemiz çok düştü. Basketbol bir hücum ve ardından bir savunma ile oynanıyor. İkisini birbirinden ayırmamak gerekiyor, oyunu kontrol edebilmek için.
Rakiplerimiz bize karşı savunmada oyuncu değişerek oynamaya başladılar. Hücumda üçgen açılarını ve şutları daha iyi savundular. Yüzde 48 üçlük atarak maç kaybettik. Çünkü, rakiplerimizden daha az hücum pozisyon bulabiliyorduk. Guard savunmamızda sorunlar vardı. Modern Euroleague basketbolu için yeterli bir savunma yapamıyorduk. Mesela, Heurtel ve Furkan ikilisiyle sahadayken… Furkan'ın zamana ihtiyacı var. Hücumdaki en yetenekli oyuncularımızdan Heurtel ise fazla atletik yeteneklere sahip değil.
Kuban gibi bir şeyler üretmemiz gereken maçlarda, 15 daha az pozisyon bulduğumuz maçlarda, oyunu kontrol edemedik. Çok kötü maç çıkardık. Bu benim sorumluluğumda elbette. O dakikalarda koçluğumun da kötü olduğunu biliyorum. Fakat, benchten gelen hiçbir oyuncum yardım edemedi, hazır değillerdi. Fakat, çalışmaya devam etmemiz gerekiyordu.
Oyunumuzu, hem savunma hem de hücumda geliştirmemiz gerekiyor. Savunmamız, kesinlikle Euroleague seviyesinde değil. Oyunumuzu geliştirmemiz için savunmamızı da geliştirmemiz gerekiyor.”
– Kalan 2 maçta zorlu bir fikstür var. Gruptan çıkma konusunda bir planınız var mı?
“Odaklanmamız, konsantre olmamız gerekiyor. Her maça tek tek hazırlanmamız gerekiyor.”
“SADECE HİDAYET TÜRKOĞLU…”
– Efes altyapısına, Türkiye’nin en iyi altyapısı denilebilir. Fakat, biz çok yetenekli oyuncuları profesyonel seviyeye taşımakta zorlanıyoruz. Efes de bu konuda zorlanıyor. Yabancı sınırlıyken de, sınırsızken de biz bu sorunu aşamıyoruz. Altyapıdaki başarılar, üst seviyelere taşınmakta zorlanılıyor. Sizce neyi yanlış yapıyoruz? Sizin buna dair bir yorumunuz var mı?
“Bazı yanlış anlaşılmalara yol açmak istemem. Anadolu Efes son yıllarda en iyi Türk takımıydı. En iyi antrenörlere, en iyi oyunculara sahipti. Oktay Mahmuti, Ergin Ataman, Ufuk Sarıca, herkes Efes'teydi. Fakat, bana yalnızca Hidayet Türkoğlu, “Ben Efes'ten Hidayet'im” dedi.
Genç oyuncuların adanmışlık seviyesinden bahsedelim. Türk insanın karakteri mücadeleciliği. Ben CSKA'dayken 2000-01 sezonunda herkes Cenk Akyol'dan bahsediyordu, 16-17 yaşlarındaydı zannediyorum. Tüm Avrupa onu konuşuyordu. Daha fazla oyun karakteri, daha fazla oyun bilgisi, daha fazla savunma gerekiyordu. İyi bir savunmacıysan bir şampiyon olabilirsin. İyi bir hücumcuysan iyi bir oyuncu ya da iyi bir takım olabilirsin. Basketbolda bu, çok büyük bir fark.
Şimdi Milli takımda jenerasyon değişiyor. Burada oyunculara daha fazla destek gerekiyor. Sadece Efes'te değil, tüm ülkede bir basketbol sevgisi var. 20 yıllık bir çaba sonucunda iyi bir sonuca ulaşılıp, genç milli takıma sahip olunabiliyor. Türkiye'nin genç basketbolcularına, basketbol okullarına, altyapılarına, tüm Avrupa'da büyük bir saygı gösteriliyor.
Genç oyunculara kısa ve çok önemli bir tavsiyem var. Genç oyuncular çok fazla profesyonel olmayan ilişkiler ve büyük beklentiler içerisinde oluyorlar. Bu düzeltmenin 3 unsuru var. oyuncular, menajerler ve kulüplerin daha kolektif ilişkileri olması gerekiyor. Çoğu zaman, genç oyuncular çok büyük baskı altında oluyorlar.”
“NBA VE FIBA BİRLİKTE ÇALIŞMALI”
– NBA, Avrupa kulüpler için bir ızdırap haline gelmeye başladı. Neredeyse her kulüp sorunlar yaşıyor. Bu işin sonu nereye varacak?
“Avrupa'nın genç oyuncularını tutması artık çok çok zor. Bu çok ciddi bir soru. Benim bazı oyuncularım NBA'de bir elçi gibiydiler, bunun için mutluyum. Kapıları onlar açtı. Divac, Petrovic, Danilovic, Paspalj, Kukoc gibi oyuncular. Ancak, o oyuncular NBA'e gitmeye hazırdı. Kulüpleri, antrenörleri, herkes için bir onurdu onların gitmesi. Fakat, hazır olmadan gitmeleri en az 2 yıllarına mal oluyor. Geri döndüklerinde mahvolmuş oluyorlar. Son örnek Kostas Papanikolaou. Avrupa'nın en yetenekli oyuncularından biriydi. Küçük bir kulüpten Olympiakos'a, Olympiakos'tan Barcelona'ya gitti. Sonra geri döndü. Gidiş zamanı çok sorgulanabilir. Bu yolu birçok oyuncu seçiyor. Bunun için NBA ve FIBA'nın birlikte bir şey yapması gerekiyor. Hangi oyuncular, hangi seviyede, nasıl oraya gitmeliler bunların belirlenmesi gerekiyor. Nemanja Nedovic de Papanikolaou gibi. Geri döndü, gittiği seviyeden daha kötüydü. Ben de oyuncuların en doğru zamanda, en doğru şekilde gitmelerinden mutlu oluyorum.
Gelecek sezon NBA'de maaş sınırı 90 milyon, bir sonrakinde 112 milyon dolara çıkacak. Avrupa'nın her yerindeki oyuncular oraya liseye bile gitmek isteyecek. Tıpkı, yaz başında kamp kadrosuna aldığım en yetenekli oyuncularımdan biri olan Onuralp Bitim gibi. Amerika'ya liseye gitti, çok yetenekli bir oyuncuydu. Giderek Avrupa basketboluna daha fazla atak oluyor. Bunun nasıl durdurulacağını federasyonlar çözmek zorunda. Bu yönde sadece görüşmeleri değil, kararlar almaları gerekiyor.”
– Avrupa’da 16 takımın mali durumunu üst seviyeye çıkarmak, kapalı lige geçmek bunun için yeterli bir çözüm olabilir mi?
“FIBA ve ULEB arasındaki çekişme Avrupa basketbolu için üzücü bir durum. Umarım, bu sorun en iyi şekilde çözülür. Bu bizim için ciddi bir sorun. Dilerim Avrupa'da basketbolunun karar alıcı insanları konuşup buna çok güzel bir sonuç alınır.”
KAYNAK: SPORX / HAKAN CELEP