Fenerbahçe BEKO, dizginlerin ilk kez net şekilde yeni coachu Jasikevicius’un ellerinde olduğu ilk Euroleague sınavında Zalgiris Kaunas’ı çok zor bir 40 dakika sonunda kıl payı geçerek evindeki yenilmezlik serisini sürdürdü.
Sarı-Lacivertli takımda en büyük değişim ne diye soracak olursanız eğer, yakın geçmişte kaybedilen maçlarda oyuna çok iyi başlayıp, çift haneli farkı bulup, ikinci yarıda oyundan düşerek kaybettiği maçların aksine bu kez kötü başlayıp, sonunu iyi getirdiğini söyleyebiliriz. Dünün özelinde bu kısır döngü tersine döndü… Ancak bu senaryonun her maçta böyle işlemesi, özellikle daha güçlü rakiplere karşı hayatın olağan akışına aykırı…
Teknik anlamda göze çarpan çokça detay var… 12 kişilik kadrodaki Türk oyuncu adedinin (Sertaç ve Tarık) 2’ye inmesi, 12 oyuncunun da süre alması… Süre konusunda her oyuncuya “fırsat eşitliği” sunulması belki de ilk yarıdaki “karmaşanın” ve 14 sayıya kadar geri düşmenin en önemli sebebiydi. Ancak tabii ki bireysel performansların, “doğaçlamanın” yürürlükte olduğu Itoudis döneminden “düzen basketboluna” geçişin sancılı olacağı kaçınılmaz… Oyuncuların bu yeni düzene alışmaları, yeteneklerini de belli bir düzen dahilinde açığa çıkarmaları beklentisini de beraberinde getiriyor… Bu anlamda sıkıntılı bir ilk 20 dakika performansı vardı sahada… Savunmadaki “kronik” sıkıntılar, yardım savunmasının yok denecek seviyede kalması ve Zalgirisli oyuncuların çok kolay potaya gitmesiyle 48 sayı yedi ilk yarıda Fenerbahçe… Üstüne üstlük çoğu hücum denemelerinde de top 2-3 kez dahi el değiştirmeden çözüm üretme girişimleri Zalgiris’in sert savunmasına takılınca üretkenlik de ilk yarı sonunda beklentilerin altında kaldı.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin ilk değiştirmesi gereken şey savunmaydı. Bu anlamda “caydırıcılığı” ön plana çıkarmak, ön alanda baskıyı arttırıp “kolay geçilmemek” olmazsa olmazdı. Eski dönemde bunu Madar’la yapıyordu Sarı-Lacivertliler… Dün ise Wilbekin bu açıdan “kendini aştı” adeta… Sahaya öyle bir enerji koydu ki, takım arkadaşlarının da seviyesini yukarı çekti. Ters eşleşmelerde defalarca uzunla baş başa kalıp yenilmedi, rakiplerini top kaybına zorladı.
Fenerbahçe’yi oyuna yeniden ortak eden faktör, savunma ile birlikte hücumda Wilbekin ve Dorsey’nin, Zalgiris’in tüm savunma dengesini bozan “risk aldığı” uzak atışlardı. Dün bu kumar tuttu ve çoğunda isabeti bulup, maçı geri getirdi Kanarya… Ancak bunun doğru bir strateji olduğundan kimse bahsedemez. Kısacası Fenerbahçe, oyuna “yeni usül” başlayıp “eski usül” bitirdi dünkü kritik maçı… Son bölümde bireysel yıldızlarının devreye girdiği ve kadro kalitesi farkını net biçimde sahaya yansıttığı dakikaları iyi oynayıp, savunmada yine üst üste hatalar yapsalar da kazandılar. Yöntem ne olursa olsun kazanmak önemliydi tabii ki…
Jasikevicius, Itoudis’le yaşadığı “güven sorunundan” performansı “dalgalı döviz kuruna” dönen Dorsey’yi takımın “ana unsuru” olmaya soyunduruyor; görülen o ki… ABD’li şutör dün bu güveni boşa çıkarmadı; daha özgüvenli ve daha verimliydi. Pota arkasından çembere yolladığı basket+1 ise maçı kazandırdı. Fakat galibiyete karşın hala ciddi sorunları var Sarı-Lacivertliler’in…
Sakatlıktan dönen Papagiannis’in, sezonun büyük bölümünü “kenarda” geçiren Sertaç’ın yeni düzene ve Euroleague sertliğine bir an önce kavuşmaları elzem… Bu anlamda zaten faul problemini aşamayan Motley’nin “saatli bomba” olduğunu da göz önüne alırsak, Jasikevicius’un ilk çözmesi gereken sorun uzun pozisyonundan verimin yukarı çekilmesi… Smits&Birutis ikilisinden 30 sayı, 12 ribaund çıkaran Zalgiris’in dahi bu parametrede ezici üstünlük sağlaması sıkıntının boyutunu ortaya koyuyor. Sestina’nın “etkisiz eleman” olmayı yeni düzende de sürdürmesi büyük lüks olur Fenerbahçe için… Belki orada kalıplı, atletik, şutör bir 4-5 değişimi düşünülebilir… Fenerbahçe’nin kısalarda da hem oyuna yön verecek hem de kırılma anlarında şutuyla ya da potaya giderek bitirebilecek bir “lükse” de ihtiyacı var… Bu bağlamda sosyal medyada da çokça ismi geçen, dünkü maçın Zalgiris adına yıldızı olan Evans doğru bir tercih olabilir…
YOK ARTIK BAYERN MÜNİH!
Anadolu Efes, Bayern Münih deplasmanında rakibinin üçlük yağmuruna karşılık verememenin bedelini ödedi. Bayern’in, başta Obst (4/4) olmak üzere 8 farklı oyuncudan 3 sayı çizgisinin gerisinden bulduğu 14/29 (% 48,3) isabet oranı, Efes cephesinde 3/22 (% 13,6) ile karşılık buldu. Efes açısından dünkü oyunda stratejik bir yanlıştan söz etmek mümkün değil… Ama stratejik noktalardaki oyuncularından yeterli faydayı çıkarma konusunda geride kaldı. Oturu müthiş bir maç çıkardı. 19 sayı, 8 ribaund ve 5 blokla boyalı alanın net hakimiydi. Daum da 35 dakikada 13 sayı, 5 ribaund, 1 asist, 1 top çalma, 1 blokla elinden geleni yaptı. Ancak sakatlıktan dönen Zizic ve Jones için aynı şeyi söyleyemeyiz… Asist/top kaybı istatistiklerinde de Bayern’in 24/6’ya 14/18 ile +18/-4 gibi büyük bir fark oluşturması da sonuca direk yansıdı. Sakatlıkların sayısındaki fazlalıkla üzerine binen yük de artan Larkin’in artık bu ağır sorumluluğu kaldıramadığı da görülüyor. Dün sakatlıktan dönen Bryant’ın da eski formuna kavuşması zaman alacak. Ancak Zizic’in sağlıklı hali dahi yeterli oluyor mu ya da O’na bu düzende ihtiyaç olacak mı, bu da ayrı bir soru işareti… Ama dünkü oyunda Efes’te her şey yolunda gitseydi dahi Bayern’in 3 sayı yağmurundan “ıslanmadan” kurtulması çok ama çor zordu; olmadı.



