Fenerbahçe BEKO, Euroleague’deki yükselişini dün de Virtus Bologna karşısında elde ettiği ‘konforlu’ galibiyetle sürdürdü…
Sarı-Lacivertli takım, sezon içinde her geçen maç olgunlaşan basketboluna – ki buna eksik kaldığında kaybettiği maçlar da dahil edilebilir – ÖZGÜVENİ de ekleyince keyif veren bir basketbol izletiyor… Geçen haftaki Olympiakos maçı bu bakımdan da sahadaki duruşuna olumlu etki eden ALTIN DEĞERİNDE bir galibiyet oldu Kanarya için… Rakipleri açısından da bakıldığında artık ‘ESKİSİNDEN DAHA ÜRKÜTÜCÜ’ bir rakip Fenerbahçe BEKO…
Dünkü Virtus Bologna maçına da bu perspektiften bakmak daha akılcı görünüyor… İtalyan ekibi, karşısındaki rakibin eriştiği seviye itibarıyla normal koşullarda kazanmasının mümkün olmadığının bilincinde maçı olabildiğince ‘durağanlaştırma’ eğilimindeydi… Fenerbahçe ile, onun temposunda ‘kora kor’ oynamanın, bunu hem de evinde yapmanın bir nevi ‘intihar’ olacağı kuşkusuzdu. Kanarya’nın uzun pozisyonunda Birch ile başlaması, Nigel Hayes’in de oyunun iki yönünde de oyunun büyük bölümünü ‘uyku modunda’ oynaması, Virtus’un arzuladığı atmosferi de tutturmasını sağladı. Fenerbahçe, Sertaç’ın ve ardından da Melli’nin oyuna girmesiyle birlikte Shengelia ile ‘takip mesafesinde’ kalan Virtus’a karşı ‘panzehiri’ bulmayı başardı. Bu iki oyuncunun da şut tehdidi olması ve ilk dış atışlarında da isabeti bulmaları, Virtus savunmasının iç-dış dengesini bozdu. Fenerbahçe de McCollum&Guduric ikilisiyle potaya giderek ürettiği sayılarla – ki buna zaman zaman Colson ve Hall dam eşlik etti – maçı çift hane seviyesinde önde götürdü oyunun büyük bölümünde… Üçüncü periyodun başlarında Sarı-Lacivertliler Zagars, Nigel Hayes ve Guduric’in üçlükleriyle hücumda vites yükseltip farkı da 14 sayıya kadar çıkardılar. Ancak vites savunmada aynı kalınca, meydan da Virtus’un neredeyse tek üreten ismi Shengelia’ya kaldı. Gürcü uzun, takımını ayakta tutabilmek için varını yoğunu ortaya koyarken, aradan kariyer rekorunu da (35 sayı) çıkardı. Ama Fenerbahçe gibi, ‘takım gibi bir takıma’ karşı bir oyuncunun olağanüstü çabası ile kazanmak olası değil… Sarı-Lacivertliler, son periyodun başında yine Guduric ve Colson ile gaza dokunup, ardından da McCollum ile gazı kökleyince fark da bir çırpıda 18’e tırmandı. Açılan farkın ardından da coach Jasikevicius, Guduric başta olmak üzere üst üste zor maçları sırtlayan isimleri birer birer kenara alıp alkışlatırken, son bölümde kaptan Melih’in de 1000 sayı barajını aşmasına olanak sağladı.
Tam 10 sayıdan skor ve ribaund, 9 oyuncudan da asist üreten Fenerbahçe BEKO’nun şu anda Euroleague’in ‘en verimli’ takımı olduğu net bir gerçek… Üst üste gelen 6 galibiyet de bunun göstergesi… Sertaç ve Melli’nin arka arkaya zorlu maçlarda yıpranmaması olası değil… Bu bakımdan bu iki deneyimli ve bir o kadar da verimli ismin sahada ‘daha az yıpranması’ için bir adım atılması gerektiğini düşünüyor ve sıklıkla da dile getiriyorduk… Görünen o ki aranan kan İspanya’da bulunmuş… ACB’de Zaragoza forması giyen Angolalı pivot Jilson Bango (26, 2.08), kısa bir süre içinde Fenerbahçe forması giyecek… Fenerbahçe’nin aradığı şey atletizm ve sertlikle iki pota altında katkı almak… Bango da sırtı dönük oyun hariç tüm niteliklere sahip bir isim… Tıpkı McCollum gibi Kanarya’ya ‘artı değer’ katma ihtimali de yüksek… Hayırlı olsun…
