Fenerbahçe BEKO, CSKA ile oynadığı Play-Off serisinde İstanbul’a belki galibiyet taşıyamadı ama onca eksiğine karşın umut taşıdı…
Serinin ilk maçında Nando De Colo, bireysel çabasıyla takımını yukarı çekmeye çalışmış, ancak ilk yarıdaki müthiş performansına karşın ikinci yarıda doğal olarak oyundan düşmüştü. Dünkü maç öncesi De Colo’nun aynı performansı göstermesinin fizik kurallarına aykırı olduğu, bunun yanı sıra Fransız yıldıza yönelik ekstra tedbirler alacakları (tabii tekme yumruk, kafa göz dalacaklarını ve buna hakemlerin gıkını çıkarmayacağını tahmin etmemiştik) aşikardı. Dolayısıyla O’nun yanına skoru sürükleyecek başka isimler çıkarmak, skoru bir oyuncu üzerinden değil de takımca üretmek şarttı. Dün, De Colo’nun yerini Marko Guduric aldı. Sırp yıldız müthiş başladığı oyunda daha ilk çeyrekte 12 sayıdaydı. Son periyoda da 23 sayıyla girdi. Ama o son bölümde artık yürüyecek hali kalmamasına karşın sahada olmak zorundaydı ve doğal olarak da oyundan düştü ve maçı yine de, tıpkı iki gün önce De Colo’nun yaptığı gibi 27 sayıyla tamamladı. Ama ne yazık ki bu kez de o yalnız kaldı.
20 yaşındaki Tarık Biberovic dışında, potaya topu cesurca yollayacak oyuncu adedi o kadar azdı ki!.. İkinci yarıda CSKA Moskova’yı 20 dakika 28 sayıda tutan o müthiş direnci taçlandıracak hamleyi bir türlü yapamadı Kanarya… Aslında skor 70-63 CSKA lehine iken, bitime 4 dakika kala yaşanan pozisyon, kaçırılan fırsatın ve maçın özetiydi… İki gün önce aynı konuda eleştirdiğimiz Barthel, aynı hatanın daha beterini yaptı dün… O ana kadar 2/2 2 sayı, 1/1 üç sayı ile 3’te 3 isabetle oynayan Danilo Barthel, göbekte, çizginin gerisinde ve en vahimi de “en yakın rakibi 5-6 metre uzakta iken!” düşünüp taşınıp, en mantıklı olanı, topu potaya gönderme eylemini gerçekleştirmeyip, topu artık “dili dışarı çıkmış!” Guduric’e verdi!.. Eğer o kadar boş kalmışken, o topu potaya atmaya cesaretin yoksa o sahada ne işin var?..
Barthel demişken, Kenan’ı da es geçmemeli… 2013’te U18 Milli Takımı ile Avrupa şampiyonu olan kadronun MVP ödüllü oyuncusuydu… Ama aradan geçen 8 yılda bırakın üzerine koymayı, yerinde saydı hatta geriye gitti basketbolu… Kırılma anlarında arka arkaya serbest atış çizgisine gidip, üst üste 4 atışın 4’ünü de kaçıran bir guard (!) hiç görmemiştim, göreceğimi de sanmıyorum!..
Melih, maça ilk şutunu sokarak başlamıştı, sonra niye süre almadı, merak ediyorum. O’Quinn ise sadece bir “tamamlayıcı” olduğunu, ana unsur olmaya soyunduğundaki verimsizliğiyle gösterdi. Pierre’in de maç eksiği gözlenirken, Vesely’nin yokluğunda Ahmet’in de yine oynayamaması ile boyalı alana ekstra yardım getirdiğimiz anlarda rakibin yine Ukhov, Antonov ve Strelnieks ile bulduğu üçlükler maçın kaderine etki etti.
Bu seviyede, 5-6 oyuncu ile maç kazanmak mümkün değil… Bunu iki maçta da gördük. Ancak seri öncesindeki tesbitimizi de yinelemeli… CSKA Moskova, Fenerbahçe BEKO için en uygun eşleşmeydi. Bu tezin doğruluğu, Rus ekibinin de oyun içinde, coach Kokoskov başta olmak üzere onca eksiği olan rakibe karşı yaşadığı gel-gitlerle açığa çıktı. Fenerbahçe’nin, 3. çeyrekte rakibini 8 dakika 2 sayıda tuttuğu savunma direnci, serinin kalanı için elzem… Rakibin en önemli silahı geçiş hücumları… Bu yüzden top kayıpları minimize edilmeli, hücum, ribaundu için daha fazla gayret etmeli… Tabii en önemlisi de SKORU TAKIMA DAĞITMAK!.. Bu detaylara yoğunlaşmak, CSKA’yı raydan çıkarmak adına çok önemli olacak. Eğer Vesely ya da Ahmet’ten biri dönerse, işin rengi değişir (keşke ikisi de dönebilse)…
