Play-Off’ta Partizan karşısında 2-0 geriye düştüğü seride elenmenin eşiğine gelen Real Madrid’e, Final-Four’a giden yolda “sihirli (!)” dokunuşu yapan kaptan Sergio Lull’du…
Punter’a yaptığı sportmenlik dışının da ötesindeki sertlikte faul, tuzağa düşen Partizan’lı oyuncuların kendini kontrol edememesi, Sırp ekibinin iki yıldızı Punter ve Lessort’un aldığı cezalar derken geniş rotasyonun avantajını kullanan Real Madrid, seriyi 2-0’dan 3-2’ye getirip Final-Four’a kalmıştı.
Dün de finalde “ellerin titrediği” anda, bitime 3.2 saniye kala bu kez takımını şampiyonluğa taşıyan basketi buldu!..
Kavgayı o başlattı, şampiyonluğu da o aldı!..
Partizan serisini geçerken, “tabutunun kapağını kırıp” dışarı çıkmıştı adeta Eflatun-Beyazlılar…
Yarı finalde ezeli rakipleri, Final-Four’da şampiyonluğa 13 yıldır hasret kalan “bu sene o sene” gözüyle bakılan Barcelona’yı devre dışı bırakmışlardı. Dün de müthiş bir sezon geçiren, yarı finalde Monaco karşısında müthiş üçüncü çeyrekle finali bulan Olympiakos’un kimyasını bozdular!.. Bu kez kavga çıkarmadılar ancak ne yapıp edip, Causeur ve Rodriguez’le son bölüme “kafa kafaya” girmeyi başardılar. Ve hep o anlar için yaşayan Llull, bu fırsatı da iyi değerlendirdi ve kupayı Real Madrid’e getirdi. Kalan 3.2 saniyede ise yine bu anların ismi Sloukas’ın şutu bu kez çemberden döndü. Hep atacak değil ya, bu kez de kaçırdı Yunan guard… Canı sağolsun…
Sloukas ve Papanikolau dün hiç işin içine giremediler. Fall, Tavares karşısında sahadan silindi. Diğer uzunların da erken faul problemine girmeleriyle Real, Tavares silahını yine en iyi ve verimli şekilde kullanmış oldu. Sahada rakibinin kısalarını Hanga, Musa ve Hezonja gibi daha fizikli oyuncularla savundu Real Madrid… Kısacası takım kimyası bu sezonun “en iyisi” olan Olympiakos, rakibinin fizik üstünlüğüne çare bulamadı. Fizik, kimyayı yendi…
Gökhan Türe