Türkiye Basketbol Federasyonu CEO’su Hidayet Türkoğlu, NTV Spor programında yayınlanan Adil Oyun programına konuk oldu.
Hacettepe Üniversitesi’nde gerçekleştirilen programda Türk futbolunun efsane ismi Rıdvan Dilmen’in konuğu olan Hidayet Türkoğlu, öğrencilerin de sorularını yanıtladı. Programda öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Çavuşoğlu Koleji’nde başlayıp Los Angles Clippes’ta tamamlanan bir serüven… 11-12 yaşında basketbola başladım o zaman bana 36 yaşında Clippers’ta oynayacaksın deselerdi buna inanmazdım. Doğru inanlarla çalıştım ve beni de doğru yönlendirdiler. Bu da benim iyi yerlere gelmemi sağladı. Özverili olmanız gerekiyor… Ailenizden, sevdiklerinizden uzak kalıyorsunuz, kendinize zaman ayıramıyorsunuz… Hedefleriniz de hep artıyor… Bu da fedakarlıkları beraberinde getiriyor. Gerek ailem gerekse de evlendikten sonra eşim beni hiç yalnız bırakmadı. Onların da payı çok. Siz bu işin hep iyi taraflarını görüyorsunuz ama kötü dönemler de yaşadığımız oluyor. Önemli olan o süreçte doğru insanlarla beraber olmanız. Dostlarınızla, büyüklerinizle o süreci de atlatıyorsunuz. O nedenle şükrediyorum…”
“Bayrampaşa’da Yıldırım Mahallesi’nde büyüdüm. Hakikaten de o zaman sokakta, 12 yaşındaydım ve 25 sene önce atari salonlarından çıkmıyordum. Sonra bana ‘Sen uzun boylusun’ dediler… Basketbola zorla başladım. O zaman istekli de değildim. Hep aklım dışarıdaydı. Antrenmanlardan da kaçtığım oluyordu. Dışarıdaki hayatım etkilenmesin dediğim de oluyordu. Ama doğru insanları bulunca basketbolu sevmeye başladım…”
“Parlak bir öğrenci değildim ve spora yöneldim. O an tek hedefim başarılı olmaktı. Başarılı olunca da insanlar doyumsuz oluyor. Genç Takım ve A Takım’la antrenmanlara çıkmaya başladım. Üstüne de gitmeye devam ettim. Arkadaş çevren de güzel oluyor… Onlarla da eğleniyorsun ve başarı da geliyor… Bunlar hep zincirin halkası gibi… Türkiye’de başlayan serüven, NBA’de kendimi belli noktalara getirebilmem ve hedefler sonrasında seni bir yerlere götürüyor. 1999 yılında Efes ile Selanik’te Final Four oynamıştık. Avrupa’nın da en iyi 5’ine seçilmiştim. Türkiye’de bazı şeylerin yetmeyeceğine inandım. 19 yaşında, şimdi de kendime çok güvenirim. Her koşulda kendime çok güveniyorum. O adımı da atarım… %50’si başarının bu adımı atmaktır… Ben böyle düşünüyorum. O zaman da NBA’e gitmeyi düşündüm. ‘Bir gideyim, başarılı olur muyum’ diye baktım…”
“Benim ilk takımım Sacramento’ydu ve orada Peja ile Divac vardı… Üçümüz de aynı dili konuşuyordum. O zaman İngilizcem, şuan ki Türkçem gibiydi. O süreci onlarla atlattım. Tabii zamanla İngilizcen de gelişiyor. Basketbolu, oyuncuları ve sistemi öğreniyorsun. Çok çalışıyorsun… 4-5 ay sonra onları da atlatınca her şey istediğin gibi gidiyor… 2000 senesinde 16.sıradan draft oldum… İki takım arasında gidip geliyordum. Sacramento’ya gitme durumum vardı. ‘16.senemi doldurayım, 1000 maç oynayayım’ diye hedefliyordum. Ancak kafa ile vücut aynı gitmiyordu. Zorlamanın gereği olmadığını düşündüm. Kariyerimi noktaladım. Bundan sonraki teklifler beni mutlu etmeyecekti. Türkiye’den de Amerika’dan da teklifler geldi. Sadece o takımda oynamak için olmak bana bir fayda getirmeyecekti. Ailemle ve arkadaşlarımla bu kararı verdim. Şuan ki hayatımdan da memnunum. İlk defa yöneticilik yapıyorum. 25 yıllık spor hayatımdan sonra yöneticilik yapıyorum. Gayet de iyi gidiyor.”
“Benim NBA’den edindiğim basketbol dışında da tecrübelerim var. NBA dünyanın sadece en iyi basketbol ligi değil, 1 numaralı basketbol organizasyonu. Başkan Harun Erdenay ile konuşmalarımız da o yönde. Milli Takımlar, ligler ve sponsorlardan da sorumluyum. Oradaki fikirlerimi paylaşıyorum ve basketbolu Türkiye’de nasıl daha popüler hale getirebiliriz diye çalışmalar yapıyoruz… Başkan Harun Erdenay ile karşılıklı da birlikte de oynadık. İnşallah bu şekilde uyumlu bir biçimde devam eder.”
KAYNAK: TBF