Fenerbahçe BEKO, 20 sayıdan kaybetme noktasına geldiği Maccabi’ye adeta son 5 dakikasında oynadığı ‘yeni bir maçla’ galip gelmeyi başardı.
Biliyorum, bu giriş cümlesi maçı izlemeyen biri için ‘kafa karıştırıcı’… Ama inanın böylesine enteresan bir 40 dakikaydı dünkü… İlk 25 dakikasında Maccabi’nin üçlük çizgisinden tel tel döküldüğü, neredeyse hiçbir organize hücum girişiminden sayı üretemediği ama yine de maçın içinde kalmayı başardığı bir evre oynandı. Fenerbahçe BEKO, ‘daha iyi’ bir takım olmanın artısıyla, çok iyi hücum edemese de sonuca gitme konusunda daha doğru seçimlere odaklanınca ve birkaç zor şutta da isabet bulunca ilk 25 dakikada oyuna net biçimde hükmeden taraftı. Çizgi gerisinden Maccabi’nin 1/13 isabetle adeta çemberi dövdüğü devrede 5/15 ile nispeten daha iyi yüzde tutturup, devre sonunda 10 sayılık avantajı da bulmayı başardı Sarı-Lacivertliler… Maccabi’nin kötü hücum etmesinde Kanarya’nın savunma sertliği de rol oynuyordu elbet ama İsrail ekibine daha devrede verilen 11 hücum ribaundu, yine sadece ilk devrede yapılan 10 top kaybı onların feci hücum etmesine karşın maça tutunmasını sağlayan faktörlerdi.
İkinci yarının başında Hall’dan üst üste gelen 3 üçlük, Mellive Baldwin’in yakın mesafe şutları derken 15 dakikada gelen 15-5’lik seri ile fark da 20’ye (55-35) tırmandı. Sonrası mı? 9 maçtan 2 galibiyet çıkarsa da üst seviye bir hücum takımı olduğu, yakaladığı 89,4 sayı ortalamasıyla açık olan Maccabi’ye karşı ‘kazandım’ havasına girerek vites küçültmenin, motivasyonu yitirmenin bedelini az daha acı bir yenilgiyle daha ödüyordu Fenerbahçe…
55-35 geçilen 25. dakikadan sonra, sadece 10 dakika içinde potasında bir 35 sayı daha gördü Sarı-Lacivertliler!.. Akıl alır gibi değil!.. Sorkin’in ateşlediği Maccabi, kötü oynarken iyi yaptığı işi, hücum ribaundlarını toplamayı sürdürüp, momentumu ele geçirip, 3 sayı yüzdesini biraz yukarı çekip, boyalı alanda da Leaf&Sorkin ikilisiyle ‘ezici’ üstünlük kurmaya devam edip, her geçen dakika düşen, hücumda iyiden iyiye panik havasının estiği Sarı-Lacivertliler de top kayıplarıyla ‘yangına körükle gitmeye’ devam edince kriz tavan yaptı. 35-15 gibi sıra dışı bir seriyle geri geldi İsrail ekibi… Hatta 35.45’te Hoard’la maçta ilk kez öne geçti. Son çeyrekte takımının 6,5 dakika sonra ilk saha içi isabetini üçlükle bulan Baldwin, Fenerbahçe’nin üzerindeki ölü toprağını atıp silkinmesine olanak sağladı. Adeta son 5 dakikada maçı sil baştan yeniden oynadı iki takım da… Neyse ki hem Maccabi’nin üst üste hücumlarda gelen hatalı kararları ve top kayıpları, hem de Colson ve Horton Tucker’ın serbest atış çizgisinden hata yapmamaları, Sarı-Lacivertliler’i yeni bir ‘kalp kıran yenilginin’ kıyısından döndürdü.
Perşembe akşamı, Zalgiris Kaunas ile birlikte sezona en iyi başlangıcı yapan ve öyle de devam eden Hapoel Tel Aviv’le yine Münih’te oynayacak Fenerbahçe BEKO… Maccabi’yekıyasla çok daha organize bir ekip olan ama bunun da ötesinde 93,2 sayı ortalamasıyla ligin ‘en iyi hücum eden’ takımı olan Hapoel ile… Yani oyunun iki yönünde de hem hücum ve hem de savunmada çıtayı daha yukarıda ve 25 değil, 40 dakika aynı seviyede tutması gereken bir maç bekliyor Sarı-Lacivertliler’i… Bu maç, Maccabi karşısında olduğu gibi ne rakibe verilen 20 hücum ribaundunu, ne de 20’lere dayanan top kaybını kaldırır…
Anadolu Efes için işler kötü gitmeye devam ediyor… Poirier’nin daha sezon başlamadan devre dışı kalışı sonrası Papagiannis’in de sakatlanıp sezonu kapatması, ardından Beaubois ve son olarak Dozier’nin uzun vadeli sakatlıkları, zaten takım olma konusunda henüz aşama kaydedemeyen Efes’in elini iyice zayıflatıyor. Bologna deplasmanında da son çeyreğe kadar Larkin önderliğinde hücumda olabildiğince yüksek verim sağladılar. Ama Virtus’un özellikle 3 sayı çizgisinin gerisinden 18/34 (% 52,9) isabetini önleyemediler. Rakibin böylesine yüzdeli ve üretken olduğu bir maçta attığınız 89 sayının da pek bir önemi kalmıyor… Normal şartlarda deplasmanda maç kazanmaya yetecek bir rakam bu… Ama tabii 99 sayı yememek kaydıyla!.. 10 maçta 3 galibiyette kalmak dev ligin kalanı adına kötü bir referans… Makas çok açılınca toparlamanın ne kadar zor olduğunu geçen sezon en iyi deneyimleyen Efes’in kredisi tükenmek üzere… Bu açıdan Bayern Münih ve Barcelona ile evinde oynayacağı maçlar büyük önem taşıyor…
