26 Nisan 2025, Cumartesi
spot_img
Ana SayfaTHY EUROLEAGUEGÖKHAN TÜRE yazdı: Fenerbahçe çığ gibi büyüyor

GÖKHAN TÜRE yazdı: Fenerbahçe çığ gibi büyüyor

Sezonun 15. Haftası… Fenerbahçe Beko, Zalgiris Kaunas’a 37 sayı farkla kaybetmiş, son rakibi Khimki’nin bir basamak üzerine, 17. sıraya kadar inmiş; averajı rakamla -120, yazıyla eksi yüzyirmi!..

Aradan 8 maç geçmiş… Öyle bir 8 maç ki, Sarı-Lacivertli takım için resmen bir “evrim süreci”!..

Guduric’in transferi, Vesely’nin sakatlıktan hem vücut hem de kafa olarak kariyerinin en parlak sürecine geçişi, De Colo’nun dibe vurduğu kariyerinde yeniden doğuşuyla başlayan, Pierre, Brown, Eddie ve Ahmet’le renklenen ve tüm takıma yansıyan o mucizevi değişim… Olympiakos galibiyetiyle başlayıp Khimki deplasmanında 155 verimlilik puanı, 29 asist, 107 sayı ile çığ gibi büyümeye devam eden gelişim süreci…

Akıl alacak gibi değil… Birisi çıkıp -120 averajla, 15 maçta 5 galibiyetle dibe vurmuş, derin bir çukura düşmüş bu takımın 8 maç sonra, 8’de 8 yaparak, averajını +1’e dönüştürerek, Play-Off potasına gireceğini söylese kimse inanmazdı…

Peri masalını andıran bir hikayeyi gerçeğe dönüştürüyor Kanarya…

Ve her maç biraz daha üzerine koyarak, oyun kalitesini, özgüvenini, takım kimliğini biraz daha yukarı çekerek… Kolay kolay rastlanabilecek ya da dizayn edilebilecek bir değişim değil bu… Öylesine radikal…

Fitili ateşleyen hamle, coach Igor Kokoskov’un sadece hücumda üretime endeksli (o da De Colo’nun ya da o kenarda iken Brown’ın topla 20 saniyeye öğütüp kalan 4 saniyede bir şeyler üretmeye çalıştığı bireyselliğin ön plana çıktığı, takımdaki diğer oyuncuların ister istemez ‘figürana’ dönüştüğü) düzenden feragat edip, enerjisini savunmadan alan, hücumda hep paylaşan, temelinde ‘fedakarlık ve özveri’ yatan düzene geçiş yapması… Bakmayın dün “son 1 ayda hiçbir şeyi değiştirmedim” dediğine; muhtemelen şaka yapmış… 17 Aralık’taki 37 sayılık Zalgiris Kaunas felaketinin üzerinden 1 ay 11 gün geçmiş… Yani değişim başlayalı 42 gün olmuş zaten… Ve ilk önce sistemiyle birlikte kendisini değiştirdi, geliştirdi Kokoskov… O, sahada ne olursa olsun reaksiyon vermeyen, hatalı hakem kararlarına kayıtsız kalan, tepkisiz antrenör gitti, yerine takıma son derece hakim, oyuncuların rollerini netleştirmiş, nasıl verim alacağını çözmüş, Euroleague’de işlerin NBA’deki gibi yürümediğini anlamış, savunmanın hedefe giden yolda en önemli unsur olduğunu, bireysel performansla bir noktaya varılamayacağını idrak etmiş bir coach geldi… Bu noktada Kokoskov’un kendi özünde yarattığı reform, takımı için de dönüm noktası oldu. İşler kötü giderken nasıl eleştirdiysek, bu devrimin baş rolündeki isim olarak doğruyu bulup, işleri yoluna koyduğunda da takdir etmek gerekiyor…

Fenerbahçe Beko için Khimki maçı hiç de kolay değildi. 13 maçtır sürekli kaybeden, Play-Off umudu kalmamış, coachu Kurtinaitis’in istifası sonrası yola yardımcı antrenörüyle devam eden, Jerebko’nun ayrıldığı, Mickey’nin ayrılık için gün saydığı, Booker’ın da sakatlık problemiyle tribünde kaldığı ağır darbe yemiş uzun rotasyonuyla ‘kaybedecek hiçbir şeyi olmayan’ rakip statüsündeydi Khimki… Fenerbahçeli oyuncuların maçın başlangıç çeyreğindeki motivasyon düşüklüğünün ana sebebi de buydu. Bunun için de kimse onlara kızamaz. Böylesi maçlarda konsantrasyon kaybı doğaldır. Ama Sarı-Lacivertliler, ikinci çeyreğin ortalarından itibaren o son maçlarda görmeye alıştığımız, savunma kaynaklı “kusursuz fırtınayı” Brown ve Vesely önderliğinde öyle bir estirdiler ki, izlemesi büyük keyif veriyordu. Üçüncü periyotta o fırtına devam edince Sarı-Lacivertliler, son periyot başlamadan maçı Khimki adına geri dönüşü olmayan yola soktu. Oyun disiplininden geri adım atmadan son çeyrekte de arayı açıp, Euroleague tarihindeki en rahat galibiyetlerinden birini elde ettiler.

Kazanmak elbette önemliydi. Ama basketbol kalitesinin üzerine koymak, kritik maçlar arefesinde çok daha önemliydi. Özgüven açısından olsun, kazanma alışkanlığı olsun Fenerbahçe BEKO adına olumlu grafiği devam ettiren bir galibiyet oldu bu…

Gecenin en önemli artısı ise Alex Perez’in de mükemmel işleyen çarkın dişlilerinden biri olma adına üstlendiği rolü benimsemiş olmasıydı. Geçiş hücumlarının başlangıç noktasında attığı müthiş paslarla rakibin direncinin kırılmasında etkili oldu. Zaman geçtikçe, takıma ve düzene alıştıkça daha faydalı olabileceğinin işaretini verdi.

Evet, Fenerbahçe BEKO mucizevi bir silkinişle ayağa kalktı ve ortaya koyduğu basketbolla bir çığ gibi büyümeye devam ediyor. En önemlisi de ortaya konan basketboldan hem oyuncular hem teknik ekip ve hem de taraftarlar müthiş keyif alıyor… Şimdi iç sahada Zenit, Alba Berlin ve Anadolu Efes’le üst üste oynanacakı üç maç, Play-Off hedefi açısından “karar’ maçları olacak. Ardından yine arka arkaya oynayacağı dört dış saha mücadelesi öncesi kredisini çoğaltmanın yolu ‘istikrardan’ geçiyor. Üst üste 8 galibiyeti getiren inanç, kararlılık, savaşım ve paylaşımda devamlılık Kanarya’yı daha da yukarılara taşıyabilir.

 

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler